"Ah, bu süpürgeyi nereden aldın? Bayıldım!" 

Hanee, hem Heeseung hem de Sunghoon'un ondan gittikçe uzaklaşmasını izledi. Görünüşe göre Sunghoon, erkek dükkana girene kadar Heeseung'u bir süpürgeyle itti. Şüpheli bir şekilde başını ovuşturdu. 

"Onların nesi var?"

-

Hanee, Heeseung'un kafesinin borcunu ödemeyi bitirince rahat bir nefes aldı. 

Yanında yürüyen Sunghoon'a baktı. Hanee çantasının askısını sıkıca tuttui Sunghoon modunda değilmiş gibi duruyordu.

"Bugün üzgün mü hissediyorsun?" 

Hanee muhabbet etmeye çalışıyordu.

"Hayır." 

Sunghoon neden bir çocuk gibi davrandığını bilmiyordu, hiç bu kadar suratını asmamıştı.

"Dondurma ister misin?"

Hanee pes etmedi fakat Sunghoon sadece başını hayır anlamında salladı.

Hanee iki elini de kapüşonlusunun cebine soktu.

"Yumurtalı tartları gerçekten çok severim."

Sunghoon Hanee'ye baktı, garipti çünkü yanındaki kız bir anda sevdiği yiyeceği söylemişti.

"Neden bunu bana söylüyorsun? Eğer almamı istiyorsan cevabım hayır."

Hanee surat astı, yavaşça Sunghoon'un omzuna vurdu.

"Sadece bu gariplikten kurtulmak için söylemiştim!"

"Heeseung denen adamla bu kadar yakın olmanı merak ediyorum. Birbirinizi bir haftadan az bir süredir tanıyorsunuz. Ama sana bedava kupon verdi?! Bana vermedi?!"

Sunghoon sinir bozucu bir şekilde sızlandı.

"Hey, hadi kuponu paylaşalım. Ben Jambon Beurre istiyorum sen de Iced Latte alabilirsin. Hanee? Dinliyor musun?" 

Hanee cevap vermediğinde Sunghoon garip hissetti. Etrafına bakınmak için adımlarını durdurdu, Hanee yakınlarında gözükümüyordu.

"Hanee? Neredesin?"

Sunghoon Hanee'ye seslendi, koşup Hanee'yi geldikleri yoldan geri dönerek aramaya başladı.

Daha sonra kendisinden çok da uzakta olmayan Hanee'yi buldu, kız kanalizasyonun önünde kıvrılmış oturuyordu.

Sunghoon nefes nefese Hanee'ye yaklaştı.

"Neden burada durdun? Tehlikeli, biliyor musun? Başına kötü bir şey geldi sandım."

Sunghoon, Hanee'yi azarladı ama Hanee sert bir şekilde onun kolunu çekti.

"Bak, yavru bir kedi! Yardıma ihtiyacı var!"

Sunghoon telefonunu çıkardı ve fenerini açtı, yavru kedi kirli kanalizasyonda kapana kısılmıştı.

Hanee çantasını çıkarıp Sunghoon'a verdi. Ardından kollarını kıvırıp saçlarını at kuyruğu yaptı.

Sunghoon kıza şaşkınlıkla baktı, Hanee'nin kafasındaki şeyi tahmin edememişti.

"Ne yapmaya çalışıyorsun?"

"Wonder Woman* olacağım."

(*Wonder Woman bir süper kahraman karakteridir.)

Kanalizasyona atlamadan önceki son sözleri buydu.

Sunghoon kanalizasyona yaklaştı ve Hanee'ye telefonunun fenerini tuttu.

"Hanee, iyi misin?"

Hanee yukarı baktı ve hafifçe gülümsedi.

"İyiyim!"

Hanee kıvrılıp oturdu ve küçük yavru kediye yaklaştı. Yavru kedi soğuktan titriyordu, muhtemelen uzun süre burada hapsolmuştu.

"Üzülme, ben buradayım."

Yavru kediye fısıldadı ve örgü yeleğini çıkardı, yavru kediyi yeleğiyle sardı. Tekrar dışarı çıkmak istediğinde Hanee yanlışlıkla kaydı ve neredeyse düşüyordu ama kendini kontrol etmeyi başardı. Hanee'nin çığlığını duyan Sunghoon hemen endişelendi. 

"Hanee, eğer üzerinde tek bir çizik bile varsa seni öldürürüm." 

Bunu duyan Hanee güldü, küçük kedi yavrusunu kaldırdı ve Sunghoon da onu aldı. Sunghoon kediyi yanına koydu ve hemen Hanee'nin kanalizasyondan çıkmasına yardım etti. 

"Iyy, çok kötü kokuyor." 

Hanee vücudunun kokusunu aldı, kanalizasyondaki kiri çıkarmak için bu gömleği hemen yıkaması gerekiyormuş gibi görünüyordu. 

Hanee kediyi almadan önce iki avucunu da sıktı ve onu avuçlarının arasına aldı. 

"Zavallı küçük kedicik. Çok üşümüş olmalısın. Sorun değil, sıcaklığım sana yardımcı olacaktır."

Sunghoon, kanalizasyona atladıktan ve kıyafetleri kirlendikten sonra bile gerçekten mutlu ve gururlu görünen Hanee'ye baktı. Ona göre o vahşi bir ruhtu aynı zamanda da yumuşak kalpli ve çok tatlı bir ruhtu. Çok güzeldi ama ruhunun ne kadar yürek parçalayıcı olduğuyla karşılaştırıldığında görünüşünün hiç şansı yoktu. 

"Ruhum sadece senin ruhunun sihirli olduğunu düşünüyor."







ONE WISH - [성훈]Where stories live. Discover now