17. B Ö L Ü M

En başından başla
                                    

Bars'a yaklaştıkça içimde anlamadığım bir korku oluyor sanki bana git diyecek gibi daha önce hiç çalıştığı yeri de görmedim. İçimde büyük bi sıkıntı vardı.

"Geldik yenge." Dedi Volkan.

Derin bir nefes alıp arabadan indim. Evden çıkmadan Nazlı'nın omuzlarıma attığı şalı alıp elimin üstüne koydum. Kendimce göstermek istemedim.

İçeri girer girmez karşıma çıkan ilk kişiye Bars'ı sordum. En üst katta olduğunu söyleyince asansörle 7. Kata çıktım.

Asistanıyla göz göze geldim. Benden birkaç yaş küçük gözlüklü gayet sevimli bir kızdı. Beni görünce ayağa kalktı.

"Buyurun?"

"Bars nerede?" Dedim. Beni baştan aşağı sürüp

"Kim olduğunuzu öğrenebilir miyim?" Gözlerimi devirip

"Ben eşiyim. Verda Aşratoğlu."

Bu dediğim bana o kadar tuhaf geldi ki içimden defalarca tekrarladım. Asistan kızın bakışları değişti.

"Hoşgeldiniz Verda Hanım. Konu nedir acaba? Tapunuzu mu-" Deyip sustu. Korkuyla gözlerime baktı.

Tapu mu? Benim tapum mu var? Tam soracakken

"Bars Bey toplantı salonunda bakın hemen şu sol kısımda."

Bi anlığına odak noktamı kaybettim. Bana ait bir şey var mı var ne  olabilir ki? Kafamda ki sorularla asistana bakıyordum o da anlamış olmalı ki

"Bars Bey çıkacaktı. Fazla vakti yok isterseniz direkt odaya götüreyim sizi." Gözlerimi kırpıştırdım.

"Gerek yok." Deyip asistanın işaret ettiği odaya gittim. Kapıdan girerken camlarla çevrili odaya girdim. Odayı incelerken tıpkı filmlerdeki sorgu odalarına benzettim. Toplantı odası için bir kapıyı daha açmak gerekliydi.

Bars tek başınaydı. Ceketini sandalyeye fırlatmış, gömleğinin kollarını yukarı doğru kıvırmıştı. En baştaki sandalyeye oturmuş sol eliyle burnunun kemerini tutuyordu.

Neden böyle oldu Bars?

Ben sana sığınmayı seçmiştim neden bunlar yaşandı?

"Duydukları hoşuna gitmedi ondan bu halde."

Arkamdan gelen sesle irkildim.

Uzun boylu kumral takım elbiseli adam yanıma geldi.

"Ben Mert Şeyhanlı." Deyip elini uzattı. Yakınıma gelince parlak yeşil gözlerine ve kirli sakalları dikkatimi çekti.

Elini uzatması garibime gitmişti üstelik ellerim yaralar içindeydi. Yine de önüme düşen saçı kulağımın arkasına alıp elini hafifçe sıktım. Elimi görünce kaşları çatıldı. Boğuk sesimle

"Memnun oldum" Dedim.

"Eliniz-"

"Ufak bi ev kazası." Dedim. Daha sonra Bars'a doğru baktım. Beni takiben o da baktı.

"Tanıyor musunuz Bars'ı."

Tam eşiyim diyecekken sustum. Ya Ceren'in bi tanıdığıysa ya da Bars belki hiç söylememiştir. Hala herkes onu Ceren'le sanıyordur. Paranoyak mı oldum aptal mı?

"Siz tanıyor musunuz?" Dedim. Hafif gülümseyip başını aşağı yukarı salladı.

"Ortağım olacaktı anlaşamadık. Bars bey boş yere bizi İstanbul'dan buraya kadar yordu." Deyip güldü.

İstanbul mu?

Aklımda sesler doluştu. Bunlar ihale için beni öldürmeye kalkanlar. Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi oldum. Aldığım nefesi yutup şu an ne yapmam gerektiğini düşündüm. Gözlerimi hızla kırpıştırdım.

"Bilirsiniz biraz sorunlar yaşanacak. Şimdi bunlara üzülüyor. Ama bu işler böyledir." Deyip elini cebine koydu. Yanaklarımın içini ısırıyordum. İçimde gereksiz yere merak vardı. Mert'in sesi ve konuşması o kadar naifti ki korkmama rağmen sorularımı sormaya başladım.

"Pek bilgim yok ama ne gibi sorunlar yaşanacak?" Dedim. Mert bana döndü geldiğinden beri ilk defa bu kadar dikkatli baktı. Hafif gülümseyip

"Bizim sektörü bilir misiniz?"

Sizin sektörünüz batsın!

Başımı sağa sola salladım.

"Hanımefendi biz de işler piramitin en üst zincirine gelmektir. Tabi aşağıda kalanları da yok etmek gerekir. Her anlamda.."

Dilimi ısırdım. Bars'a bakmak istedim ama Mert bir şeyleri anlar diye bakmadım. Nefesim hızlanmıştı kontrol etmek için çok çaba gösterdim. Ama Mert korkumu anlamıştı.

"Böyle bakmayın lütfen. Başarıya giden her yol mübahtır."

İçimin daraltısı gittikçe nefes almama engel oldu. Başımı aşağı yukarı salladım. Beceriksiz bir gülümsemeyle

"Anladım. Kusura bakmayın. Benim gitmem gerek." Deyip yanından geçmeye çalıştım. Mert'in parmaklarını kolumda hissedene kadar

"Adınızı söylemediniz?"

"Adım sizin gibi önemli değil." Deyip gülümsememi devam ettirmeye çalıştım. Mert'te gülümseyip kolumu bıraktı.

Hızla yanından uzaklaşıp asansöre bindim. Kimseye gözükmeden aşağı inip Volkan'ı buldum.

"Hadi eve." Deyip arabaya bindim.

"Ağam bir şey dedi mi yenge?"

Gözlerimi kapattım. Bir de bunları Bars'a nasıl anlatacağım şimdi. Ceren haklı olabilir mi?

"Volkan."

"Buyur yenge."

"Buraya geldiğimi kimseye söylemiyorsun anladın mı?"

"Ama-"

"Yok ama. Bars'a sürpriz yapacaktım toplantıdaydı boşver kimseye bir şey demek yok. Duydun mu beni!"

"Tamam yenge nasıl istersen."

Konağa geldiğimde evin işleri bitmiş herkes el işini yapıyordu. Beni görünce kısaca nasıl olsuğumu sordular. Odama çıktım.

Öyle ayakta boş boş etrafa baktım. Neyi düşüneceğimi bile bilmiyorum. Bars'ın ölmesini ister miyim? Ya da Ömer ağanın? Abimi öldürdüler. Hepsi gebersin!

Gözlerimi kapattım. Yine de Bars'ın ölümünden neden bu kadar korkuyorum düşüncesi bile beni boğuyor. Ağlamaya başlarken Bars'ın nasıl düşündüğünü merak ettim. O benim için bu kadar üzülür mü düşünür mü? Tam kendimi ona teslim ederken abime kıydılar. Aklında ben yoksam? Hala Ceren varsa?

Kapı çalınca gözyaşlarımı sildim. Gelen Nazlı'ydı.

"Volkan ilaçları getirmiş. Aman dikkat et Verda. Tekrardan geçmiş olsun."

Başımı sallayıp Nazlı'ya baktım.

"Nazlı. Ceren'e nasıl ulaşabilirim?"

SELAMLAR SİZİ MULTİMEDYA DA DALYAN DELİKANLI MERT İLE TANIŞTIRAYIM EFENİM OYLARINIZI VE YORUMLARINIZI ESİRGEMEYİN ❤

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin