Her şey normalmiş gibi konuşan Taehyung, Jungkook'u endişelendirmişti.Çok zor şeyler yaşamıştı.Ve artık kölelerine bu kadar kötü davranması psikolojik olarak çok normaldi.

"Tae, sen kötü bir insan değilsin.Yemin ederim sen kötü bir insan değilsin.."
Taehyung elini tavşan suratlı çocuğun yanaklarına götürmüş, yanağını avucunun içine alarak yavaşça Jungkook'un yanağından akan yaşları silmeye başlamıştı.
Daha fazla ağlamasını istemiyordu, zaten onu yeterince üzmüştü.

"T-tae, hayatını mahveden kişi babamdı...ve onun yüzünden annem..." dedi Jungkook ve hıçkıra hıçkıra ağladı.
Taehyung hala ağlayan Jungkook'un gözlerinden akan yaşları silmeye devam ederken, Jungkook elini yanağındakı ele koydu ve yanağını Taehyung'un eline bastırdı.

"Biliyorum Jungkook, biliyorum..annem senin babanla kaçtı..Ama babanın intikamını almaya çalışarak seni çok incitmem benim en büyük hatam.." dedi Taehyung ve gözleri yaşlarla dolarken "Beni affet Jungkook.." dedi.

Jungkook sadece başını salladı, ağladığı için konuşamıyordu.

"Beni affettin mi?"
Taehyung bir çocuk gibi heyecanla sorduğunda çocuk düşüncede kayboldu.Bugüne kadar çektiği acılar ne olacak?Peki ya travmalar?

"Her şeyi unutmaya çalışacağım ama senin de bana yardım etmeni istiyorum.." Jungkook titrek bir şekilde mırıldanırken Taehyung hızla başını salladı, "İstersen dünyayı ayaklarının altına sererim. Güven bana güzelim. " dedi.

Şimdi Jungkook'un kalbi deli gibi atıyordu, ilk defa birisi ona böyle davranmıştı.Sanki Taehyung'un dünyasının tanrısı olmuştu, Taehyung da böyle düşünmüştü.Kölesi artık onun tanrısıydı.

Taehyung sakinleştikten sonra "Onun baban olduğunu nasıl anladın?" Diye sordu. "Bir gün senden ders kitabı almaya geldiğimde annenle babamı öpüşürken gördüm.Hayatı yeni anlamaya başlayan benim için çok zor bir sahneydi.." dedi Jungkook.

Şimdi biraz daha sakindi, vicdan azabı çekiyor gibi görünmüyordu.

Kapı çalındığında ikisi de kapıya baktı.
Taehyung gel dediğinde Hoseok ürkek adımlarla içeri girdi.Jungkook'u yatakta ve Taehyung'u üstsüz görünce gözleri genişledi, ağzı yere düşebilir durumdaydı.Onlar hakkında bir şey söylemekten korkarak, Jungkook'la daha sonra konuşacağını düşünmüş Taehyung'a, "Efendim, izin verirseniz yatmak istiyoruz," demişti.

Jungkook ise ona soru soran gözlerle bakan Hoseok'un bakışlarından kaçmak istercesine yerdeki halıya bakıyordu.

"Sen uyuyabilirsin, bu arada sabah odana yeni nevresimler gönderilecek, artık yerde yatmayacaksın. Git diğerlerine söyle, mutlu olsunlar." dedi Taehyung havalı bir şekilde.

Hoseok sevincini saklamamaya çalıştı ama gizleyemedi bir türlü.
Hoseok odadan çıkmak üzereyken, Jungkook'un gelmediğini görünce "Jungkook, gelmiyor musun?" dedi tek kaşını kaldırarak.

Taehyung, Jungkook'a konuşması için zaman tanımadı, "Gelmiyor, sen git uyu."

Hoseok şaşkınlıkla odadan çıkarken Jungkook, Taehyung'u sırıtarak izliyordu.Taehyung'un da Jungkook'tan farklı göründüğünü söyleyemeyiz.

"Yarın odanda bir yatağın olacak. Bence geceyi burada geçir."

Jungkook geldiğinden beri, Taehyung gibi kokan bu odada kalmayı hayal ediyordu.Ama tabii ki hemen söylemeyecekti.

"Seni rahatsız etmek istemiyorum." dedi Jungkook dudaklarını büzerek.
Ama Taehyung'un Jungkook'la birlikteyken rahat olduğunu bilmiyordu.

"Tabii ki beni rahatsız etmeyeceksin Jungkook, saçmalama, bugün burada uyuyacaksın."
Taehyung hızlı ve tatlı bir şekilde konuşurken, Jungkook kıkırdadı ve "Tamam," dedi.

|Would you change for me?|TAEKOOK|Where stories live. Discover now