11. Bölüm ☄️

3K 245 103
                                    

Yorumlarınızı bekliyorum bebek taneleriii 💜💜

Bölüm 11: Yanmalar ve Sönmeler

Çok tutmuştum kendimi, çok çabalamıştım. Ağlamayacağım, demiştim. Ne olursa olsun artık ağlamayacağım, demiştim. Tutamamıştım kendimi, dayanamamıştım. Herkesin gözü üzerime değip geçerken ağlamamaya çalışmış ve çıkışa kadar sahiden de kendimi tutabilmiştim. Ama çıktığım an usulca sol gözümden bir yaş süzülüvermişti. Sonrasında ne kendimi ne de gözyaşlarını tutabilmiştim. Attığım her bir adımda gözyaşlarım katlanarak artmıştı.

Ben ağlayarak yürürken insanların bakışları yüzüme değiyordu ama ilk kez insanların bana bakmasına bile aldırış etmiyordum. Belki o oğlan haksız olsa bu denli üzülmezdim ama haklıydı işte. Yakın çevresinden biri bunu onun yüzüne vuruyorsa eli düşünemiyordum bile. İnsanlar acımasızdı. Bense bunu en yakından tatmış kişiydim. Onu nasıl böyle bir bataklığa çekebilirdim ki? Ben acıyı iliklerime kadar yaşarken onun da yaşamasını isteyemezdim. Üstelik de kendisi için değil, benim yüzümdendi. Ben kabul etsem vicdanım kabul etmezdi. Beynimi sustursam, kalbim susmazdı...

Titreyen bacaklarımla merdivenleri aşıp kapının önüne geldim. Daha bana bu sabah verdiği anahtarı cebimden çıkarıp avuçlarımın arasına aldım. Her şey farklı olur zannediyordum. Oysaki yaşadığım şeyleri ve yaşayacakları şeyleri geriye itelemiştim. İnsanlar buydu, değişmezdi. Asef'in güçlü tavrı, konuşmaları, dimdik duruşu beni tav etmişti. Sanmıştım ki bir şeyleri yok sayarsam biterdi. Daha en baştan ben onu yarı yolda bırakmıştım. Ama Allah şahidim ya, onun için vazgeçmiştim her şeyden. Ben alışkındım ötelenmeye; fakat o değildi. Işıltısını, gücünü ondan çalmaya hakkım yoktu. Biliyorum bana çok kızacaktı ama her şey gerçekten de onun içindi, başka bir niyetim yoktu ve olmayacaktı da.

Titreyen ellerimin arasında kalan anahtarı sağ elime alıp kilide soktum. Bu eve girmek de, bu evden gitmek de benim için zor olacaktı. Bir daha bu eve girmemek üzere girmek olmak ise en acısıydı. Nefesim bile ağlamamdan kaynaklı titrerken en sonunda eve girebilmiştim. İlk kez bir yerde kendimi yuvada hissetmiş, ilk kez burada deliksiz bir uyku çekmiştim. Bunların geride kalacak olmasının tek suçlusu bendim biliyordum ama yine de üzülmemin önüne geçemiyordum.

Kapıyı ardımdan sakince kapattıktan sonra benim için ayarladığı odaya girdim. Boştu, sadeydi, bana kadardı sanki. Şimdi ben de olmayacaktım burada. Onu yarı yolda bırakmak göğsümde bir yara açmıştı. Üzgündüm; çünkü onu hayal kırıklığına uğratacaktım. Sırf sonrasında o hayal kırıklığıyla dolu bakışlarını görmemek için silinip gitmek istiyordum. Ahmaktım, farkındaydım ama elimden ötesi de gelmiyordu ne yazık ki.

Dolaba Asef'in zoruyla yerleştirdiğim eşyaları tekrardan toplayıp yatağın üstüne koydum. Yatağın altına iliştirdiğim bavulumu da çıkarıp ağır ağır içine yerleştirdim. Asef'in dersten kaynaklı şu an gelmeyeceğinin bilincinde olarak yavaşça hazırlanıyordum. Buradan ve Asef'ten gitmek istemiyordum. Çok aptalım, biliyordum!

Ağlak bir yüz ifadesi anında yüzümde yerini almıştı. Tam duruluyorum, bu defa ağlamayacağım dediğim an tekrardan gözyaşı bulutları gözüme düşüyordu. Derin bir nefes almış ve burnumu çekmiştim. Neden şimdi daha çok ağlama hissiyle dolmuştum ki?

En başında iki kişi girdiğim evden şimdi bir başıma ayrılıyordum. Buruk tat bağrımı yakıyordu. Olsun, dedim. Olsun, bu ilk yalnız kalışın değil ki. Olsun be Bera...

Büyük bir gürültü koptu ve kapı duvara çarparak açıldı. İrkilip gözlerimi panikle kapatırken omzum da kendini koruyabilecekmiş gibi yukarıya çıkmıştı. İşte bu an benim için beklenilmedikti. Kaçacak ve uzaklaşacak, aklımı topladığımda da güzel bir açıklama sunacaktım ona. Gitmeden önce de ufaktan bir not bırakacaktım; fakat şimdi hepsi elime yüzüme bulaşmıştı. Mahcupluk iliklerimde gezinmeye başlamıştı.

Bera (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin