13

1.3K 140 126
                                    

Bazı günahlar vardır; Tanrı affetsede kulun affetmiyeceği. Kul affetsede kalbin affetmeyeceği...

Tam şu an bir kulübe gidip kızlarla eğlenebilirdim, ama işte yapmak gelmiyordu içimden.

Bakın işte. Az önceki cümlem bile ne kadar aşşağılayıcı değilmi? Tek gece için, birden çıkan zevk ve haz duygusu biz erkekleri daha ne kadar seviyesiz  yapabilir? Ben bu tür erkeklerin arasında olmama rağmen neden Jungkook gibi masum birini kirletmiştim?

Günlerim sadece pişmanlık ve acıyla geçiyordu. Bu akşam Yoongi çağırmıştı beni evine. Hiç bir yere gitmek istemiyordum ama çok ısrar etmişti.

Saat 20:46'ydı ağır hareketlerle dolabıma yönelip üstüme bir kaç parça kıyafet geçirmiş ve evden çıkmıştım.

--

-Hoşgeldin Taehyung.

-Hoşbuldum Yoongi.

-Senide hoşbuldum Jimin.

-Sen bulma.

-Başlatmayın şimdi kavganızdan! Oturup doğru düzgün güzel bir akşam geçireceğiz ve siz bu güzel akşamı bozmayacaksınız!

İstemeye istemeye onayladım onu.

Koltuklardan birine geçip oturdum.
Jimin, Jungkook gittiğinden beri bana daha da bir öfke doluydu. Sanki kendisi Jungkook'a hata yapmamış gibi davranıyordu.

Yoongi mutfağa gitmişti. Hemen yanımdaki kumandayı alıp televizyonu açtım.

Yoongi elinde içeceklerle dolu bir tepsiyle içeri girmiş ve orta sehpanın üzerine koymuştu tepsiyi.
O da koltuğa oturmuş arkasına yaslanmıştı. Yarım saat boyunca sohpet etmiş ve olabildiğince farklı konulardan konuşmuştuk. Jimin'in telefonu çalmıştı.
Bu görüntülü aramaydı.

Jimin arayan kişiyle kaşlarını çatmış ve bana bakmıştı. Bu meraklanmama neden olurken konuştum.

-Kim?

Biraz düşünüp bana döndü Jimin.

-Jungkook.

Dedi gülümseyerek. Karnım kasılmaya başlamıştı. Jimin'le konuşuyormuydu?

-Sonra konuşursunuz Jimin.

-Belki önemlidir. İki dakika konuşup gelirim.

Deyip çıktı salondan. Hemen yanımızdaki odaya girmişti.

-Jungkook! Burasıda neresi böyle! Çok eğlenceli gözüküyor!

Sesleri duyulabilir bir tondaydı. Heycanlanmıştım. Jungkook'un sesini duymak bana ne kadar iyi gelebilir bilmiyorum ama duymak istiyordum.

-Jimin baksana! En yakın zamanda gelin lütfen! Jungkook'la sizi gezdireceğimiz çok fazla mekan var!

Bu seste kimindi? Kaşlarım çatılmıştı istemsizce.

-Mark haklı Jimin! Burası harika!

-Hiç meraklanmayın. Yoongi'yi tutarım yakasından getiririm ben.

Jimin'in son dediğine gülmüşlerdi.

-Siz eğlenin güzelce. Misafir var bizde gidip bakmam gerekiyor.

-Yaa keşke aramasaydık şimdi. Neyse Jimin! Sen misafirinle ilgilen canım.

Jungkook'un dediğine tebessüm etmiştim.

-Eve gidince ararım sizi! Hadi öptüm!

-Bizde çok öptük!

Deyip kapatmışlardı.

-O çocuk kimdi?
Diye sordum Yoongi'ye.

-Bunu sorma hakkım varmı Taehyung?

-Yoong-

-Sevgilisi...

Dilim tutulmuştu. Tek kelime edememiştim. Kalbimdeki cümleler ağır geliyordu dilime. Unutmuşmuydu beni?
Bu kadar mutlumuydu sahiden?
O sesindeki sevinç gerçekmiydi?
Gözlerim yaşlanmaya başlamıştı.

-O çok şey yaşadı Taehyung. Mutlu olmayı hak ediyor.

-Ben ne yapacağım Yoongi?

Bu sefer onunda gözleri dolmuştu.

Başını hafif sağa atıp gözlerini saklamaya çalışmıştı ama biliyordum benim için üzüldüğünü, bana acıdığını.

Ben bundan sonra eski hayatıma dönemezdim. Onca şeyden sonra... Jungkook'a yaşattıklarımın acısıyla yaşamaya mahkûmum ben.

Jimin kapıyı açıp tekrar yerini aldı koltukta. Sanki ortamda sadece Yoongi varmış gibi ona dönüp konuştu.

-Mark'la geziyolarmış.

-İyi.

-Ben artık gideyim.

-Otursana yarım saat daha.

-Yok, geç oldu zaten.

-Peki.

-İyi geceler.
Dedim ikisinede bakarak.

-İyi geceler.

Jimin, garip bir şekilde beni kapıya kadar uğurlamak için peşimden geliyordu.

Koluma dokunup sessizce konuşmaya başladı.

-Bana bak. Şimdi sana söylediklerimi iyice düşün ve ona göre davran.

-Ne?

-Bu Mark denen çoçuğu araştırdık Yoongi'yle. Mimarlık yaptığını söylemiş Jungkook'a. Uyuşturucu alıp satıyor ve sicili korkunç. Böyle bir adamla Jungkook'un aynı evde kalması hiç doğru değil Taehyung. Jungkook'a söylemedik çünkü Mark'ın takıntılı bir manyak olup olmadığından emin değiliz. Senden istediğim..
Jungkook'u oradan gidip alman.

-Ne?

Bu söylenenler çok gelmişti bana ve algılamakta güçlük çekiyordum resmen.

-Bak anlıyorum "neden ben?" Diyebilirsin saçma da bulabilirsin ama tek yol bu. Jungkook'un o Mark denen çocuktan uzaklaşması gerekiyor. Yoongi bu fikri beğenmediği için sana bahsetmememi söyledi fakat benim içim hiç rahat değil.
Her an o Mark denen herifin Jungkook'a zarar verme korkusuylayım. Jungkook'la defalarca konuştum. "Seni darlıyormu?" Dedim ama o Mark'ın iyi biri olduğunu savunmaktan başka bir şey yapmıyor.

Sinirlerim bozulmaya başlamıştı.

-Benden Jungkook'u ordan almamımı bekliyorsun.

-Lütfen Taehyung.

-Nasıl olacak?

-Gidip kaçıracaksın işte aptal!

-Ne?

-"Ne" götüne girsin Taehyung.

-Jimin! Su getirir misin bitanem!

Yoongi'nin sesiyle konuştu hemen.

-Eve git ve bana mesaj at tamammı?





I'm not like you leftWhere stories live. Discover now