Gözlerimin kenarlarında derin derin çizgiler oluştu .Onun gözleri ise tufan yutuyordu.

Elini elimden çekti.Kalabalığa çevirdi yüzünü .Ben elimi dimdik bir duruşla bacağına yaslamaya devam ettim .

Sen de beni böyle büyük severek
lütufta bulundun Beylerbeyi.

Avreş yanımıza çağırdım.
O zamanın da Selim'in yaptığını yapıp baş ucuma dikildi .Mihri ,babası ve tek ağabeyini de karşımıza oturttum.

İki yanımız da da diğerleri duruyordu .
Hanımları da eşlerinin yanına buyur ettikten sonra söze girdim.

Ama "Allah'ın emri -"dememle birlikte Mihri'nin babası öksürmeye başladı.
Kıpkırmızı kesilene kadar da bitmedi bu öksürük .Mihri babasına su içirmeye koyulduğunda Avreş "Yemedim ."diye mırıldandı dişlerini bastırarak.

"Hişş."hemen ikaz ettim onu .
Gözlerini bana çevirdiğinde abisini ima eden bakışlarım tam iki kaşımın emrindeydi.

Herkesin gözü Mihri'nin babasının bitmeyen öksürük krizindeyken Hazerani ile usulü bozmadan ,aynı anda avuçlarımıza aldığımız silahları önümüzdeki masaya çarptık.

Benim silahım üstümde değildi bu kez,ama Avreş'in silahını el çabukluğu ile almıştım.

Hızla kesildi öksürük sesi .
Suspus herkes .Yerli yerlerine çivi gibi çakıldıklarında Hazerani "Ağalar ,bir sorun mu var ?!"dedi gür sesiyle .Gözlerini eniştesine çevirdi
"Kızılcık şerbeti mi içtin yoksa benim elimden mi içmek istiyorsun?Ne bu kuru öksürük?Bir derdin varsa söyle de bilelim."

O da Avreş gibi teyzesinin kocasının aniden ciğerleri dökülürcesine öksürmesine inanmamıştı.
Bu yüzden adamı yaprak misali titretecek sözler ediyordu.

Mihri'nin babası "E.. estağfurullah ağam."dedi mahçup bir sesle.

Hazerani'nin ,bacağında duran parmaklarımı yavaşça kaydırıp avuç içimi dizine yaslayarak oturma şeklimi değiştirdim.Beylerbeyi daha da fevri davranıp gelinimizi iyice korkutmasın diye bende bir kez öksürmeden edemedim .

"Dünürlerini mi beğenmedin Ağa ?"dedim güleç bir sesle araya girerek.

Hazerani iyice cellallenmeden söze atıldı Mihri'nin babası "O..olur mu öyle şey hanım ağam.Sizin kapımın eşiğinden girmeniz şerefken beğenmemek ne demek."dedi .

Hazerani ve Avreş tatlı dilin  kılıçtan daha keskin olduğunu görünce sinirli sinirli bakmayı bir kenara bıraktılar .

"Ama ..."dedim onun yerine .
"Söyle söyle Ağa.Senin bir derdin var ."

"Nasıl desem hanım ağam ..."deyip içine zorla tıkıştırdığı yarım bir nefesle kalakaldı.Beylerbeyi'ne karşı  epey utanmıştı.

Mihri'nin Avreş'e bakamayan gözleri kadar derin bir mahcubiyet vardı adamın gözlerinde.Bu diğerinde peyda olan korkudan bile büyük bir silüet taşıyordu.

Konağın kapısı çaldı bir iki kez.

"İçeri alın ."dedim başımla kapıyı işaret ettiğim korumalara.

Saniyeler içinde kapının eşiğinden girenlere kilitlenip kaldılar .

Hiç arkamı dönüp bakmadım.
Çünkü geleni biliyordum.Mihri'yi ona vereceklerine dair olumlu cevap yolladığı Maraz Ağa ve adamlarıydı şuan  arkamızda duranlar.

Hazerani de dönüp bakmadı.
Sadece sol kolunu belime doladı ,yavaşca
sırtımın yarısını göğüsüne yasladı .

"Hamile halinle neler yaptın yine ?"diye sordu fısıltıyla.

BEYLERBEYİ HAZERANİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin