Money Is The Anthem Of Success

549 64 125
                                    

Lana del rey 🤝🏻 Vegas

Kendimi dans edenlerin arasında bulduğumda önümde ve arkamda iki erkek vardı. İkisinin sertliklerini hissedebiliyordum ve kasıklarım yanıyor, kafam dehşet dönüyordu. Sarhoş olmak böyle bir şey miydi, bilmiyorum. Sehun bu halimi görse kesinlikle yürü be oğlum falan derdi ama Chanyeol'ün çatık kaşlarından sonra hiçte öyle demezdi herhalde. Önümdeki adamın tanıdık simasına baktığımda bana gülümsedi ve kulağıma eğildi. "Buradan başka bir yere gitmek ister misin?"

Tam hayır ne münasebet diyecekken bir el tarafından iki erkeğin arasından sürüklendim. Chanyeol hışımla beni gece kulübünden dışarı çıkarmıştı, uzun bacaklarının attığı adımlara yetişemiyordum ve midem bulanıyordu. Gece kulübünün önünden arka sokağa doğru yürüdük. Durması için elimi hızla çektim ve ellerimi dizlerime koyup dinlendim. "Niye bu kadar hızlı yürüyorsun? Bacaklarım seninkiler gibi uzun değil."

Ona söylenirken ellerini bağladı ve ayakkabısını yere ritim tutarak vuruyordu. "Ne işin vardı onların arasında, üstelik biri, tanrım..."

"Senin önünde kalçasını sallayan bir kız varken sorun yok, ben aralarında dans edince mi sorun oldu? Hah."

"O Lizzy, her zaman böyleydi." Sinirle nefes vererek yüzüne baktım.

"Benimle taşak geçiyorsun," dedim gülerek. Kafam dönüyordu ve oracıkta yere çökmek istiyordum. Midemin bulanmasıyla yüzümü ekşittim.

"O seni benden almak isteyen adamdı."

"Senin de ellerine rahatlıkla verebileceğin adam mı? Doğru cümle kur lütfen!" Onu arkamda bırakarak yürümeye başladığımda kolumdan yakaladı. Dengemi sağlamakta güçlük çekiyordum.

"Tanrım Baekhyun, seni masada bırakmazdım. O oyunu bir şekilde kazanırdım. Kaybedersem de izin vermezdim. Niye anlamıyorsun?"

"Ben anlıyorum Chanyeol," dedim kolundan kurtularak. Bağırdım. "Ama sen anlamıyorsun."

Sinirle yürümeye başladığımda sokağın başında midemi tuttum. Gerçekten mide bulantısı iğrençti. Bana yetiştiğinde sokak lambasının dibine kusmaya başlamıştım bile. Kusmak istemiyordum, kim isterdi ki? Üstelik hemen arkamdaydı, elini sırtımda hissediyordum. Yüzümü buruşturarak doğrulduğumda cebinden bir mendil çıkardı ve ağzımı temizledi ve mendili avucuma koydu. "Anlıyorum," dedi. "Ama bende o istediğinden yok."

"Bana hiç aşık olmayacaksın," dedim. Bu sefer gözlerim dolmuştu. "Sen aşk nedir onu bile bilmiyorsun."

Dolan gözlerimi saklayıp gece kulübüne döndüğümde arkamda kaldı ve beni takip etmedi. Arkamdan gelmediği için şükrediyordum çünkü lanet olsun ki çok çirkin ağlıyordum. Tuvalete gidip elimi yüzümü yıkadım ve başımın dönmesini engellemeye çalıştım. Ardından Sehun'u aramaya koyuldum. Burası çok kalabalık ve boğucuydu. Ritimle sallanan, kafayı bulmuş, birbirine sürtünen, gözlerini kapatan insanlar arasında Sehun'u bulmaya çalıştım ama yoktu. Umarım Jongin onu güvende tutuyordu.

Daha önce oturduğumuz locaya gittim ve ceketimi aldım. Ceketimin cebinde Supra'nın anahtarı olduğunu gördüğümde kafamda ampül patladı ve Elvis, Chanyeol gelmeden buradan çık diye bağırıyordu. Ceketimi giydim ve kalabalığın arasından çıkışa ulaştım. Chanyeol hâlâ ortalıkta yoktu. Şimdi gidersem belki de beni bulamazdı. Adımı bile hatırlamazdı. Ama ben Lizzy değildim. Onun gibi olamazdım, her denilene evet diyemezdim, isyankardım, istemediğim bir şey olduğunda asileşirdim. Sinirlenince arabanın egzozu kadar öfkeli olurdum. Chanyeol bunları bilmiyordu ama öğrenecekti.

Çıkışta arabayı park ettiğimiz yere gittim, muhteşem kırmızı rengiyle bütün otoparkta ben buradayım diye bağırıyordu. Hızlı hareketlerle arabaya bindim ve işte, Omnia Las Vegas artık geride kalmıştı. Gecenin bilmem kaçında, hafif sarhoş halimle Vegas'ın bilmediğim sokaklarında araba sürüyordum. Sokaklardan sokaklara oynadığım küçük çaplı oyun sırasında radyoyu açtım. Bruce Springsteen beni karşılarken Chanyeolle ettiğimiz sohbeti hatırladım. Üzücüydü, ona aşık olmuştum ve bu kalbimi çok acıtıyordu. Aşk böyle bir şey miydi?

Welcome to Las Vegas || ChanbaekWhere stories live. Discover now