17. Bölüm ☄️

2.5K 210 132
                                    

Yorumlarınızı merakla bekliyorum bebek taneleriiimm 💜💜 Beklettiğim için uzun yazdım ve bolca yorum bekliyorumm

Bölüm 17: Aile Sıcaklığı...

İçimde öyle büyük bir heyecan vardı ki kıpır kıpırdım. Bana ailem diyen adamın ailesiyle tanışacaktım. Sevecekler miydi acaba beni? Oğullarıyla arkadaşım diye laf ederler miydi acaba? Ya da benden huzursuz olurlar mıydı? Bilmiyordum ve bilmediğim için bu belirsizlik beni biraz da korkutuyordu.

Asef'e söz vermiştim. Korkmayacak ve kaçmayacaktım; ama sonuçta onun ailesiydi, nasıl olmam gerektiğine bir karar veremiyordum. Kendimi geçtim, sırf Asef mutlu olsun diye bile beni sevsinler istiyordum. O üzülürse ben daha çok üzülürdüm. Belki de gereksiz bir şekilde kendimi korkutuyordum; çünkü Asef gibi birinin ailesi ne kadar kötü olabilirdi ki? Fark ediliyordu ailesinden güzellikler aldığı. Ben ailemin tersi olmaya çalışmıştım, o ise ailesini örnek almış birisiydi. Böyle bir zıtlığın içinde bu hayatta birbirimize düşen paydık...

Elimi siyah pantolonuma sürtüp kırmızı hırkamı düzelttim. Bu hırkamı çok severdim. İlk üniversiteye geldiğim gün üzerimde bu vardı, ilk kez Asef ile konuştuğum gün de üzerimde bu vardı ve işte şimdi onun ailesiyle tanışırken de yine üzerimde bu vardı. Uğur getirdiğine inanmaya başlamıştım.

Çekingen bir şekilde de olsa kapıyı aralayıp odadan çıktım. Duvara yaslanmış beni bekliyordu. Oysaki gelip çağırabilecekken beni sessizce beklemeyi tercih etmişti. Belki önemsiz bir detaydı ama benim çokça hoşuma gitmişti. Onun tarafından beklenilmek, ilgi görmek, bir bakışıyla titriyor olmak bile fazlasıyla güzel şeylerdi benim için. En büyük şansım oydu ve hep o olacaktı.

Bakışları üzerimde turlarken dik konuma geldi. O an içli bir nefes çektiğini işitince heyecanla ellerim ve kirpiklerim titredi. Gözlerimin parladığını ve kıpır kıpır hareket ettiğini hissedebiliyordum. Dudağımı kısacık bir an dişleyip geri bıraktım. Çok fena olmuştum karşısında, çok! Sanki sıradan şeyler değil de özel tasarım şeyler vardı üzerimde, öyle beğeni dolu gözlerle bakıyordu bana. En basit anlarda bile sayesinde kendimi hep çok güzel ve özel hissediyordum.

"Nasıl olmuşum?" diye mırıldandım. Sanki gözlerinden anlamamış gibi bir de gözlerimi süze süze soruyordum. Bir adımda tam dibimde yerini almıştı. Yine ayaklarımız birbirine değmeye başlamıştı. Garip bir his uyanıyordu içimde onunla küçük bir temasta bile bulunuyor olmak.

"Bera... Bera sen çok güzelsin. Her seferinde karşıma geçip o güzel gözlerini süze süze sorduğunda delirecek gibi hissediyorum. Beni uğrunda deli ettin." Yine heyecanla dudağımı dişledim. Bir an olsun gözlerimden ayırmadığı gözleri, ağırca dudağıma kaydı. "Dişleme güzelim." dedi derin ses tonuyla. O böyle konuşurken benim daha da çok yapasım geliyordu. O ses tonuna asla dayanamazdım. Uğrunda asıl deli olan bendim ve bunun farkında bile değildi!

Elini allanmış yanağıma koydu. İstemsizce yüzümü eline doğru yaslamış ve gözlerimi yummuştum. Öyle biriydi ki her defasında dengemi alt üst ediyor, beni de kendine bir kördüğümle bağlıyordu. Ve bunu tasasız bir şekilde yapıyordu. Onun bana elinin ucuyla değmesi, göz ucuyla bakması, bir kelam dudaklarından söz çıkması yeterliydi onun karşısında darmadağın olmam için.

"Çok güzelsin... Bera, sen çok güzelsin. Büyüleyici görünüyorsun her zaman." dedi kısık ama etkili bir ses tonuyla. "Üzerimde basit birkaç kıyafet var sadece..." diye mırıl mırıl konuştum. "Bir çuval giysen bile güzel olursun; çünkü özün güzel. Tabii ben kıyafetsiz tercih ettiğimi fark ettim orası ayrı." dediği şeyi idrak edince gözlerinim irileşti. Bana karşı temkinli kelimelerini artık geride bırakıyordu. İçinden ne geçiyorsa özgürce söylemeye başlamıştı. Tabii bunu duyunca kalpten gideceğim detayını unutuyordu!

Bera (BxB)Where stories live. Discover now