"Jungkook'u neden götürüyorsun onun bir suçu yok"

Sesime hakim olamıyordum, sinirli olduğum için çok bağırıyordum ama o an bunu da umursamamıştım. Son raddeye gelmiştik resmen ve benim bir yerde sesimi çıkarmam gerekiyordu.

Şu an babamda benim gibi sinirliydi ama o benim gibi değildi, sinirini dizginlemeye çalışıyordu.

Babam bir kaç adımla yanıma gelmiş ve kolumdan tutarak beni hızla merdivenlere doğru sürüklemeye başlamıştı. Eminim ki bu olaylara şahit olan görevliler bizim hakkımızda konuşmaya başlamışlardı.

Her ne kadar elimi çekiştirsemde babamın sert tutuşuna gücümün yetmeyeceğini bildiğim için bir şey dememiş ve beni odasına kadar götürmesine izin vermiştim.

Odaya girince babamda sinirini gün yüzüne çıkarmış ve kolumu sertçe bırakarak kapıyı kapatmıştı.

"Aşağıda yaptığın saygısızlıkta ne demek oluyor?"

Babam karşıma geçmiş ve yüzündeki saf siniriyle bana bakıyordu. Hala yaptığım saygısızlık diyordu. Benim derdimle onun derdi çok başkaydı.

"Jungkook'u oradan çıkar."

Onun söylediğini es geçmiştim çünkü şu an babamla bunu tartışacak halim yoktu. İnsanlarda, ismimizde, saygınlığımızda hiç umrumda değildi.

Babam derin bir nefes almış ve arkamızda bulunan koltuklara yavaşça oturmuştu. Sakinleşmeye çalışıyordu. Babam hiç bir zaman bağıra çağıra kavga etmeyi sevmezdi, sakince oturup konuşmak isterdi. Gerçi bende öyle düşünüyordum ama şu anki şartlar beni buna mecbur bırakmıştı.

"O adamı nereden tanıyorsun sen?"

Sorduğu soruya sessiz kalmış ve bir iki adımda babamın karşındaki koltuğa gelerek oturmuştum. Babam sakince konuşurken benim bağırmam işleri kötüye götürebilirdi. Dirseklerimi dizlerime yaslamış, yüzümüde avuç içlerim ile kapatmıştım. Benimde sakinleşmem gerekiyordu ama yapamıyordum, Kendimi kontrol etmekte zorlanıyordum. Kalp atışlarım hala düzenli değildi. korku ve çaresizlik beni bitiriyordu.

Kafamı avuçlarımdan kaldırmış ve bakışlarını üzerimde gezdiren babama çevirmiştim.

"Baba nereden tanıdığımın önemi yok o benim arkadaşım. Elinde düzgün bir kanıt yokken ona bu şekilde ceza veremezsin. baba lütfen yapma bunu"

"Sana olayı veya nasıl bir ceza verileceğini söylememe rağmen bu şekilde konuşmana bakarsak sen bunu önceden biliyorsun demektir?"

Babamın söyledikleri ile afallamıştım. Bunu söyleceğini veya bunu düşüneceğini hiç tahmin etmemiştim. Bir şey dememiş ve sorusuna cevap vermeyip sessiz kalmayı tercih etmiştim. Ne diyebilirdim ki?

"Bana her şeyi anlat bakalım nasıl tanıştınız? Veya Sen bu olayları nereden biliyorsun?"

Sessiz kalmanın hiç bir şeye faydası yoktu şu durumda bana en çok yardım edebilecek kişi babamdı çünkü her şey onun elindeydi. Daha fazla saklamanın bir manası yoktu.

"Bir gece ormanda kaybolmuştum hatırlıyor musun? O zaman Jungkook beni evine aldı, bana yardım etti. Sonra bir kaç defa bir araya geldik, tanıştık eğlendik ve arkadaş olduk. Sonra bu cinayet olayları ortaya çıktı"

A lost omega ~ 𝑇𝐾Where stories live. Discover now