Kafayı yiyecektim. Peşimize düşen adamlar yetmiyormuş gibi korumalarım da bir halta yaramıyordu.

Hazal içeride can çekişiyordu. Canı yanıyordu, vücudunda tedbirsizliğimiz yüzünden bir iz daha taşımak zorunda kalacaktı.

En çokta buna canım yanıyordu.

Elimdeki kanı umursamadan yüzümü sıvazladım. Kravatı söküp bir kenara fırlattım ve gömleğin iki düğmesini açtım. Nefes almaya ihtiyacım vardı.

İşaret parmağımla Emre'nin göğsüne baskı uyguladım. "Tunç'u ve Emir' i ara buraya gelsinler." Emre başını sallayıp yanımızdan ayrılırken Selim'e doğru döndüm.

"Sende git bana Erhan Başkomiseri çağır. Olayın en ufak ayrıntısına kadar her şeyi bilmek istiyorum."

"Baş üstüne Başsavcım."

Selim de yanımdan ayrılınca ameliyathaneye en yakın koltuğa oturdum ve beklemeye başladım. Ameliyathaneye girmesinin üzerinde on beş dakika geçmişti. Sanki on beş dakika değil de beş saattir bekliyormuşum gibi hissediyordum.

Bundan sonra ne olacaktı?

Daha kimle karşı karşıya olduğumuzu bile bilmiyorduk. 

Sesli bir şekilde nefes verdim. Bizimle uğraşan her kimse onu bulmalıydım. Hazal'ı korumam gerekiyordu. 

Ameliyattan çıkınca ne olacaktı?

Ya bu olay onda eskiyi tetiklerse?

Kafamı iki yana salladım. Sanmıyorum. Hazal sandığımdan çok daha güçlü bir kızdı. Adım gibi emindim ki kendine geldiği an, savaşmak için plan kuracaktı.

Öyle bir kızdı ki...

Onu alanda ilk gördüğüm anda tüm ezberlerimi unutturmuştu bana.

3 YIL ÖNCE...

"Abi hadi ya, senin yüzünden kendi mezuniyetime geç kalacağım." yıllardır kravat yapmama rağmen beş dakikadır kravat yapmakla uğraşıyordum. Bugün Tunç'un mezuniyet günüydü. Keratayı ittire kaktıra okutmuştuk ama sonunda mezun olmuştu.

Sonunda düzgün bir şekilde kravatı bağladım. Ceketimi giydim ve odadan çıktım. Merdivenlerden inerken Tunç'un bir sağa bir de sola adımladığını gördüm. Emir onun bu hallerinden sıkılmış olmalıydı ki Tunç'u yok sayarak telefonuyla ilgileniyordu. Bu hallerine kafamı salladım.

"Hadi gidelim." Emir koltuktan kalkıp kapıya doğru ilerlerken Tunç yanıma gelmiş beni azarlıyordu(!)

"Abi biraz daha gecikseydin seni bırakıp gidecektim valla." sağ elimle ensesine vurdum. "Git de sonrasında bak bakalım bir boklar yediğinde arkanı toplayan biri olacak mı?" Tunç ensesini tutarken Emir bu manzaradan pek mutluydu.

"Valla bende yardım etmezdim. Başsavcımın sözü sözdür benim için." unvanımı duyduğumda yine garipsemiştim. İki ay önce başsavcının yaptığı usulsüzlük gereği görevden alınmış ve alınan kararla yeni Başsavcı olarak tayin edilmiştim. 

"Kaç kere dedim dimi iş dışında şöyle seslenmeyin diye." bu sefer eğlenme sırası Tunç'a geçmişti. Kardeş değil mi gıcık edince mutlu oluyordu. 

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin