10.Bölüm

36 3 0
                                    

    Saklamaya çalıştığım sır bir anda gözümün önünde belirivermişti. Aslında kızların attığı görüntülerde ne de güzel gülümsüyorduk. Kızlar onlardan sakladığım için bana karşı siper almışlardı. Bir şekilde onları ikna edip iş çıkışı bizim evde bulmamızı söyledim. Hemen de kabul etmişlerdi.

Yapılacak onca işin arasında sürekli kızlara olayı nasıl anlatacağımı düşünüyordum. Beynimin içerisinde dönen düşünceleri bölen Seray Hanımla kendime geldim.'' Pâye, rica etsem şu dosyaları da hallediversen olur mu?'' bu kadar tatlı bir isteği asla reddedemezdim. Sanki işin değilmiş gibi.'' Elbette hemen şimdi hallediyorum.'' elimde ki kahve ile beraber odama geçmiştim. Masamda duran tonlarca dosya ile güçlü bir nefes verip önceliği Seray Hanım'ın dosyasına verdim. 

Ekrana geçirdiğim kelimeler aynı zamanda beynime de yerleşiyordu. Aslında bu işi sevmiştim. İstemsiz olarak bir çok dava hakkında fikir sahibi oluyor. Meslektaşlarımın bu durumu nasıl çözdüğünü gözlemliyordum. Bol bol pozitif bak Pâye. Evet öyle yapacaktım. Klavyede oyalanan parmaklarımı çalan telefonum doldurmuştu. Arayan annem veya kızlar olamazdı. Çünkü tarafımca uyarılmışlardı. Çok önemliyse mesaj atmalarını istemiştim. Sonuçta işim önemliydi. Arayan kişinin Karan olmasıyla beraber aramayı reddettim. 

Tamam ona söylememiş olabilirdim ama iş saatleri arasında aramaması gerektiği benden daha iyi biliyor olmalıydı. Telefonum tekrar çaldığında bu sefer telefonumu tamamen kapatmıştım. 

Telefonumu kapattıktan sonra kendimi tamamen işe vermiştim. Öğle arası olmasıyla beraber ceketimi alıp dışarı çıktım. Bugün iş arkadaşlarım ile vakit geçirmek istemediğimden tek başıma çıkma kararı almıştım. 

Tatlı bir işletmeye girip siparişimi verdim. Telefonumu açtığımda defalarca aramış bir Karan, sekiz kez aramış olan Ela ve birden fazla mesaj görmeyi beklemiyordum. Önceliği Ela'ya vermeye karar verdim. Ela'yı aradığımda hemen telefonu açtı.'' Neredesin kızım sen? Sana ulaşamaz olduk. Sabahtan beri arıyoruz.'' sesinin bu kadar yüksek olması onu endişelendirdiğimi belirtiyordu.'' Ela, sorun ne? Benim iş saatleri arasında telefonumun çalmasını istemediğimi biliyorsunuz.'' dedim onun sesine tezat olarak sakinlikle. 

'' Ben biliyorum da sen gel bir de bunu sevgili Karan ağabeyciğine anlat.'' sesinde ki bu imalı ton hoşuma gitmediğinden'' Ela şimdi sırası değil. Karan'a ne olmuş?'' Karan ağabey demedin Pâye. İlk defa birine karşı ona ağabey demedin. Anlık gelen duraksama ile garson siparişimi getirmişti. ''Senin ki sana ulaşamayınca mahalleyi ayağa kaldırdı.'' sinirleniyordum.'' İyi de niye yaygara koparıyor. Buraya gelsin beyefendi o kadar zor mu?'' dedim Ela'nın imalarına kim katlanabilirdi. ''Zaten sorun o değil. Bizim sizi öğrendiğimizi bir şekilde öğrenmiş. Senin ona karşı cephe aldığını düşünüyor. Bir de fotoğrafları kimin çektiğini de merak ediyormuş beyefendi. Kendi kardeşi de dahil hepimizi sorguya aldı. Bizden sonra da o can dostlarına gitti.'' içime sabır dilercesine nefes çektim. 

Gerçekten sinirlerim bozulmuştu. Ne diyordum ben pozitif bakış demi. Ağzımda uzunca dilediğim sabır sonrası Ela'ya cevap verdim.'' Ara onu gelsin buraya.'' telefonu Ela'nın yüzüne kapattım. Mahalleyi bir birine kattı derken acaba herkes mi duydu. Yavaşça tostumdan bir ısırık aldım. Ardından çayımdan da bir yudum.

Masama aniden biri oturduğunda içtiğim çay bardağı elimde asılı kalmıştı. Sonra yavaşça indirdim. Çünkü Karan almış eline Frezya buketini yüzünü kapatıyordu.'' Karan, ne yapıyorsun?'' elindeki buketi indirip yavaşça elime verdi. Başını eğerek öylece duruyordu.'' Elimden geldiğince herkesten sakladım. Yani sen rahatsız olursun diyerek saklamaya büyük çaba gösterdim. Fotoğrafımızı kimin çektiğini bulacağım.'' tek nefeste söyledikleri karşısında ne yapacağımı şaşırmıştım. Şaşkınlığımı fark edip dudaklarını araladı.'' Frezya çiçeği beni affet anlamına geliyor. Umarım sende bu güzel çiçekleri dinleyebilirsin.'' tekrardan başını eğdi. 

MÜBREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin