♣️ 42. Bölüm - TESLİMİYET ♣️

En başından başla
                                    

"Hastaya ne oldu yani beyefendi?"

tekrardan açıklamak istermişçesine sordu. Kendime gelmeye çalışarak sesimin netliğini sağlamaya çalıştım.

"Mer-rdivenden düştü."

diyebilmiştim ki soruyu soran doktor, 'anladım' dermiş gibi kafasını salladı.

"Hastanın tomografisini alalım."

diye komut verince dudaklarım titriyordu. Oğlumuzu kaybettiğimiz o günde ilk başta tomografiye alınmıştı. O anları tekrardan yaşamanın korkusuyla ayaklarım çözülmüş, beni durdurmuştu. Kana bulanmış ellerimi, saçımın arasına yerleştirdiğim an birkaç ay önceki hastane zamanları ve sonuçları gözümün önünden hızla geçti. Sol yanağımı ıslatan küçük damla, bedenimin tamamının üşümesine sebep olmuştu.

Ruhum açıkta kalırmışçasına sığınak ararken, karşımda Mayıs'ın bindirildiği asansörün kapısı kapandı..

♣️♣️♣️

Kendime gelmeye çalışmış, merdivenleri kullanarak hızla radyoloji birimlerinin olduğu kata çıkmıştım. Oradaki hemşirelere sormuş, kaybetme korkusuyla kendimi zapt edememiştim. Erkek hemşireler, sakinleşmemi sağlamaya çalışsa da bir şey fayda etmiyordu.

O an aklımda sadece oğlumuzun ölümü ve Mayıs'ın benden uzaklaştığı günler vardı. Bunları düşünmek canımı yakarken nasıl da sakin oturabilirdim. Ben bir daha Mayıs'ı kaybedersem ne yapardım!?

"Beyefendi lütfen sakin olun, hastanın durumu gayet iyi merak etmeyin. Sadece kafasına küçük bir darbe almış bu sebeple de yırtık meydana gelmiş. Ani şokun etkisi ile de hasta bayılmış, anlaşılan düşme anında kendisini korumayı başarmış."

karşıda bulunan odadan çıkıp yanımıza gelen hoca konuşunca hızla ayağa kalkıp, dolu gözlerle adama baktım.

"Bebeğimiz.. onun durumu nasıl?"

ses tellerim fazla titremiş, anlaşılır bir tonda çıkmamış olsa da doktor ne demek istediğimi anlayarak gülümsedi. İçimdeki korku ve endişe yavaşça bedenimi terk ederken "bebeğin de durumu gayet iyi merak etmeyin. Annemiz düştüğü sırada bebeğini fazlasıyla korumuş anlaşılan." imayla cevaplayıp tekrardan gülümsedi. İçimden Allah'a şükür ederek başımı havaya kaldırdım.

Mayıs nasıl da korkmuştu bir bebeğini daha kaybedeceği için.

Nasıl da sıkıca sarmalamıştı kızımızı..

Derin bir nefes aldığım sırada doktor yanımdan uzaklaşarak "tekrardan geçmiş olsun." dedi. Arkasından "sağ olun." demekle yetinmiştim ki karşımda bulunan kapı tekrardan açıldı. Mayıs ve tekerlekli sandalyeyi itekleyen hemşirenin bize doğru geldiğini görünce, hızla yanlarına ilerledim. Mayıs'ın saçı toplanmış, bir kısmına pansuman bezi sarılmıştı ki gözlerini zorlukla açık tuttuğunu fark ettim.

Hemşire beni görüp itmeyi bırakınca, bacağımın üzerine eğilerek Mayıs'ın karşısında durdum. Zor bela açık tuttuğu gözlerini, bir kez daha aralayarak gözlerime karşılık verdirdi. Dudağıma yayılan tebessümü gizleyemezken, Mayıs'ın elleri hâlen karnına sarılıydı. Bir kez o acıyı yaşamışken ikincisini kaldıramaz, yıkılırdı. Ben ise bütün bunlara sebep olduğumdan bir daha asla hayran kaldığım gözlerine bakamazdım.

Allah bize yavrumuzu bağışlamış, sarılmamızı istemişti. Tıpkı bir aile gibi..

♣️♣️♣️

Hastanede çok uzun süre kalmanın anlamı olmayacağı için geri eve dönmüştük. Mayıs'ın kafasına küçük bir dikiş atılmış, sargı beziyle sarılmıştı. Sert bir şekilde çarptığı içinde baş ağrısı ve baş dönmesi oluşmuştu. Yorgun hissettiğini söyleyince, dinlenmesi için koltuğu hazırlamıştım.

Elemkârâne Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin