Mecburiyet

137 62 91
                                    

"Sevmediğiniz birisiyle neden nişanlısınız o hâlde?"

Yavuz güvenilmezdi. Fakat bu kadarını söyleyeceğini düşünmezdim. Ya da Kemal Ilgaz açık etmişti bunu? İnsanın hiç kimseye güvenmediği bir dünyada sıkışıp kalıyordu.

"Bazı insanlar, bazı şeylere mecbur bırakılır Çoban. Zamanla anlarsın."

Yeterli bir açıklama değildi benim açımdan. Belki Ali'ye de komik gelmiştir, Tuğgeneral Kemal Ilgaz'a bile karşı çıkan Zehra Ilgaz, bir yüzüğe sesini yükseltemedi diye geçirir içinden.

"Garip geliyor,"

Bir şey demedim garip gelmesine. Zaten merak ettiğim konu onun için bu yüzüğün ne anlam ifade ettiği değildi, kimden duyduğuydu.

"Yavuz mu söyledi sana?"

"Dediklerinizin ona gideceğinden şüphe duyuyorsanız... Ağzında bakla ıslanmayan beş yaşındaki çocuk değilim Komutanım."

"Saklayıp saklamaman umurumda değil şu an. Sadece soruma cevap ver, Yavuz sana mı dedi nişanlı olduğumuzu?"

Ciddi çıkan sesimden ürkmüş olacak ki hemen cevapladı. "Evet."

Yavuz söz tutardı ama güvenmezdim yine de. Çünkü her an tuttuğu sözü söyleyebilir, ettiği yeminleri bozabilirdi. Sadece hoşuna gitmeyen bir durum olması yeterliydi onun için

Bunu söyleyeceğini düşünmüyordum her şeye rağmen. Çünkü gizli kalsın diyen kendisiydi, akıl hastanesinde yatan kadının nişanlısı dedirtmem kendime demişti. Şimdi ne oldu da söyledi? Deli bir kadının nişanlısı olmak hoşuna mı gitmeye başladı?

Karaktersiz adamın tekiydi işte.

"Yavuz durduk yere gelip sana Zehra'nın nişanlısı mıyım dedi?" asıl merak ettiğim buydu. Söyleyerek yapmıştı bir şerefsizlik ama niçin yapmıştı?

"Sizinle sahi anlamda tanıştığımız gün," dedi ve nefes alıp verdi. "Yavuz Komutan haklı zaten, yanlış anlaşılmak koydu bana."

"Sana niçin söyledi Ali?" sorumu tekrar edince gözlerimin içine baktı. Emin değil gibiydi söylemekte.

"Sizinle konuşmuştuk hani lokantada. Çorba içiyorduk. İşte o gün orada olan tek biz değilmişiz Komutanım. Yavuz Komutan sessiz sedasız bizi izlemiş. Siz masadan kalkıp gittiğiniz zaman geldi bana 'Senin Komutanın Zehra Ilgaz benim nişanlımdır, ayağını denk al asker. Seni onun yanında görürsem en ücra köşeye tayinini isterim. Gönderirim burada, gün yüzü göremezsin.' dedi. Düşündüğü gibi bir durum olmadığını, beni yanlış anladığını, nişanlı olduğunuzu da bilmediğimi dile getirsem de dinlemedi. Öfkeliydi oldukça. Bunu da öğrendiğinize göre ben kalkayım Komutanım, artık daha fazla şerefsiz konumuna düşmek istemem."

Son sözlerini söyleyip ayağa kalkıp gitti buradan. Beni de büyük bir oyunun içinde yalnız bırakmıştı gerçekleri diyerek. Uğraşacağım tek belam Kemal Ilgaz değildi meğersem, etkisiz eleman gördüğüm Yavuz Karaca da vardı.

⚖️

"Neden yaptın lan bunu?! Sen demedin mi gizli kalsın diye?! Lokantada bir çorba içiyor olmamız mı kanına dokundu? Sen Kemal Ilgaz'dan sonra gördüğüm en adi şerefsizsin biliyorsun değil mi?"

Yavuz Karaca'yı evimde bulmuştum. Yedi köyün ağası misali koltuğumda oturup beni bekliyormuş. Yüzünde sinsi bir gülüş vardı, zevkten dört köşe olmuştu. Zafer kazandım sanıyordu kendince.

Ben onun kazandığı zaferleri tek tek götüne sokmasını bilirdim ama.

"Söyledi demek süt kuzusu."

ZEHRA.Where stories live. Discover now