1

319 15 29
                                    


    Selam! Bu benim ikinci kitabım ilk bölümü baya kısa ve saçma oldu ama telafi edeceğime emin  olabilirsin! Umarım hikayeyi beğenirsin. Hikaye hakkında merak ettiklerini veya değiştirilmesi gerektiğini düşündüğün yerleri bana bildirmen yeterli. Bu arada bu hikayeye ilham olan tik tok hesabı 'Ladymidnight3000' e teşekkürler. Umarım hikayemi beğenirsin.. Ladymidnight3000'i hem Tik Tok hem de Wattpad hesabından takip etmeyi unutmayın! İyi Okumalar!


PETER:

  Kapımın kilidini çevirdim ve uzun süredir tek yaşadığım daireme baktım. Buna alışmıştım. Her zaman ki gibi siyah renkli kahve kavanozunu elime alıp bir adet kahve çıkardım. Kulağımda en sevdiğim müzik çalıyordu 'KİSS-I Was Made For Lovın You'. Salonun içerisinde bir kaç tur attım. Herkes beni unutmuştu. MJ ve Ned ikiside beni hatırlamıyordu. Bu çok zordu 6 aydır evin içinde tavana bakıp duruyordum resmen. Sırtımdaki  ağırlığı tekrar hissettiğim de odaya doğru ilerledim. Kapıyı açtım ve direkt çantamı bıraktım. Kafamı kaldırdığımda endişelenmeye başladım. Kulaklığımı çıkardım. ''Merhaba Peter Parker...'' Bir kız yatağımın üstünde oturuyor ve bana adım ile sesleniyordu. Fakat herkesin beni unutması gerekmiyor muydu? Belki de dairelerden birinde oturuyordu. ''Üzgünüm.. Seni tanıyor muyum?'' Merak ile sordum. ''Hayır ama ben seni tanıyorum ÖRÜMCEK ADAM''. Son Kelimeleri ile şoka uğramıştım. ''Bu imkansız!''

  Hızlı adımlarla kıza doğru yürüdüm ''Kimsin sen?''. ''Sophie , Sophie Maximoff'' Dur bir dakika o bir Maximoff muydu? ''Ne işin var burda? Hem sen beni nasıl hatırlıyorsun?''. Gülümsedi ayağa kalktı ve yanıma doğru bir kaç adım attı. ''Seni hatırlıyorum çünkü Dr. Strange büyüyü yaptığında bu evrende değildim. Sana yardım etmek için gönderildim. ''. Ne diyordu bu. Ne saçmalıyor? 'Kim gönderdi seni?''. ''Tony''. Fakat Tony çoktan ölmüştü.

-Tony öldü, uzun süre önce. Nasıl gönderdi seni? 

-Şimdilik bunu bilmen yeterli.

-Ne?

-Hem  dolapta su gibi  bir şeyler var mı?

-Pardon, burası benim dairem farkındaysan.

-Artık ikimizin!

    Sırıttı ve odadan çıktı. Arkasından ilerledim. Doğruca mutfağa gitti. Buzdolabını açtı ve boş olduğunu gördü. Yüzünü buruşturdu. Ciddi misin der gibi baktı. Gülümsedim. Genelde yemekleri dışarıda yerdim. ''Yemek yemeyi seviyor musun?'' diye sordu. ''Evet ama genelde dışarıda yiyorum'' deyince derin bir nefes aldı. Alışveriş yapmamız gerektiğini söyledi. Dışarıya çıktık. Yanında bolca para vardı. Şaşırdım.  Nasıl göndermişti ki Bay Stark onu.  Hem de bir Maximoff'u.  İçimde hiçte iyi hisler yoktu. Bay Stark'ın bir bildiği olmalıydı.

   Bir markete geldik. İçerde her şey vardı. ''Hadi kaptan kap bir araba. ''. Bana seslendiğinde arkamdaki market arabalarından bir tane aldım. Arkasından yürüdüm. Normal gıda ihtiyaçlarını aldıktan sonra . Atıştırmalık bir şeyler alacaktık. Eline bir çikolata aldı ve bana gösterdi ''Bunu seviyor musun?''. Her aldığı eşyayı bana göstererek bu soruyu soruyordu. Anlam veremedim. Çalışmadım da. Evet anlamında başımı salladım. Sepete koydu. Daha sonra bir tane daha alırken duraksadı. Bana baktı. Koymadan geçti. 


         İçecek ve diğer şeyleri aldıktan sonra sebze meyve tarafına geçtik. O koyuyor ben ise sepeti tutuyordum. Her şeyi almıştık. Tezgahta bilmediğim bir meyve görünce hemen yanına gidip sordum. Bana ismini söylemek için döndüğünde yüzümüz birbirine çok yakındı. Nefesi yüzüme çarpıyordu. Gözleri gözlerimin içine bakıyordu. Gözleri dudaklarıma kaydı daha sonra yeniden gözlerim ile buluştu. Ne ara bu kadar yakınlaşmıştık. Tedirginlik ile geriye çekildi. '' Adı şey. Longan. Ah evet longan meyvesi!''. Saçını kaşıdı. Sepeti alıp kasaya ilerledi...

   Eve geldiğimizde acayip yorulmuştuk. Eşyaları yerleştirdik ve içeriye geçtik. . Salona oturup televizyonu açtık. 5 dakika sonra karnımın acıktığını anlamam ile ayağa kalktım. ''Hadi yemek yapalım!''. Dizide yapılan espriden dolayı gülen yüzü düştü. Hafif buruk bir gülümseme verdi. Ayağa kalktı. Mutfağa doğru ilerledim oda arkamdan geldi. Ne yapacağımız konusunda hiç bir fikrimiz yoktu. Ortaya bir fikir attım şuan en basiti Makarnaydı. ''Sen bilirsin'' dedi. Suyun kaynamasını bekledik. Ardından tencereye makarnaları koyduk. Nihayet piştiğinde ise iki tabak koyduk kahverengi ahşap işlemeli masaya. Suları getirmek için mutfağa gidip geldiğimde Sophie çoktan oturmuştu. Suları doldurdum. Karşısına oturdum. 

    Yemeye başladım. O sadece çatalına bir kaç makarna alıp ağzına götürüp yeniden bırakıyordu. Ya da tabağıyla oynuyordu. Yaptığı hareketlere anlam veremedim. Ona seslendim ''Yemeyecek misin?''. Kafa salladı ''Yiyorum.''. Konuşmayı sürdürdüm '' Bana pek öyle gelmiyor''.  Hala ona baktığımı görünce çatalına bir kaç makarna doladı. Tedirginlik ve kararsızlık duyguları yansımış titreyen eliyle ağzına götürdü. Çataldaki makarnayı çiğnemeye başladı. Bir gülümsüyor birde geri duruyordu. Anlayamıyorum. Neden böyle yapıyor? Yemeye devam ettim. O ise masadan kalktı ''Ben çok aç değilim sana afiyet olsun''. Demek ki aç değildi. Yemeği kaldırıp bulaşıkları hallettik. Evet artık bir ev arkadaşım vardı ama onun hakkında hiç bir şey bilmiyordum:

-Sophie

-Efendim

-Bay Tony seni yolladığına göre senin de bir gücün var. Peki ne?

-İlerde öğrenirsin.

-Hadi ama! Madem benim ile kalıyorsun ev arkadaşımı tanıyayım!

-Benim hakkımda bir şey öğrenmen hiç bir işine yaramayacak. Zaten gideceğim.

-İyi de merak ediyorum!

-Etme o zaman.

-Niye gönderdiler seni?

-Yalnız kalmaman ve mahallenin dostu Örümcek Adam'a yardım için.

-Pardon ama o mahallenin dostu kelimesini Genç Avenger kelimesi ile takas etmeliyim.

-Nasıl istersen öyle yap.

-Bu kadar mı? Seni sinir etmeye çalışıyorum.

-Dikkat et küçük örümcekçik çünkü beni sinir etmek yaptığın en son şey olabilir!

   Sırıttı ve salondan çıkıp odama geçti... 

    Saat 22:43'tü acayip uykum gelmişti. Sophie odadan benim pijamalarım ile çıkınca afalladım. ''Ne benim kıyafetim yok ki.'' Derin bir nefes aldım. Ayağa kalktım ve Sophie'yi kollarından tuttum. Tanrım sandığımdan da incelerdi. Sanki sadece kemikler vardı.  ''Ne giydiğin umurum da değil. İyi geceler.'' .  Odama geçip geceliğimi giydim. Yatağa uzandım. Bütün gün yaşadıklarım geçti gözümün önünden teker teker. Her şey harikayken nereden çıkıp gelmiş ti bu kız? İçimden bir his bu kızın kaderimi değiştireceğini söylüyordu. Peter çınlaması da buna katılıyordu. Derin bir nefes daha aldım ve gözlerimi kapadım. Bakalım yarın beni neler bekliyordu...



    Bu bölüm bitti diğer bölüm için beklemede kal!

SPİDERMAN:NEW HOMEWhere stories live. Discover now