don't

568 66 46
                                    

Harry'i düşüncelerinden bir anda kopartan şey duyduğu ayak sesleriydi. Arkasını döndüğünde ise Remus ona tebessüm etti. Elindeki örtüyü Harry'nin omuzlarına bırakıp yanına, çimlere oturdu. "Annen yemek yapıyor. Duyduğuma göre hiçbir şey yememişsin."

"Bugün pek bir şey yiyesim yok."

"Uyumuş gibi de durmuyorsun." Remus'un yüzündeki sıcak ve ilgili gülümsemeyle Harry'nin yeniden ağlama isteği kuvvetlendi. Ancak bunu yapmadı, yutkunarak örtüye biraz daha sarıldı, bu kadar üşüdüğünü yeni fark ediyordu.

"Aklıma takılan bir şey var." Harry başını dizlerine bıraktığında karışık saçları iyice dağıldı. Remus da biraz geriye yaslandı. Onu dinleyeceğini böyle belli edince ise Harry bir nefes verdi. "Sirius'u her şeyden çok seviyorsun değil mi?"

"Tabii ki." Remus tebessüm edip yanıtlayınca ise Harry devam etti. "Peki onun için her şeyi yapar mıydın?"

"Yapardım." Remus net bir şekilde yanıtladıktan sonra "Tabii ki yapardım ama sen özellikle neyi soruyorsun bunu da öğrenmem gerekecek." diye devam edince Harry örtünün bir ucuyla oynamaya başladı.

"Eğer onun ruh eşin olup olmadığını bilmesen bile onunla olur muydun? Bu riski alır mıydın?"

Remus anlayışla gülümsedikten sonra "Olurdum." deyince Harry umutla başını kaldırıp ona baktı. "Ruh eşin sadece gördüğün bir rüyadan ibaret değil Harry, onun yanında hissettiklerin bile sana kanıtlıyor her şeyi. Ben Sirius'la tanıştığımdan beri farklı hissediyordum. Tamamlanmış hissediyordum. Beni delirttiği zamanlar çok oldu, onlara rağmen böyle hissediyordum hem de."

Harry onun dedikleriyle gülümsedikten sonra Remus kollarını açınca hemen ona sarıldı. "Ağlayabilirsin." cümlesini duyar duymaz ise tutmak için çok uğraştığı yaşlarını serbest bırakınca Remus onun saçlarını okşadı.

"Bir tahminim olsa da kim olduğunu paylaşmak zorunda değilsin." Remus biraz ortamı değiştirmek için konuşunca Harry hala ona sarılıyorken başını kaldırdı. "Kim?" diye sorarken gözlüklerini düzeltince ise Remus ona gülümseyerek kulağına "Draco." diye fısıldadı. Sır verir gibi söyleyişi Harry'i birkaç saniyeliğine gülümsetti.

"Nasıl anladın?"

"Anlamamam mümkün değildi. Her zaman ya senden gerçekten nefret ettiğini ya da nefret kadar güçlü bir duyguyu saklamak için böyle davrandığını düşünüyordum."

"Gerçekten mi?" Harry şaşkınca sorunca Remus bir baş sallamasıyla onayladı onu. "Ama bu büyük bir risk biliyorsun." dedi Harry'nin yanağındaki kurumuş yaşı silerken. "James onlardan nefret ediyor."

Harry hafifçe başını sallarken annesi bahçenin kapısını tıklatıp içeriye baktı. "Harry, seni görmeye gelen biri var canım."

"Öyle mi? Kim?" Harry bir ümitle sorup ayaklansa da annesi "Ryan." diye yanıtlar yanıtlamaz yüzü düştü. "Neden gelmiş?"

"Seni dışarı çıkartacağına dair bir şeyler söyledi."

Harry iç çekip bahçeden çıkınca battaniyesini koltuğun üzerine bırakıp kapıyı açtı. Karşısındaki kendisine gülümseyen kumral alfaya da tebessüm etmeye çalıştı ancak nafileydi.

"Selam Harry." der demez Harry kapıya yaslandı. "Selam. Bir şey mi oldu?"

"Bugün çıkabiliriz diye düşündüm." Ryan'ın söyledikleriyle Harry inkar edecekti ki vazgeçti. Zaten evde kalsaydı sadece ağlayacaktı, en azından bunu aradan çıkartırsa belki biraz rahatlardı.

"Şimdi mi?"

"Evet. Senin kadar güzel bir omegayla ne kadar çok vakit geçirirsem o kadar iyi olur diye düşünüyorum."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 12, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

𝐃𝐨𝐧'𝐭 𝐁𝐥𝐚𝐦𝐞 𝐌𝐞 | 𝐃𝐫𝐚𝐫𝐫𝐲 [𝐎𝐦𝐞𝐠𝐚𝐯𝐞𝐫𝐬𝐞]Where stories live. Discover now