-14-

1.3K 115 98
                                    

"Bakın benim için çok önemli."

"Kızım böyle bir şey yapamayız."

"Onlar benden her şeyimi aldılar ve ben bir dava açamayacak mıyım?"

Kemal abiye aylardır yalvarıyordum. Onları hukuki yoldan bitirmek içindi bu yalvarışım.

"Kızım, işler böyle yürümez. Zannediyor musun ki yargılansalar bile hapiste çürürler? Parasını verip çıkarlar. Bunlar arkası güçlü insanlar."

Bir de böyle bir sorunumuz vardı.

En büyük hayalimdi avukat olmak ama sistemin böylesine haksızlık içinde olacağını tahmin etmiyordum.

"Ne yapabilirim o zaman Kemal abi?"

"Kabulleneceksin."

Kabullen.

Kabullen.

Onlar kazandı.

Bir hışımla çıkmıştım bürodan. Eskiden Buğra ile gezdiğimiz o sokakları gezmeye karar vermiştim sakinleşmek için. Evet, belki şimdi yanımda değildi ama olacaktı. Onun yeri hep benim yanımdı.

Bir gün yine bu sokakta bana evlendikten sonra buradan gideceğimizi söylemişti. O zamanlar anlamıştım. Gitmek istememiştim ama haklıydı. Gitsek ikimiz için de en iyisini yapmış olurduk.

"Ya Buğra manyak mısın nasıl gideceğiz?"

"Yanımda sen olduktan sonra her yere giderim Kar Tanem."

"Çok basitmiş gibi söylüyorsun."

Eli perçemlerimi düzeltti. Sonra da alnımdan öptü. Burnumdan ve en son dudağımdan.

"Yanımda sen varsan en imkansız şeyi bile mümkün kılarım."

Kılamadı. Ayırdılar bizi. Ama onun mümkün kılamadığını ben mümkün kılardım.

Yanımdan geçen biri çantama çarptığında çıktım anılardan.

Ya da çıkamadım çünkü anıların sahibi şuanda tam da karşımda duruyordu.

"Ah, yine siz."

Hep ben. Sen bilmesen de hep ben.

"Merhaba." dedim sesimi soğuk tutmaya çalışarak. Onu buraya ne getirmişti?

"Kusura bakmayın. Biraz acelem vardı. Bu arada ikinci kez karşılaştık. Tesadüf mü?"

Kader.

"Öyledir herhalde beyefendi."

"Sizi tanıyor muyum?"

Evet. Bir bilsen hem de nasıl evet.

"Hayır tanışmıyoruz."

Dilimi ısırmak zorunda kalmıştım. Bunu her yalan söylediğimde yapardım. Buğra bunu bilirdi elbette. Fakat karşımdaki kişi bunu bilmiyordu.

"Verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür dilerim. Bir kahve içelim mi müsaitseniz?"

Teknik olarak ben bendim ama sonuçta tanımadığı biriydim ve kahve mi teklif ediyordu yani? Ben değil başkası olsaydı da eder miydi?

"Üzgünüm ama tek acelesi olan siz değilsiniz."

O sırada tam dibimden bir motorlu kurye geçtiğinde, Buğra beni kendine doğru çekmişti. Kalbim yerinden çıkacaktı neredeyse. Bunca zaman sonra ilk defa bu kadar yakındık.

"İtoğlu itler bir önlerine baksalar." dedi sinirle. Sonra da bana baktı. Kolları arasındaki bana. "İyi misiniz?"

Aksi mümkün mü?

Git Başımdan | TextingWhere stories live. Discover now