mardin...

209 10 25
                                    

    beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin
      Keyifli okumalar...

         ******************************

1 saat 20 dakikalik uçak yolculuğumuz sonunda  bitmiş.  Kendimizi kocaman konağının ahşap kapısında el ele bulmuştuk saat gece bire geliyordu.

Devranla el ele tutuşmuş  devasa kapıya bakıyorduk.  Biliyordum devranda benimle aynı duyguları paylaşıyordu. ait olduğu yere memleketine hasret çekmiş.  yıllarca  gelmemişti ve yıllar sonra ilk kez birlikte gelmiştik.  Ellerimi sıkıp bana döndü onunla aynı anda benimde bakışlarım onu buldu.

Gülümseyip...

" hazırmısın?" Diye sordu açıkçası neden sordu anlamamıştım.  Belki hazırmıyiz demek istemişti çünkü ikimizde olaylara aynı anda dahil olmuştuk.  Kaşlarımı çatarak

" neye?" Diye sormuş bulundum.  Gülüp ellerimi daha da sıkıp

" kocanın köklerine inemeye " gözlerinin içine iç çekerek baktım.  Benim kocam bu söz ben ona aşık olduğumdan beri her söyleyişi beni gururlandırıyor heyecanlandırıyordu.  benim kocamdı.  Benim .

Başımızda dertler yokmuşcasına heyecanla onu onaylamak adına başımı hızlı hızlı sallamış yetmeyeceğini düşünüp

" hazirim " demiştim. 

Devran anahtar kullanmak yerine kapıya tüm kuvvetini verip ardına kadar açılmasını sağladı. 

Başka zaman olsa sevinç naraları ile karşılanacağımız konakta göz yaşlari ile karşılanmıştık.  Elbette takılmadık buna . Avlunun ortasına tarihi eser gibi duran ve ahşaptan yapılmış koltuk takımına tanıdığım kadarı ile musa bey  , nihat bey, cihan bey,.derya hanım,  nil hanim ,deren,devrim ve adını bilmediğim bir kaç kadın ve erkek oturmuş

kadınlar ağlarken erkekler başları önde derti  dertli sigaralarını  düttürüyorlardı .

Bizi ilk fark eden deren olmuş.

" abi !" Diyerek  Ağzındaki hıçkırığı salı vermiş koşa koşa onun için dünyanın en güvenli kollarıymışcasina girdi devranın kolları arasına.  Bu hareketi ile gözlerim dolmuş devran rahat sarılabilsin diye elimi devranın elinden çekmiştim. 

Bana güven veren kollar şimdi kardeşini sarıyor ona güven veriyordu.  Tekrar bir hıçkırık ile

" yılmaz denen adam ablamı kaçırdı kimse bulamıyor " devran saçlarının arasına öpücük kondurup hafif çekilip yüzüne şefkatle gülümseyip

" Merak etme ben burdayım ve dicleye hiç bir şey olmayacak bulucaz onu tamamı?" tekarar sıkı sıkı sarıldı . Tüm herkes ayaklanmış derenin çekilmesini bekliyorlardı. Ben ise durmak yerine deren çekilene kadar tek tek musa bey, nihat bey ve cihan beyin elini öpmüş kadınlarla  kucaklaşmiştim. Deren hala devrandan ayrılmamış iken

" devran!" Diye  Acı bir çığlık koptu basamakların ordan . Oraya döndüğümde nil hanım   dağılmış halde gözleri kan çanağı hızlı hızlı yürüyüp devrana doğru yürüyordu.  Kolunda ise 19 yaşlarında bir kız vardı.   sonunda  yolu bitmiş sıkı sıkı devranın boynuna sarılmıştı.  Şimdi anladım ki benim kocam hayatındaki tüm kadınların güven kaynağı olmuştu.  Feryad figan

" diclemi kaçırdılar oğlum " feryatları kulağı sağır edecek cinstendi . Belki görmesem doğuda kadınların önemsiz olduğunu düşünürdum oyle anlatılmıştı ama burda gördüğüm.  Kadınları nasıl hayat enerjisi benimsedikleriydi . Sadece haftalar önce hepsi bir arada iken gozlerinde okuduğum mutluluk şimdi ise dicle kaçırıldığı için gozlerinde sönmüş yaşam ışığı idi . Devran aynı şefkat dolu sesle bu sefer nil hanıma konuşmuş

intikamın koynundaМесто, где живут истории. Откройте их для себя