32

391 45 873
                                    

Hoş geldiniz. Kemerlerimizi bağlayalım çünkü deli divane duygulanacağız ama en çok mutluluktan dolacak bu bölüm gözlerimiz. Keyifli okumalar. ❤️

Barış Diri-Derinden
Sezen Aksu-Büklüm Büklüm
Sezen Aksu-Seni İstiyorum
Kalben-Sadece
Leman Sam-Rüzgâr
Destina

Otuz İki: Kırmızı Çerçeveler Balosu

Biraz güneş, biraz papatya, işte mikrofonum da burada
Bir kedi gördüm bizim evin orada
Koştum hemen anlatmaya, Osman amcama
Mavi elbisem var, uğur böcekli olan kaybolsa da
Bir dilek tuttum, yeni yaşıma
Keşke saçlarım bir daha düğüm düğüm olmasa
Mutlu yıllar bana!

🌺

Babamı hiç özlemiyordum.

Nedenini yıllardır çözememiştim ama bu yönden tüm yaşlarımı hatırlıyordum, acıdan kıvrandığım zamanlarda bile onun özlemini hissetmezdim ben. Bunun sebebi belki de ölümüyle beraber radyodaki şarkı eşliğinde dans eden kızın bir daha uyanmamak üzere uyuyakalmasıydı, belki de babamla paylaştığım neşeli şeylere bir daha hiç elimi uzatmak istemeyecek kadar solduğumdandı, bilmiyordum.

Tek başıma mezarına giderdim bazen, o mezarlığın yolunu sessiz sessiz ilerlerdim, yıllarca yasını da tutabilirdim çünkü omzuma ağırlık yapmazdı. Sevdiğim çiçekleri dikenleri batsa da taşımaktan gocunmazdım.

Camı açık unuttuğum gecelerde uyumadan önce, çok geç vakitlerde saçlarımın arasında küçük bir öpücük hissederdim bazen. Uyku sersemi bir halde başımı kaldırıp etrafa bakardım, sonra camdan içeri sızan rüzgâr vururdu yüzüme ve bir yanılsama olduğunu anlardım. Öyle zamanlarda boş boş bakardım geceye, sonra battaniyeyi üstüme daha çok çeker, hiçbir şey olmamış gibi uyuyakalırdım. Buna alışmıştım, başta bu kadar kolay olmamıştı.

Neden böyle olduğumu anlamıyordum. Birisi kalbimdeki, babamı özleyebileceğim tek yeri oymuş ve orada koca bir boşluk bırakmıştı sanki. Babam gittikten sonra bile asıl annemi özlerdim ben. Hiç kavuşmadığın biri nasıl özlenir diye sorsalardı çocukluğumu anlatırdım onlara.

Şimdiye kadar babamın mezarına yaptığım ziyaretlerin hiçbirinde göğsüme kor alevler düşmemişti. Sanki o farklı bir şehirdeydi, son aylarında düştüğü alkol ve kumar batağındaydı hâlâ, bu yüzden de unutmuştu beni. Ama bu benim kalbimi kırmıyordu çünkü babam sarhoş olduğu zamanlarda bile yanına gittiğimde beni kovmazdı annemin aksine.

Yeşil gözlerini bir noktaya dikerdi elindeki dolu bardağın içindeki şey titrerken, uzun uzun bakardı. Ben de hiç ses çıkarmadan, annemin uyarılarını umursamadan yanına gider, kanepenin öbür ucuna oturur ve baktığı yeri bulmaya çalışırdım. Bazen ona bir şeyler anlatırdım, bazen Osman amcadan bazen de annemin o gün bana kızdığından bahsederdim. Dinleyip dinlemediğini bilmiyordum ama itmezdi, sessizce otururdu. O mezar taşında yazılı ismi her gördüğümde o akşamlardan birindeymiş gibi, o kanepenin köşesine kıvrılır gibi mezarına kıvrılır, sakin sakin bir şeyler anlatmaya başlardım.

Ama ne tesadüftür ki adının altında yazılı ölüm tarihini her görüşümde tüm sakinliğim tuzla buz olur ve en ufak bir şey hissetmesem bile gözlerimden yaşlar akmaya başlardı.

Yaşarken Ölmek Gerekir Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin