4. bölüm

281 18 6
                                    

etrafımdaki sesleri duyabiliyordum ama gözümü açamıyordum. ne olmuştu bana, nerdeyim ben. 

burnuma yoğun dolan hastane kokusuyla kolumdaki ince sızıya bakılırsa hastanede serum takmışlardı.

hatırladığım kadarıyla arjenin yanındaydım en son, telefon gelmişti ve ELFİDA!! kızım.

son güçle gözlerimi açınca boğazımdan kelen öksürüğün ardı arkası kesilmedi. hemen sağ tarafımdan biri başıma destek verip kapağını açtığı suyu bana içirdi, yavaşça geri bırakınca derin nefes aldım. 

kısık sesimle "elfida kızım" dedim. yeni ayılmanın verdiği hissiyatla tam sesim çıkmıyordu kendimi de iyi hissetmiyordum.

kızım neredeydi benim.

kafamı çevirip gözümden istemsiz akan yaşlarla sağ tarafımda duran kişiye yani arjene "kızım nerde ona götür beni" sesimin acizliğine ben bile acırdım yani o derece muhtaç çıkıyordu.

"dinlen önce. elfida iyi bir şeyi yok sadece çok hafif ateşlenmiş durum böyle olunca da kuzenin telaş yapmış, anlayacağın ciddi bir şey yok sakin ol." durumu uzun uzun anlatmasıyla içim tam rahat etmesede rahatladım az buçuk. yinede görmeliydim kızımı, onu görmeden içim rahat etmezdi.

"beni ona götür, götürmesen kendim giderim" sesimi sert tutabildiğim kadar sert tuttum. ondan yardım istemek ağrıma gidiyordu, fakat ayağı kalkarsa düşecek gibi hissediyorum sanki.

"serumun bitsin önce" baskin ve kabullendirmeye çalışan sesiyle söylediklerini takmadım, hatta yerimden dikelip kolumdaki serumu bir çırpıda söktüm attım. kolumdaki ince sızıya aldırış etmedim, traketi çekmemden dolayı kan kolumdan aşağıya yere damlıyordu. 

yaptıklarımı büyümüş gözlerle izliyordu, sen beni tanımıyorsun daha çocuklarım için seni bile ezer geçerim haberin yok. tabi düşüncelerimi ona direkt söylemedim.

ayağa kalkmamla düşmem bir oldu arjende ani refleksle belimi tutup sabitledi derin bir of çekip ağzının içinden homurdandı. ardından bana destek olup kaldırdı, onun sayesinde şimdi düşmeden durabiliyordum.

bir odanın önüne gelince durduk cam arkasından ona bakıyordum şimdi, biliyordum iyileşene kadar steril alanda kalması gerekiyordu ve bizlerle direkt temas kuramazdı. bu durum canımı sıkınca ağlamaya başladım daha çok sinirim bozuldu diyebiliriz. 

yanımdan "elfida" diye içine kaçmış ses geldi. tabi ben unutmuştum olayları bir anda. 

suan baba kız karşılaşmasıydı ilk. elfida karşı camdan direkt bana bakıyordu, küçük ellerini kaldırıp bana salladı ve bende aynısını ona yapınca yavaş yavaş gözlerini kapadı. büyük ihtimal verdikleri ilaç çok uyku yapıyordu.

Şimdi daha iyi hissediyorum, elfidanın durumu beklediğimden iyi aslında. Derin nefes alıp ona döndüm.

"İstersen babalık testi yaptır sana kalmış, hazır hastanedeyken." Bana söylenen hiç bir şeyi unutmadım unutmamda ama yeri değildi şimdi.

"Anneme, anneme çok benziyor." İşte bunu beklemiyordum. söylediklerini umursamadan başımı tekrar camın arkasındaki elfidaya çevirdim. bir düre onu izledik ardından aklıma gelen detayla aniden "araz!" diye bağırdım tabi aklında kaldımı bilinmez ikinci yani elfidanın birde ikizi olduğunu unutmuş olsa gerek, kaşını çatıp anlamsız gözlerle bana döndü.

onu takmadan arkamdan gelen sesle aniden döndüm, zeynep arazın elini tutmuş bize doğru geliyordu. hemen hızlı adımlarla önümüzde durunca araz koşup kucağıma atladı.

"anni kadeş iyi olşak dimii" 

onlara bu küçük yaşta bu korkulları yaşatan hayata bir defa daha lanet ettim. onların parkta koşup oyunlar oynayacağı yaşlar hastanede geçiyordu sürekli.

Tek Gece İki MucizeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin