♣️ 41.Bölüm - DEJA VU ♣️

Start from the beginning
                                    

Oysaki nereden bilebilirdim hayatıma girip, bana kendimi hatırlatacağını..

Çoğu zamanlar hayatıma girmiş en özel insanın Yusuf olduğunu düşünürdüm fakat Bevan'ın bu denli hayatıma renk katacağını bilmiyordum. Bakışlarım gözlerine temas ettiği sıra gözüm dolmuştu. Ailem ile ilgili çoğu konularda güçlülüğüm kırılır, yerini küçücük bir çocuğun piskolojisine bırakırdı. Bevan'ın bakışlarında endişe beliriyordu ki kollarını, arasına girmem amacıyla açtı.

"Gel buraya"

dediğinde gözlerim kısılmış, ağzımdan 'yaa' sesi çıkmıştı. Hızlı bir şekilde bedenimi, kollarının arasına teslim ederek burnumu boynuna gömdüm. Gözlerimden yaşlar akmaya başlayınca göz kapaklarım kendiliğinden kapandı. Dinlenmemi ve rahatlamamı sağlayan okyanus ve mentol kokusunu, doymak umuduyla ciğerlerime hapsettim. Ellerim, boynunu daha çok sıkmaya başlarken Bevan'ın elleri ise saçlarımda geziniyordu. Başımın yerini düzeltmek amacıyla az geri çıktığım sıra, Bevan ortaya çıkan köprücük kemiğime küçük bir buse kondurdu. Dudağıma yayılan tebessüm ile başımı tekrardan eski haline getirdim.

"Ağlama."

Bevan kulağıma doğru eğilerek fısıldadığında, daha fazla sarılma isteği bedenimi kaplamıştı. Ellerimi yerleştirdiğim sırtını daha fazla sarmaladım. Bevan yaptığım şeyin farkına varmıştı ki tekrardan konuşmak amacıyla dudaklarını araladı.

"Gözyaşların her tenime değdiğinde, içimde bir şeyler kopuyor Mayıs."

Ses tonu çok farklı çıkmıştı 'bana bunu yaşatma' dermiş gibi. Bana genellikle kendisince kurduğu lakapları kullanırken çok az 'Mayıs' diyordu. Bu seferki 'Mayıs' değişi, hepsinden daha acı doluydu. Ses tonunun vermiş olduğu etki ve cümlenin güzelliği ile bedenimi geri çektim. Gözlerim kendisine eş yaratılmış yeşillerde durduğu sıra onun da gözleri doluyor gibiydi. Bakışlarım gittikçe derinleşirken ikimiz de usulca birbirimize kapılıyorduk. Bevan sırtımda olan ellerini alarak avuçlarını, yanaklarımın üzerine yerleştirdi. Yanağımı örten bir kaç damlayı parmak uçları ile zarifçe silerken dudağım sağa kıvrılmıştı.

"Mayıs demen hoşuma gidiyor."

İsmimi söylemesi farklılık hissettirmiş, ses tonu ise hoşuma gitmesini sağlamıştı. Bevan da fark ettirmemeye çalışarak gülümsüyordu.

"Sen de benim."

diyerek göz kırpınca böyle bir cevap beklemiyordum. Cümlenin etkisi altına girerken Bevan göz kırpmıştı. Bu sözü çoğu zaman Yusuf kullandığı halde hiç ilgimi çekmemişti. Hatta itici bile bulduğum zaman dilimleri olmuştu. Ama şimdi Bevan'ın ağzında duymak, çok başka hissettirmişti.

"Bir çok kişi hayatıma girmek istedi, hiç biri ilgimi çekmedi. Ama sen.."

deyip cümlenin sonunu getirememiştim. Dudaklarımın arasından küçük bir iç çektiğim sıra Bevan'ın gözleri kısılmış, dudağındaki kıvrılma yüzüne dağılmıştı. Bu hareketi oldukça hoşuma gitmişti ki derin bir nefes alıp sonunu getirmeye çalıştım.

"Sen.. sen bana napıyorsun böyle be adam!?"

Ses tonum içli bir şekilde çıkınca Bevan'ın yüz ifadesi sertleşmişti. Bu sertleşme, sinirli olan taraftan değildi. Beni kendisine bağlamak için yaptığı sertleşmeydi. Bevan'ın bakışları, aramızdaki boşluğu bulurken yüzünde bu sefer sinsi bir gülümse belirmişti. Gözleri benimkileri bulunca bakışlarından etkilenerek hafiften kızarmıştım. Bevan da bunu fark ederek hemen yararlanmıştı.

"Kendime aşık ediyorum."

diyerek yüzündeki sertliği silmeden bakışlarını tekrardan üzerime uzattı. Dudaklarımı bir şeyler demek için aralamak istesem de her defasında başarısız kalıyordum. O an sadece gözlerinin vermiş olduğu parıltıda kendimi bulmak, bakışlarının vermiş olduğu sertlikte sürüklenmek istiyordum. Ben ona bakarken aynı anda teslimiyet ve özgürlüğü yaşıyordum..

Elemkârâne Where stories live. Discover now