Ona yönlendirdiğim soruya cevap vermediğinde gazlı bezi kenara koyup koltuğun üstündeki sargı bezini alıp paketini açmaya başladım. Aramızdaki sessizlik yine berpa olunurken buna izin vermeyip yeniden konuşmak için dudaklarımı araladım "Şey çok teşekkür ederim. Siz olmasaydınız zorluk yaşayabilirdim" dediğimde ondan yine bi cevap beklemeyerek işimi yapmaya devam ettim. "Bi şey diğil. Kim olsa aynısını yapar" derin sesi kulaklarımda yankılandığında ondan cevap beklemediğim için istemsiz ürktüm.

Sargı bezini eline sarmaya başlasığımda aynı anda konuşmaya da başladım. "Aslında her kes aynısını yapmıyor. Yani göz yumanlar ve sessiz kalanlar da var" dediğimde artık sargı bezini eline sarmış ve pansuman işini bitirmiştim. "Bittiii" neşeli bi sesle pansumanı bitirdiğimi söylediğimde ona baktım. Kaşları hafiften çatılmaya başlamıştı

Ayağa kalktım ve ona taraf döndüm "Şey ben kendime çay koymuştum da sizde gelin birlikte kekle-" onu çay içmeğe davet edeceyim sırada sözlerimi bölmek istercesine ayağa kalkıp konuşmaya başladı. "Az önce ne demek istedin?" Çatık kaşlarıyla bana soru yönlendirdiğinde afallamış gibi oldum. "Az önce ne dedim ki ben size? Kötü bi şey dediysem ve kalbinizi kırdıysam eğer kusu-"

"Az önce bana herkes sizin gibi yapmaz ve sessiz kalır gibisinden bi şeyler söyledin" dediğine söylediklerim kulaklarımda can buldu. "Bunu söylerken ne kastettin?" Bana yeni bi soru yönlendirdiğinde bu sorusuna bi cevap veremeyeceğimi anladım.

Travmam olan konuyu nasıl bi müşterime anlata bilirdim ki? Bu anı kendim bile hatırlamak istemiyordum ama hatırlamak diğer tarafa aklımdan çıkmıyordu. Hep gözümde canlanıyordu. Hep aklımın bi köşelerinde kalıyodu.

Hâlâ sessiz kaldığım için pişmandım. Okulun sessiz cocuğu olduğum için istedikleri her şeyi bana yapıyorlardı. Hiç bi zaman onların beni zorla okul tuvaletine götürüp yaptıklarını unutamazdım. O zamanlar 15 yaşındaydım ve biriyle ilişki yaşamayı geç sevdiğim biri bile yoktu. Buna rağmen onlar defalarca benim üzerimde uygunsuz şeyler yapmış ve tüm bu olanları video kaydına alıp izleyip gülmüşlerdi. Beni bu olanları hiç kimseye dememem için tehdit bile etmişlerdi. Teneffüste yaptıkları azmış gibi derste de rahat bırakmıyorlardı. Her ders biri yanıma oturuyor ve özel bölgelerime dokunuyor, benim elimle de kendi özel bölgelerini rahatlatıyorlardı. Her ders aynı zorbalığa uğramak beni o kadar bunaltmıştı ki. Onların yüzünden kendimi kirli hissedip intihar bile etmeyi düşünmüştüm. Ama daha minikken anneme verdiğim sözü hatırladığım için bunu yapmamış, sadece düşünmüştüm. Çok qarip ama ben daha 5 yaşında anneme hayatda kalıp kendi ayaklarım üzerimde duracağım konusunda söz vermiştim.

Düşüncelere daldıkca gözlerim doluyordu. Ağlamamak için hemen düşüncelerimden sıyrılıp kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Sonra bana sorulan soruya hala cevap vermediğimi hatırlayıp komuşmaya başladım

"Şey bu konunu konuşmak istemiyorum. Kapatsak olur mu?" Getçekten bu konuyu konuşamazdım. O benim müşterimdi ve ben onu tanımıyordum. Bi yakınım ve ya bi arkadaşım olsaydıda bunu konuşacağımı düşünmüyorum

Ifadesiz bi şekilde başını aşağı yukarı salladıktan sonra derin sesini duydum. "Bu soruyu sormam yanlış oldu kusura bakma. Beni ilgilendirmez zaten. Anlatmaman normal"

Konuyu uzatmamasına sevindiğimde yüzüme bi gülücük bahş edip söze atıldım "Konuyu uzatmayıp beni anladığınız için çok teşekkür ederim. Aaa şey bide sizi çay sofrasına davet ediyorum. Yani teşekkür hediyesi gibi anlayın" yüzümdeki gülüşü ciddi bi hale sokmaya çalışarak devam ettim "Ve ayrıca itiraz istemiyorum. Sizin bana iyiliğinizin karşılığını ödemeye çalışırken bana mani olmanızı istemiyorum" ne kadar ciddi olduğum tartışılırdı.

My Tiny Boy Where stories live. Discover now