0.0

681 73 32
                                    

"Bence senin anlama problemlerin var."

Sandalyeye bağlı ellerini çözmeye çalışırken, karşısındaki adama hitaben konuşmuştu genç çocuk.

Yaklaşık bir saat önce kaybolduğu yolda kavga sesleri duymuş ve ne olduğunu merak edip sesin geldiği tarafa ilerlemişti, burası boş bir araziden ibaretti.

Kalabalık bir görüntü vardı ilerisinde, sadece yerde olan iki kişi kavga ediyor ve diğerleri kılını bile kapatmadan onları izliyordu.

Birkaç dakika sonra içlerinden bir takımının da silahı olduğunu fark edince daha fazla bu manzarı izlemeyi değil, polisi aramayı tercih etmişti.

Büyük çalılığın arkasında, stresten titreyen elleriyle polisin numarasını tuşlayacakken az önce gördüğü silahlardan birisinin ateşlenmesiyle elleri duraksamış, nefesleri sekteye uğramıştı.

Bakışlarını araziye çevirince kavga eden ikiliden birisinin vurulduğunu görmüştü ama uzakta olduğu için neresinden olduğunu bilmiyordu. Algılamakta zorlandığı şeylerle kusacağını hissederken gözlerini kapatmıştı.

Kendini yerde geri geri iterken, kimseye çaktırmadan çalılığın arkasından çıkmaya çalışıyordu.

Bir daha o manzaraya bakmamaya özen göstererek ayağa kalkmış ve etrafına bakarak geri gitmeye başlamıştı, birisi onun farkına varmadan kaçacaktı.

Tam sakin adımlarla ilerlerken sırtı aniden sert bir cisme çarpmış ve dudakları, bilinmeyen bir el tarafından kapanmıştı.

Kötü bir olaya şahit olmuş ve sanırsa yakalanmıştı.

Kulağında beliren nefes ile korkuyla arkasına dönmeye çalışmış ama sıkılan çenesiyle bir gram dahi hareket edememişti.

"Yakalandın, minik fare seni."

Şimdi de elleri ve ayakları bir sandalyeye bağlı, karşısındaki adamı hiçbir şey görmediğine ikna etmeye çalışıyordu.

"Bak ben gerçekten hiçbir şey görmedim, kayboldum ve yolum oraya düştü."

Hâlâ adını bilmediği adam ceketini üstünden çıkarıp önündeki sandalyeye attığında, ipten dolayı acıyan ellerini oynatmış ama açmayı başaramamıştı.

"Bana yalan söyleme çocuk, oraya geldiğinden beri ne yaptığını biliyorum."

Keşke o uçsuz bucaksız merağına baştan sahip çıkabilseydi de evinde rahatça oturabilseydi.

"Hiçbir şey yapmadım ben! Görmedim diyorum anlamak istemeyen sensin."

Karşısındaki adam derin bir nefes alıp sandalyeye ters bir şekilde önüne oturmuştu. "Doğruları söylemezsen buradan sağ çıkamazsın."

"Sana hiçbir şey görmedim diyorum, orospu çocuğu!"

Bir anlık sinirle ettiği küfürün üstüne, birden boğazına yapışan el ile nefesleri kesikleşmişti.

"Eğer bir daha bana en ufak kötü sözde dahi bulunursan." Boğazındaki eli yanaklarına çıkmış, hafif baskıyla ağzının aralık olmasını sağlamıştı. "O güzel dilini, kesmek zorunda kalırım."

"Anladın mı?"

Genç çocuk belli belirsiz kafasını sallamış ve üstünden çekilen bedenle rahat bir nefes almıştı.

Tek isteği bir an önce evine gitmekti.

"Artık rahat bırak beni."

Sandalyeye tekrar oturmuş olan adama karşı konuşmuştu. "Gördüğün şeyi biliyorum, eğer olur da birisine bundan bahsedersen."

Nereden çıkardığını bilmediği silahın tetiğini çekmiş ve kendisine doğrultmuştu. "Acımam öldürürüm seni."

Madem bu kadar korkacaksın, müsaade etmeseydin demek istese de tutmuştu dilini.

İşin de ciddiyetini yeni yeni kavrıyordu, gerçekten burada ölebilirdi. "Tamam, söz kimseye bir şey anlatmayacağım. Bırak beni."

Fazla inkâr etmenin bir mantığı yoktu, bir an önce buradan çıksa yeterdi. "Seni evine bıraktırmamı falan düşünüyorsan yanılıyorsun."

"Evinin yolunu bulmaya çalış, çalış ki bir daha beş yaşındaki çocuklar gibi işin olmayan şeylere burnunu sokma."

tanıtım sonu🥳🥳

gecen öyle bos bos oturuyodum sonra aklıma geldi dedim lan ben bunu yazayım

simdi bası böyle ıhh olmus olabilir ama tam tahmin ettiğiniz gibi değil rahat olun

evet sizi seviyorum bunu paylastıysam gelisme var demektir öpüyorummm💗💗💗🙏🙏🙏

b me, hyunminWhere stories live. Discover now