♣️ 41.Bölüm - DEJA VU ♣️

Start from the beginning
                                    

"İyi ki yapıyorsun."

Ses tonumun duruluğuna dikkat ederek konuşup, göz kırptım.

♣️♣️♣️

Ertesi Sabah

Bevan Aksoy'dan

Yeni doğan güneşin içeriye uzattığı parlatıcı ışık yüzünden gözlerim kamaşmış, uykum bölünmüştü. Parmak uçlarım ile gözlerimi ovalayarak yatakta doğruldum. Bir süre kendime gelmek amacıyla etrafıma, boş bakışlarımı yolladım. Gözlerim yanımda sırt üstü uzanık bir şekilde uyuyan Mayıs'a kaydığında bir süre bakışlarımı çekemedim. Ağırlığını karnına yüklememek için genellikle bu pozisyonda uyuyor, çoğu zamanda rahat hissetmediği için uykusunu alamıyordu.

Mayıs'ı uyandırmamaya dikkat ederek yataktan kalktım. Dağılmış olan saçlarımı kısa süreliğine kaşıyarak merdivenlere ilerledim. Uykulu olduğum için dikkatli inmeye özen göstererek mutfağa geçtim. Buzdolabını açarak elimi kapağa dayadım. Boş olan elimi ise geniş, siyah pijamanın cebine yerleştirerek dolapta nelerin var olduğuna bakındığımda, Mayıs'ın hazırlamış olduğu meyve tabağına gözüm ilişti. Koca tabağı alarak dirseğim yardımıyla kapağı geri kapattım. Tezgaha koyduğum tabağın içerisinden elma, çilek, muz ve ananası çıkararak tabağı tekrardan dolaba koydum.

Çıkardığım meyveleri suya tutarak çekmeceden doğrama tahtasını çıkardım. Meyvelerin kabuklarını soyarak parçalara ayırdıktan sonra, dolaplara bakınarak mikseri buldum. Doğramış olduğum meyveleri içine atıp, mikserin kapağını kapatarak fişini taktım. Düğmeye bastıktan sonra bir süre meyvelerin karışmasını bekledim. Doğranmış meyveler, oldukça ezilmiş geriye suları kalmıştı. Dolaptan çıkardığım büyük bardağı alarak çıkan suyu içine boşalttım. Belimi tezgaha yaslayıp meyve suyundan yudum aldığım sıra, içimin ferahladığını hissetmiştim.

Elimdeki bardakla birlikte merdivenlere ilerledim. Yukarı kata gelerek elimdeki bardağı komodinin üzerine koydum. Gardıroba ilerleyerek içinden beyaz bir tişört altına ise gri şort çıkardım. Üzerimde bulunan siyah pijama takımından kurtulup, çıkardığım şortu giydim. Beyaz tişörtü elime alarak arkamı döndüğümde görüş açıma bir adet uyuyan Sarı Ufaklık girmişti. Dudağıma yayılan kıvrılma ile birlikte yanına ilerledim. Elimde olan tişörtü yatağın üstüne bırakarak Mayıs'ın yanına uzandım. Adını bile koyamadığım kokusu, burnumu örtünce gözlerim kendiliğinden kapandı. Başımın dönmesine sebep olan o koku, gerginliğimi alan tek şeydi.

Yanında değişik birine dönüşüyor, bazen kendimi tanımakta güçlük çekiyordum. Her şeye, herkese sinirlenen adam, onun yanında her dakika gülümseyen birine dönüşüyordu. Gözlerinin tonuna hayran kalmamak elde değilken gülümseyişine kapılmak, baş döndürücüydü. Onunla geçirdiğim her saniye mutlu, yanımda aldığı her nefes kadar huzurlu hissediyordum.

Parmak uçlarım, alnını kapatan saçlarının arasında tur atarken Mayıs'ın ağzından küçük mırıltılar döküldü. Gözleri yavaştan bir kaç defa açıldığı halde uykusuna halen yenik düşüyordu. Karnını saran elini sarı saçlarına götürüp, uykulu bir şekilde kaşıdı. Eski haline dönerken şeklini bana doğru çevirmişti. Yastığa yaslamış olduğum dirseğimi, kendime doğru biraz çekerek onu rahatsız etmemeye özen gösterdim. Mayıs'ın bedeni göğüs hizamda olduğu için kokusu ile tamamen temastaydım.

Dudağımda hâlâ duran tebessümün ardından Mayıs'ın yüzüne doğru sıcak nefesimi üfledim. İlkinde tepki vermeyince bir kez daha tekrarladığımda bu sefer rahatsız olduğunu belli eden kıpranışlar sergilemişti. Bir süre sonra uykulu bir şekilde gözlerini aralayarak hizasında olan çıplak göğüsüme baktı. Bir süre bakışları sabit kalmıştı ki kıkırdamadan edemedim. Sonunda bakışları yukarı kalktığında, gözlerimiz buluşmuştu. Uykulu olduğu için gözlerini açmakta zorlanıyordu. Bu halleri hoşuma gidiyordu ki "günaydın Sarı Ufaklık" mutlu bir ses tonuyla fısıldadım.

Elemkârâne Where stories live. Discover now