İyilikten maraz mı doğar ?

113 42 7
                                    

Allah'ın selamı rahmeti ve bereketi üzerine olsun kıymetli okurum.

Bugünlerde insanlardan sürekli şu sözleri duymaya başladım. " Hiç kimseye iyilik yapmayacaksın. Kimse iyiliğin kıymetini bilmiyor. Herkesten uzak kalmak en iyisi. Varsa bile yok diyeceksin"

Gerçekten bu zihniyette yaşayan insanlar var. Ne kadar da acı değil mi?

Allah insanlara yardım edeni , insanlara hizmet edeni sever. Hatta maun suresinde Rabbimiz şöyle buyuruyor;

"Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki;
Onlar namazlarını ciddiye almazlar.
Onlar gösteriş yapanlardır,
Ve hayra da mani olurlar."

Son ayette geçen maun kelimesi, en küçük bir iyilik sağlayacak hayır anlamındadır. Müfessirler bunu insanların günlük yaşamda birbirinden alıp verdiği değersiz eşyalar olarak nitelerler. Yani bu ayete göre en ufak yardıma mani olana yazıklar olsun diyor Rabbimiz. İyilik yapmamak bir kenara dursun , mani olmak bile yasaklanmıştır.

İyilik yapmadan yaşamak , fayda ve menfaate dayalı bir yaşam sürme anlayışı insanın özünde ki saflığı nasıl da kirletiyor.

Bu konu hakkında ata sözlerinden bir söz de var ki her duyduğum da kalbim daralır. Derler ki " İyilikten maraz doğar" yani kötülük doğar.
Acaba hangi tecrübelerine dayanarak bu sözü söylediler , bilemiyorum. Ancak akıl dışı olduğu aşikar. Çünkü her insanın  yaptığı fiilin sonucu aynı olmamaktadır.

Bazı insan imtihanı gereği hak ettiği muameleyi göremediği için herkes aynı şekilde haksızlığa uğrayacak değildir. Bilakis haksızlığa uğramış olsa bile bunun ahirette ecri ve mükafatı vardır.

Aslında tüm problem insanların ahirete olan inancında ki eksiklikten  kaynaklanıyor. Çünkü ahireti hafife almayan hiç bir insan bu şekilde düşünemez. Zilzal suresinde Rabbimiz şöyle buyuruyor;

"6- O gün insanlar, amellerinin karşılığı kendilerine gösterilmek üzere bölük bölük çıkacaklardır.

7- Her kim zerre kadar hayır işlemişse onu görecektir.

8- Her kim, zerre kadar şer işlemişse onu görecektir."

Bizi sonsuz bir yaşam beklemektedir ve amellerimiz tartılıp ağırlığına göre ebedi akıbetimiz belirlenecektir .Buna rağmen insan iyilik yapmamaktan bahsetmektedir.

Belki yaptığı bir iyilik onun terazisindeki ağırlığı arttırıp cennete girmesine vesile olacaktır.

Eğer bugün devletin yetkili konumuna olsaydım yapmak istediğim çok önemli bir görev olurdu. Bu görev tüm insanlara Kuran'ın meallerini anlatmak olurdu. Çünkü insanlar sadece  ibadet sevabı kazanmak için kuran okur oldular. Halbuki Kuran yol gösterici bir rehberdir. Kuran inananlar için bir öğüt ve inkarcılar için bir uyarıdır.

Rabbimiz ayetlerde dileyen öğüt alsın buyuruyor. Kuran'ın yüzünden okunması elbette çok büyük sevaptır. Bir harfine on ecir verilecektir. Ancak anlamını düşünmeden okumak sanki şuna benziyor. Çok başı ağıran bir insana ağrı kesici bir ilaç veriliyor da o da ilacın perspektifini okuyor ve bir kenara bırakıyor. Böyle bir durumda bu ilacın neye iyi geleceğini öğrenmek ile o ilacı kullanıp ağrıdan kurtulmak bir olur mu ?

İşte bizlerde Kuran'ın bir sayfa Arapçasını bir sayfa da Türkçesini okuyarak ruhumuzun gıdası olan ayetlerden beslenmeliyiz.

Atasözlerimizden şu sözü de hatırlamakta fayda var. "İyilik yap denize at, balık bilmezse hâlik bilir"
Yani sen birine bir iyilik yaptığında karşılığını bekleme , insan nankördür. Kendisini yaratan ve nice rızıklar veren Rabbine karşı bile nankördür. Senin yaptığın iyiliği de unutur. Ancak yaratan senin yaptığın iyiliği asla unutmaz. Sen farkında olmadan iyiliklerinin karşılığını dünya da da verir. Ahirette de kat kat ecir verecektir.

Bu atasözünün çok güzel bir kıssası vardır.

Bir gün Cüneyd-i Bağdadı hazretleri bir deniz kenarında gezerken bir Mecusi yanına bol miktarda yem almış, denizdeki balıklara yem atıyormuş.

Aralarında şöyle bir konuşma geçmiş:

- Ne yapıyorsun böyle?

- Sevap kazanmak için balıklara yem atıyorum.

- Senin sevap kazanman için, evvela iman etmen lazım. Sen Müslüman değilsin ki, hangi sevaptan bahsediyorsun?

- Peki, benim bu balıklara yem verdiğimi o bahsettiğin Allah görüyor mu?

- O'nun görmediği, O'nun bilmediği bir şey yoktur ki...

- Bu da bana yeter.

Aradan 3-5 sene geçmiş, Cüneyd-i Bağdadı hazretleri hacca gitmiş, tavaf ederken bakmış, deniz kenarında balıklara yem atan Mecusi de tavaf ediyor.

Cüneyd-i Bağdadı hazretleri sormuş:

- Burada senin ne işin var?

- O beni gördü.

- Nasıl gördü?

- Sen gittikten sonra içimde bir nur parladı, baktım balıkların hepsi kelime-i şahadet getiriyor. Ağaçlara baktım kelime-i şahadet getiriyor. Ben de kelime-i şahadet getirmeye başladım. Senin Rabbin beni gördü. O gördüğü için de buraya geldim. Sana bir nasihat vereceğim:

- İYİLİK ET DENİZE AT, BALIK BİLMEZSE HALİK BİLİR.

Velhasıl kelam dünyada Allah'ın rızasını kazanmak istiyorsan iyilik yapmaktan asla vazgeçme. Allah'ın razı olduğu ve çok sevdiği kullardan olabilmek duasıyla.🤲🏻

Allah aşkıTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon