sensiz ruhumda çukurlar var, bırak su girsin

66 7 15
                                    

sevgilimsenin ölümünü ciğerlerimde hissettiğimde -evet artık sen öldüğünde diyerek başlayamıyorum-

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

sevgilim
senin ölümünü ciğerlerimde hissettiğimde -evet artık sen öldüğünde diyerek başlayamıyorum-

yazdığın günlüğün sayfalarını kokladım. her sayfasında ellerinin izi çıktı diye düşünerek ellerimi teninde gezdirdim. biliyorum, ellerin hep oradaydı. uzun, dövmeli, beyaz ellerin. canım, ellerini çok özledim. bu sefer azgın şakalar yapamayacak kadar halsiz hissediyorum.

sakın korkma. düzgün beslenmeme ve uykusuzluk yüzünden vücudum alarm vermeye başlamış sanırım.  beni fazla şımarttığın için her an bir yerden çıkarak "of taehyung ölüye dönmüşsün. şu haline bak." diyerek elindeki meyve tabağını dizine koyar ve hepsini ağzıma tıkıştırırdın.

bense şimdi elimdeki fotoğrafına bakarak "of jungkook ölüye dönmüşsün şu haline bak." diyerek bir yerlerde seni sinir ettiğimin bilinciyle biraz da olsa can buluyorum. ne kadar tuhaf değil mi? canım olan sen gitmişken, yokluğunda bile sana tutanarak ayakta kalmayı bir şekilde başarabiliyorum. sonra aniden herkes hayatına döndü.

ben hariç tabii. ben hâlâ o sokağın başında bekleyen küçük taehyung'um.

ve şimdi de hayatıma nereden başlayacağımı bilmiyorum. her akşam iş dönüşünde evimize geldiğimde senin belki de hala burada olduğunu hayal ederek umutlanacağım. sonra sen yine burada olmayacaksın. aptal, biliyorum ben göremiyorum seni. ben senden önce ölmüş olsam ne yapar eder kendimi sana gösterirdim. aşk olsun jungkook benim kadar sevmemişsin demek ki beni. (şaka.)

sonra mutfak alışverişlerini artık tek başıma yapmaya başlayacağım. şimdiye kadar arkadaşlarımız bir şey alır gelirdi ama onlara bunu yapmayı bırakmalarını söyledim. çünkü hepsinin bir evi var, tıpkı senin de olduğu gibi.

artık evine döner misin?

inat etmeyi bırakıp ne zaman o mezardan çıkıp geleceksin jungkook'um? bu şakanın uzunluğu gerçekten sinirimi bozmaya başladı. 

ah, neyse saçmalıyorum işte. her zamanki alışveriş listemizi hazırlayacağım ama bir eti ya da sebzeyi tek kişilik nasıl alacağım ben? senin sevdiğin abur cuburların önünden geçerken, arkama baktığımda senin cıvıl cıvıl gülümsemenle çoktan hepsini sepetlediğini göremediğimde nasıl önünden öylece geçip gideceğim? yemek yapmaya başladığımda nasıl her seferinde iki kişilik yapıp, fazla kalanını çöpe atmamak için aylarca dolapta küflendirmeden duracağım?

neden ağlamadan duramıyorum? kahroluyorum canım. görüyorsun ya da hissediyorsun buna eminim. yine de umarım benim kadar canın yanmıyordur. çünkü, of yapamıyorum. hiçbir şey göremiyorum. her şey fazla bulanık. çünkü sen sevgilim öldüğün ana kadar çok acı çektin. bu yüzden artık iyi olmalı ve dinlenmelisin. geriye bıraktığın tüm acıları çekmek için şu an buradayım. o an aklımda her yer edişinde acı çekerek ambulansı beklediğini düşünmek, kendine bir şey olursa benim neler yapacağımı o birkaç dakika içinde aklından geçirdiğini düşünmek benim etlerime iğneler batırıyor.

biliyorum. toparlayacağım, şu an olduğumdan daha iyi olacağım ve bir süre sonra bütün bunlara alışacağım. sen olduğun yerden beni desteklerken ben bir şekilde eski hayatıma döneceğim. senin taehyungun olmaya devam edeceğim. sen tarafından sevilmiş bir adam ve sana gelene kadar seni sevecek bir adam olarak yaşayacağım her anımı. yeni hayatım demiyorum canım ,görüyorsun. ben seni hep sonsuz bir düşünce ve sadık bir kalple sevdim.

çünkü sen benim içimde olup, nefesimle dışarı taştıkça toprak dahi sarıp sarmalayamaz seni benden çok.

ama tekrar nasıl ben olacağım bilmiyorum. ben olmaktan o kadar uzaklaşmışım ki aynada her yansımamda seni görüyor ve saatlerce aynanın önünde oturuyorum. herkes, evet herkes ama herkes sakin olduğumu düşünerek kendime bir şey yapmamdan korkuyor. oysa onlar beni hiç kendimden geçene kadar ağlarken görmedi. ağlamaktan kapı önlerinde bayılmalarıma şahit olmadılar, ya da ne bileyim canım herhangi bir sokakta birinde dahi senden bir esinti gördüğümde kriz geçirirken görmediler. daha sonra esintinin beni senin mezarına götürdüğünü ve geceyi seninle geçirdiğime hiç denk gelmediler.

oysa benim hayatımdan sen eksildin. günlük yaşamımdan bir anda silindin. her seferinde burada benimle olduğuna ikna ederken buluyorum kendimi. ama sonra tek başıma oturduğum masada yanımdaki sandalyeye bakıyorum ve orada olmadığını idrak ediyorum. korkunç jungkook'um. sen öldün. ve ben bu gerçekle her burun buruna gelişimde yaşadığıma lanetler ediyorum. bir süre huysuz ve yorgun bir adam olacağım gibi görünüyor. umarım bana katlanırsın salak çünkü bu senin eserin.

ruh halim  dengesiz. sana kızdığım zamanlardan sonra kendime çıkışıyorum. onun bir suçu aptal taehyung siktiri boktan öfkenle kendin başa çık diyorum. her neredeysen umarım iyisindir. çünkü ben sensiz iyi olamayacağım. sen kollarınla beni sarmamışken, uzun saçlarının gölgesi yüzüme değmemişken ve kokun rüzgarla ciğerime dolup seni doyasıya koklayamamışken nasıl iyi olunur?

nasıl? nasıl? nasıl? nasıl? nasıl? nasıllarla dolu bir darağacıyım artık.

yokluğun avuç içlerimi dağlarken | taekookOn viuen les histories. Descobreix ara