17. BÖLÜM

210 20 30
                                    

Veee bir yb daha

Bu bölümden sonra ciddi ciddi artık diğer kitaplara yazmam lazım hiç yb yazmadım onlara amk

Neyse hadi iyi okumalar
______________________________________

"İlk sarılışın da yanağının ikinci kez öpülüşü de artık bana ait. Aynen gelecekteki öpücükler ve sarılışlar gibi."

Kulağıma doğru fısıldadığı kelimeler dikkatimi dağıtmıştı. Kafam göğsüne yaslı bir şekilde duruyor ve yüzümü bastırdığım için de kahküllerim yüzümü gizliyordu.

Bu iyiydi, yüzümün ısısından anlayabiliyordum, kızarmış olmalıydım. Bunu görmesine izin veremezdim.

"Sen neden sarılmıyorsun?" 

Neredeyse mırıldanarak konuştuğundan sesinin şiddeti düşüktü.

"Çünkü sarılmak istemiyorum?" Sorarcasına konuştuğum sırada kendimi geriye doğru çekmeye çalışmıştım. Ancak buna izin vermemiş ve kollarını sıkılaştırmıştı.

"Riu, bir hafta boyunca çıkma kararımızın sebebini hatırlıyorsun, değil mi?" dedi kendini biraz geriye çekip göğsüne gömmüş olduğum yüzümü ortaya çıkartırken.

Gevşek bir şekilde sarılmış olsa da kolları hâlâ belimdeydi ve bu beni ölümüne geriyordu. Ellerimi nereye koymam gerektiğini bilmediğimden öylece duruyordum, tek yaptığım şey bir elimle içinde dondurma olan poşeti tutmaktı.

Küçük bir nefes alış verişinin ardından kafamı kaldırıp gözlerimi ona dikmiştim. Bakışları tatlıydı. Genelde alayla bakan gözleri bu gün biraz daha masumdu sanki. En azından samimi görünüyordu.

Gergince nefeslenirken gözlerimi kaçırmıştım bir süre. Parkın etrafına bakınıyordum.

"Hey, bir şey sordum." Sesi bu sefer biraz daha sertti.

Ne diye beni darlıyordu ki? Zaten cevabını ona daha önce söylemiştim. Onun aslında beni sevmediğini kanıtlamak içindi. Sonrasında başımdan gidecekti ve ondan temelli olarak kurtulacaktım.

"Sanki bilmiyor musun? Bir daha sormanın amacı ne?" Kaşlarım çatık bir şekilde gözlerimi ona dikmiştim. Belimdeki elini ne zaman çekmeyi planlıyordu?

Kısa bir süreliğine gözlerini kapatıp bıkkınlıkla nefeslenmiş ve sanki iç sesimi duymuş gibi elini belimden çekmişti.

"Ya kızım bizim sevgili olma amacımız bunu becerebiliyor muyuz diye bakmak değil mi?" dedi, yarı öfkeli bir ifade ile bana bakarken.

Pardon?

"Ne? Neyi becerebiliyor muyuz?"

Bir adım geriye gidip aramıza mesafe yerleştirirken kısık gözlerimi yüzüne dikmiştim. Niyeti bozmuştu bu anasını satayım. Götü kollama zamanıydı.

Söylediklerime dünyanın en saçma şeyiymiş gibi tepki verirken avucunu yüzüne bastırmış ve sabır dilercesine nefeslenmişti.

"Riu, bir ihtimal dalga mı geçiyorsun?" Bir eli belinde bir eli de yüzündeyken bana yandan bir bakış atarak sormuştu sorusunu. Gayet ciddi olduğumu anlayınca da göz devirmişti.

"Lan biz sevgili olursak anlaşabiliyor muyuz diye çıkmıyor muyuz?!"

Karşımda sinirle konuşan bir adet sarı kafaya bakarak bir kez daha onaylamıştım ki, bu manyak herif çok çabuk öfkeleniyirdu.

Sesini yükseltmesi gıcığıma gittiğinden ben de aynı şekilde sesimi yükselterek cevaplamıştım onu.

"Kim demiş be?! Ben seninle bir hafta boyunca çıkmaya söz verdim çünkü aslında benden hoşlanmadığını kanıtlamak istedim! Ne diye uyduruyorsun anasını satayım?!"

GAYSİN | Texting [Reiner Braun] (BEKLEMEDE)Where stories live. Discover now