34

284 30 403
                                    

50k!

Bugün, 20 Ekim 2023, bu bölümün yayımlanma tarihi ve Bahar'ın doğum günü.

Seni ilk yazdığımda yalnız bir çocuktum, o toprağa kendimi koydum, yeşeren sen oldun. Hiç de öyle çiçek böcek çıkmadı içimden, kupkuru sonbahar yaprakları fırladı hep. Her birinden korkardım, yıllar önce kafayı sonbahar yapraklarıyla bozmuştum hatta. Vedalarla tanışmak suratıma öyle bir çarpmıştı ki dalından kopup yere düşen yaprakları görünce içim giderdi sanki benim yaşadıklarımı yaşayıp veda etmek zorunda kalmışlar gibi. Ben bir veda yazmadım belki ama vedalardan doğmuş genç bir kadın yazdım, o vedaların yıkıp geçtiğini fısıldadım ama sen öğrettin bana, yıkıp geçse de, paramparça etse de, kalbini delse de ve kalbindeki oyuklar şehrini fethetse de bir gün dimdik durabilirsin yaşadıklarına karşı. Geçmişe gülmesen de dimdik durursun, yaşadıklarınla barışamasan da dimdik durursun, kırılan aynaların kinini tutmayı bırakmasan da yeni aynalara gülümsemeyi öğrenirsin. Ve saçların da elbisen de tutuşsa da, bir daha prenses olamayacağını bilmek içini cayır cayır yaksa da görüp görülebilecek en güzel kraliçe olabilirsin.

Ne tuhaf, her karakterimle doğrudan bir ilişkim vardır kafamın içinde. Gökdeniz hep sırtımı dikleştirir ama bunu yaparken güçlü olmamı söylemez, sadece elini belime yerleştirir. Egemen'le aynı kulaklığı paylaşıp bomboş gözlerle etrafa baktığımız, yalnız yediğimiz yemeklerimiz, kafayı sıyırmaktan son anda döndüğümüz onlarca gecemiz var. Ergenliğimden beri binbir kuyuya girdim, hiçbirinden Çağla'nın elini tutarak çıkmadım ama Çağla'nın sesini duyduğumda bir sihirli halı indi aşağıya ve beni güldürecek yukarı çıkardı. Tüm karakterlerimi, en isimsizleri bile saatlerce anlatıp her birini araya sıkıştırabilirim. Ama seninle hiçbir zaman böyle bir iletişimim olmadı, gözlerimi kapattığımda seninle hiç konuşmadım. Çünkü zaten aynaya baktığım tüm yalnızlıklarda senin güzel gözlerin vardı.

Hikâyenin sonunu bilemem ama hiçbir zaman mutlu bir son değildin kafamda, ne kadar yorulsan da en sonunda dinlenebileceğini falan fısıldamadın ve bunu ifade etmemen için seni demirlerle döve döve yazdım bazen. Dünya üzerindeki en cezbedici, kapılmaya müsait büyünün yanındasın ama ona hep gerçek gözlerle baktın ve seni sen yapan bu oldu. Tanıştığımızdan beri binbir tane batağa düştüm, belki hepsinin üstümde izi kaldı ve tüm bu leş gibi süreçlerde yalnızlığımı paylaşabildiğim nadir anlarda olan tek kişi sendin. Bana çok şey öğrettin. Sen olmasan da olurdum biliyorum, sen olmasan da olurdu, özünde kendini bulmaya çalışan özgüvenli, kayıp, güzel ve 22 yaşında genç bir kızdan ibaretsin ama yıllar sonraki halim varsa ve karşıma geçip bana öğütler verse, yemin ederim ki senden öğrendiklerimin zerresini öğretemez gibi hissediyorum. Kendimi paylaşabilmemin en büyük mimarı sensin. Uyuyamadığımız tüm o geceler için teşekkürler, hayır, sebeplerimiz aynı olduğu için teşekkürler. Yan yana olsaydık bana destek için sarılamazdın ya da sarılmazdın bile belki ama içimdesin, güzeller güzelisin, bana tüm kıtaları birbirinden kopmuş bir dünya olduğumda bile güzel olabileceğimi gösterdin ve bunu, buna kendin bile inanmazken başardın. Her şey bittiğinde ve o yokuşu çıkıp ardımıza baktığımızda beraber fark ettik, kıtalar şimdi ayrıydı ancak aralarında güzeller güzeli sular vardı. Tanıtım bölümünde diyor ya Gökdeniz "ama sen başardın, farkında bile olmadan" diye, sen gerçekten başardın. Senden başkası başaramazdı.

Bir insanı bırak, küçücük bir su damlasına veda etmenin sancısını çektiğimde ve koştuğumda benim için hep buradaydın, beni göremediklerinde ve bunun acısıyla kıvrandığımda buradaydın, sadece onun kollarına ihtiyacım olduğunda da buradaydın. Mutluluğumu bırak, mutsuzluğumu bırak, bir denizin dibinin tüm yalnızlığını sırtladın.

Yaşarken Ölmek Gerekir Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin