Kara Kral

17 2 0
                                    


Selam canlar, baya uzun bir süre sonra bölüm atmaya karar verdim hem de Ekin'i şu zor durumundan kurtarayım dedim. 

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum kuzularım.

İYİ OKUMALAR SIR KUTULARIM ❤️


Bir şey mi oldu hissine, benden sonra sekteye uğradı.

Ben başladım seni sevmeye; sen ümitsiz, boşladın mı? 

Yok diye bir şey yoktur bana sen için, anlamadın mı?

Söz edemiyorum ama gözlerim de mi anlatamadı?


Hani filmlerde başroller baş başa kaldığında birileri basıyordu ya telefon da falan çalıyordu ya kendimi şu an o sahnelerden birinde hissediyordum. Hayır yani bide bizi iki kişi basmıştı. Yaralı adama yapılır mı bu be, bugünün adı utançtı artık. Hem Zümra neden geldi ki, ne güzel uyumaya gitmişti işte. Zavallı kalbim hızlı atmayı bırakıp durmaya başladı bu sefer de. Yeliz de utanmış olacak ki Zümra'nın sesi duyunca ayrıldı. Bahçe kapısının olduğu yerde iri yapılı bir adam vardı. Arkasında da karnını tutmuş sırıtarak bizi izleyen bir kadın. 

Biz ayrılınca Zümra koşarak yanımıza geldi ve kucağıma atladı. Yeliz'de adamla kadını dışarı çıkarmıştı. "Madem teklifimi kabul ettin bana neden demedin tatlım?" Kızgın ya da sorgularmış gibi sormuştu sorusunu. Minicik kızdan bile utanıyordum şu an. Sessiz olmaya çalışarak fısıldarcasına cevabını verdim.

" Teklifin henüz kabul edilmedi küçük hanım. Önce annenle tanışacağız sonra tekrar gözden geçiririm teklifini."

"Ama annem tanıştığınızı söylemişti." Doğru tanışıyorduk ama seneler sonra birden hop, hadi evlenelim demek olmazdı ki.

"Annen beni hatırlıyor ama ben hatırlayamıyorum. Yeniden tanışacağız annenle o zamana kadar sadece arkadaşız." Dudaklarını büktü ve başını salladı. Yavaşça kucağımdan indi bir bardak su doldurdu ve uyuyacağını söyleyip odasına gitti. Bir bardak suya kurban gitmiştim az önce resmen. Hem bu kız uyku arasında bu kadar şeyi hatırlayıp da ban nasıl soru sormuştu ki? Oturmaktan bacaklarım uyuştuğu için kalkıp biraz yürümeye karar verdim. Şu herkesin geldiği bahçeye bi de ben bakayım dedim ve hareketlerimi yaralarımı acıtmayacak şekilde yavaş tutarak ayağa kalktım. Serum askısından da destek alarak yürümeye başladım. Nasıl oluyorsa herkes bu arka bahçeden geliyordu. Ön kapıyı kullanmıyorlardı galiba.

Ağır adımlarla kapıya kadar geldim ve bahçeye adım attım. Her yer yeşillerle doluydu, tam da hayallerindeki gibi. Sağ tarafta büyük bir havuz vardı ve etrafında oyuncaklar vardı. Sol taraftaysa renkli bir oturma gurubu ve oturma gurubunun ortasında daire  büyük bir kütük vardı. Tam karşımda da büyükçe bir kış bahçesi vardı ve üçü de oradaydı. Üçünün de kaşları çatık bir şeyler konuşuyorlardı. Hangi ara oraya gitmişlerdi de konuşacak bir şeyler bulmuşlardı bilmiyorum ama konunun hepsinin canını sıktığı barizdi. Ses çıkartmadan yavaşça ilerlemeye başladım. Bira uzak bir mesafeye geldiğimde sesleri duyuluyordu. Yürüyüşümü daha doğrusu sürünüşümü durdurma derecesine kadar getirerek dinlemeye başladım. 

Yeliz hızla ayağa kalktı ve adama çaresizce bağırdı. Omuzları düşüktü bağırırken. Bu yüzdendi ki bu bağırışı bir yakarıştı, başkaldırı değil.

"Bundan sonra onsuz olmaz Yekta, baksana ne hale geldi. Benim saçma korkularım yüzünden hep, daha fazlasına izin veremem artık. Onun huzurunu ben sağlayacağım ve kimse bozamayacak." Kimden bahsediyorlardı bilmiyordum ama nedense bahsi geçen kişi benmişim gibime gelmişti. Yeliz birdenbire ağlamaya başlayınca adam hızla ayağa kalktı ardından Yeliz'i  omuzlarından kendine çekti. Yeliz ile kucaklaşmaları içimde bir şeyleri acıtmıştı. İyice yaklaşmıştım ve adamın da Yeliz'e "Ona yaşadığı her şeyi hatırlatacağız Yeliz, geçmişini silmeden yaşamayı öğreteceğiz." dediğini duymuştum. Kim neyi silmiş ki, her şeyi hatırlıyordum ben, eğer konuştukları bensem. Sonunda kapıya ulaştım ve geldiğimi belli edecek şekilde inledim. Dinlemiş gibi olmasın.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 07, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

KARA KUTUWhere stories live. Discover now