Saldırı

893 106 25
                                    

"Jungkook sana diyorum?"dedi yoongi elini, bir süredir taehyung hakkında düşüncelere dalmış oğlanın gözünün hizasında sallarken.

Jungkook gözlerinin önünde sallanan bir el görünce gözlerini kırpıştırdı, "N-ne?"dedi irkilip yoongiye anlamaz şekilde bakarak.

"Biz diyorum, jiminle ikimiz diyorum, denemeye karar verdik diyorum"dedi yoongi teker teker,Kelimeleri bastırarak. Jungkook ağır ağır başını salladı "iyiymiş"dedi yine dalgınca yere bakıp esneyerek. Jimin hemen ilgisiz jungkookun kolunu cimcikledi " Aloo! Jungkook! İnsan bir sevinir tebrik eder kaç yıldır bu anı bekliyorum iyiymiş ne?"dedi jimin memnuyetsiz bir sesle. Jungkook oflayıp ayağa kalktı " Halay mı çekeyim jimin? İyi yapmışsınız,tebrikler. Neyse, ben buralardayım."dedi jungkook sonradan sakinleşen sesiyle. Yoongiyle jiminin sonunda birleştiğine elbette çok sevinmişti ama şuanlık aklını meşgul eden şeyler vardı, belki sorunlarını halledebilirse onları bol bol tebrik edecek ve hatta kesinlikle yoonginin rezil anılarını jimine anlatacaktı.

Genç çocuk hala taehyungun dediklerini unutamıyordu, istemsizce gerçekten bir an olsun onun insan olmasını istemişti. Sürekli onu düşünüyor, nasıl insan olabileceğini kafasında farklı şekillerde kuruyordu.

"Bende geliyorum "dedi yoongi kalkmaya hazırlanırken, ama omzuna bastırılan bir el buna engel olmuştu. "Söz veriyorum dikkatli olacağım"dedi jungkook Güven verircesine gülümseyerek. Ama yoongi bundan tatmin olmamış gibi kararsızca jungkook'a bakarak "Geleyim" demişti ısrar ederek. Jungkook ise yoongin'in omzuna elini daha sert bastırarak kaşlarını çatmıştı  "çok uzaklaşmayacağım yoongi, hem yalnız kalmam gerekiyor,lütfen" demişti gülümseyerek yalvarır gözlerle yoongiye bakarak. Yoongi ise yenilmişlik de yavaşça baş sallamış ve aklında bir şey gelmiş olacak ki sertçe jungkook'a baktı "Telefonunu yanından ayırma sakın" demişti endişeli ve sert tutmaya çalıştığı sesiyle. Jungkook ise sadece kafa sallamakla yetinmiş ve  ağaçların içine yürümeye başlamıştı ve o sırada düşünüyordu. Taehyung ile en son sabah görüşmüşlerdi, yani bu 8 saat önce demekti. Artık duygularının değiştiğinin elbette farkındaydı, sürekli onu görmek istiyor, artık insan olabilmesi için ne denenmesi gerektiğini not bile alıyordu.

Havaysa kararmış, gökyüzündeki yıldızlarla birlikte daha çok parlayan dolunay ona ışık kaynağı olarak yetiyordu.

"Neden sürekli onu görmek istiyorum ki?"dedi jungkook kaşlarını çatarak. Sahiden de nedensizce bir tarafı onun yanında olmak, yine onunla kalmak istiyordu. Yüzünü kendi tahminlerince sesine göre tahmin ediyor ve birlikte çıktıklarını hayal ediyordu. Sürekli ergen gibi hayal kurması kendisine gülmesine neden olsada pek takmıyordu. Kafasındaki düşünceleri zaten bir tek kendisi biliyordu. Her fırsatta kokusu güzel, tavşan görünümlü genç çoçuğu nedensizce merakına yenip düşüp dinleyen ve izleyen aslan taehyung değil. Jungkookun aklına gelen şeyle ağlayacak gibi oldu. Yarın gidiyordular.

Jungkook tesadüfen belki taehyungu hızlı bulabilmek adına yürüyüşlerini hızlandırdı ve rastgele toprak yollara girmeye başladı. Taehyungu bulması gerekiyordu. Yürürken beklenmedik bir anda  yine  karşısına sağ çalılıkların ardından neye benzediğini seçemediğ bir hayvan çıkmıştı. Jungkook gözlerini açarak hemen yerinde durdu ve korkuyla sık nefesler almaya başladı. "Hay, sizde hep beni mi bulursunuz" dedi hızlı hızlı geriye giderken. Yırtıcı ona doğru hırlayıp yaklaşıyor, keskin dişlerini ortaya seriyordu.

Jungkook  artık yırtıcıların kıçını salmamasına alışmış gibi olsa da çok büyük korkmasına engel değildi,  sürekli sürekli bir hayvanla karşılaşıp duruyordu. Şimdiden gerginlikten midesi bulanıyor, kalbi korkuyla çarpıyor ve hızlı hızlı nefesler almasına neden oluyordu.

FOREST LORD Where stories live. Discover now