Bölüm • 4

2.1K 238 76
                                    


Merhabaa 🧚🏻‍♀️

Bölüm birazcık gecikti 👌🏻

Kusura bakmayın ve keyifli okumalar 🤍

•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

Yanımda minik adımlar atan minik kedi ile sarayın bahçesinde yürüyorduk. Arada bir duruyor ve çiçeklere bakıp tekrar yürümeye başlıyorduk. Bunu neden yapıyordum hiç bir fikrim yoktu, sanırım biraz canım sıkıldığı için saçmalıyordum?

Aslında pek arkadaşım olduğu söylenemezdi ama sarayda asker olan park jimin ile iyi anlaşıyorduk. Çok tatlı ve naif biriydi, nasıl asker olduğunu hala anlamış değildim. Asker olması, ağır şartlarda eğitim görmesi hiç normal değildi çünkü o bir omegaydı? Omegalar yapısı gereği çok fazla ağır eğitim görmezlerdi ve askerliği bir meslek olarak yapmazlardı. Bazı omegalar gerçekten sertti ve askerlik eğitimleri onları yormazdı ama jimin öyle değildi. Bu kadar naif birinin kendi isteği ile asker olmayı seçtiğini düşünmüyordum çünkü bazen eğitim yerinde zorlandığını be yorulduğunu görüyordum.

Belki de gerçekten kendisi istemiştir? Böyle olduğunu umarak içimdeki sesleri birazda olsa bastırdığımda, küçük patileri ile ayağıma tırmanmaya çalışan ufaklığa dönmüş ve yüzümde tebessüm oluşmasına engel olamamıştım.

Daha fazla ufaklığı yormamak için yavaşça dizlerimin üstüne eğilmiş ve elimle ilk önce minik yüzünü sevmiş sonrada incitmemeye dikkat ederek kucağıma alıp tekrar ayağa kalkmıştım.

Ufaklığı tek elime yatırmıştım. Zaten minicik bir şeydi.

"Senin isminin ne olacağına hala karar veremedim."

Ufaklık, dediklerim ile hiç ilgilenmemiş ve patilerini bu seferde kıyafetime geçirerek yüzüme tırmanmaya çalışmıştı. Yaptıkları ile kıkırdamış ve gövdesinden tutarak ilk kıyafetimden ayrılmasını sağlamış sonrada tekrar elime yan bir şekilde yatırmıştım.

Bu ufaklığı bulalı bir hafta olmuştu ve Jungkookla tanışmamın üstünden de bir hafta geçmişti. Zaten o zamandan sonra bir daha görüşme fırsatımızın olması imkansızdı çünkü ben bütün gece saraya dönmediğim için ve babamı merakta bıraktığım için küçük çaplı bir tartışma yaşamıştık. Eve geri dönmediğim için askerler ve babam bütün gece beni aramış, bulamayınca da sabah geri saraya dönmüşler. Annem gece endişelendiği için hiç uyuyamamış. Babam benim üstüme çok gitmesede ben kendimi mahçup hissettmiştim. Sonuçta benim yüzümden endişelenmişlerdi, personeller ise uykusuz kalmıştı hemde ben bir yerde uyurken, beni aramış olmalarını düşünmek kendimi kötü hissetmeme neden oluyordu. Bu yüzden fazla göze batmamak için bir haftadır saraydan çıkmamıştım. Ama o kadar sıkıcıydı ki ne yaparsam yapayım canım çok sıkılıyordu ve sıkıntımı geçirecek hiç bir şey bulamıyordum.

zaten bir haftadır saraydan dışarı çıkmamıştım, şu an çıksam çok göze batıcağımı düşünmüyordum. Hem bilerek yaptığım bir şey değildi ki?

Bunları düşünerek içimi rahatlatmaya çalışmış ve elimde tuttuğum ufaklık ile tekrar içeriye doğru adımlamıştım. Üzerime bir hırka alıp çıkacaktım. Nereye gideceğimi tam olarak bilmiyordum çünkü sadece ben ve kucağımdaki ufaklık olucaktık. Ormandaki gölün oraya gidemezdim en azından bir süre oraya gitmemek daha iyi olurdu. Oraya gitmemek canımı biraz sıksada pek sorun etmemiştim. Bende şimdilik Çarşıda dolaşabilirdim ilerleyen zamanlarda gölde vakit geçirmeye tekrar başlardım nasılsa.

Hızlı adımlarla odama ulaştığımda, dolabımı açıp elime geçen bir hırkayı alıp üzerime geçirmiştim. Bir haftanın sonunda dışarı çıkıcağımı bilmek hem beni hemde kurdumu aşırı mutlu etmişti. Yalnız başıma gidiyor olmak bile şu anda moralimi bozamazdı ama yinede yanımda birinin olmasını tercih ederdim. Keşke park jimin bir asker olmasaydı da onunla birlikte çarşıyı gezseydik, gölün yanında piknik yapabilseydik.

A lost omega ~ 𝑇𝐾Where stories live. Discover now