Money Is The Anthem Of Success

Zacznij od początku
                                    

Tabiki ben yenecektim? Quin olduğunu öğrendiğim adam çok mu iyiydi? Arabanın yanındaki adam geri çekilerek Dodge'a geçmesi için alan sağladı ve takip eden bana göz ucuyla bir bakış attı. Quin boş bir alana sürdükten sonra arabadan inip iri adamların arasına girdi. Çoğuyla tokalaştığında sanırım onlara oynadığımız bahsi anlattı. Ben kazanırsam Quin Chanyeol'ü rahat bırakacaktı ama o kazanırsa onunla yemeğe çıkacaktım ve Chanyeol'ü rahat bırakmayacaktı. Korkuyordum ama korkunun beni ele geçirmesine izin verirsem kaybederdim. Quin arabasına tekrar bindiğinde yan koltuğundaki çocuk inmişti. Supra'yı hemen yanına sürdüm ve kalabalık insanlar yol kenarına doğru dizildiler.

İki arabanın arasına siyahi seksi bir kız geldiğinde Quin açık penceresinden bana bakıp sırıttı. "Randevumuz için sabırsızlanıyorum."

"Rüyanda görürsün," diyerek ona orta parmağımı gösterdim. Gülmesine karşılık da camı sonuna kadar kapattım. Karşımızdaki kız üçten geriye sayıp yukarı kaldırdığı ellerini hızla indirdiğinde gaza bastım.

Supra hızlıydı, en azından bildiğim bir çok arabadan çok daha hızlıydı. Ama Dodge'a sahip olan ukala herif gözümü korkutmuştu. Yine de derin nefes vererek direksiyonu kavradım. Çok uzun bir yol değildi ama bir viraj tam karşımda beni karşılarken geniş almak için sağa kırmak zorunda kaldım. Aynı hizada olduğum Quin viraj sayesinde önüme geçti. "Siktir!"

Küfürler savururken vitesi yükseltip gaza yüklendim ve mesafeyi kapattım. İlk yarışıma göre bence oldukça iyiydim. Brian'da benim gibi hissediyordu herhalde. Virajdan sonra gelen dümdüz yol avantajdı fakat ikimizde hız konusunda aynıydık. Sanki koşunca bitmeyen bir yol gibi önümdeki yolda hiç bitmeyecek gibi geliyordu. Bitiş çizgisi olan yerde insanlar yığılmıştı ve çizgiyi geçen iki arabanın etrafına koştular. Heyecanla dışarı çıktım. Kazandığımı düşünüyordum. Fakat Quin gülümsüyordu. İkimizde aynı anda çizgiden geçsekte onun Dodge'u çizgiyi ilk geçen araba olmuş ve yarışı kazanmıştı.

Yüzüm düşerken bana doğru gelmesiyle arabadan destek aldım. "Evet, nereye gidiyoruz?"

"Hayır bu sayılmaz," diye bağırdım. "İkimiz de kazandık?"

"Hadi ama Baekhyun seni geçtim, kabul et. Kalıp partiye katılmak ister misin, randevunun nerede olacağını konuşuruz?" Yakınıma doğru geldiğinde onun kazandığını yeni idrak ediyormuş gibi kaşlarımı çattım. Tanrım, şimdi sıçmıştım işte. Chanyeol bunu öğrenince ne yapacaktı tahmin edemiyordum. Belki umrunda olmaz ve Sehun'la beni kapının önüne koyardı. Sehun Kai'yi bir daha göremezdi, ben Chanyeol'ü bir daha göremezdim.

Üzerime bir ağırlık çöktüğünde ondan uzaklaştım ve arabaya girmek için adımladım. Gülümsedi, kaputun üstüne yaslanıyordu. "En yakın zamanda seni alırım."

Kapıyı açmadan derin bir nefes vererek ona döndüm. "Seninle randevuya çıkarsam Chanyeol'ü rahat bırakacak mısın?"

"Şey." Sırıttı. "O beni rahat bırakmayacağı için karşılık vermem gerekiyor."

Kapıyı açtım ve içeri girmeden son kez somurttum. "Ben söylemeden ona haber verme."

Kafasını sallayarak kaputtan kalktı ve gülümseyerek prens edasıyla önümde eğildi. Kaybetmiştim, evet, Chanyeol benim üzerime girdiği bahsi kazanmıştı ama ben kaybetmiştim. Las Vegas'ta hiç istemediğim şeyler oluyordu, bu durumu nasıl düzeltebilirdim bilmiyorum. Sinirle gaza basarak kalabalıktan uzaklaştım ve evin yolunu tuttum. Şimdiye kadar eve gitmiş olmaları gerekiyordu. Hafızam iyi olduğu için evi bulurken çok zorlanmadım. Kapıda kırmızı Supra'yı gören korumalar hemen demir kapıyı açtılar. Taşlık yoldan ilerledim ve avluya ulaşıp park ettim.

Welcome to Las Vegas || ChanbaekOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz