3. Bölüm

225 20 19
                                    

Luna, elinde kahve kupasıyla, halası Wanda'nın evinden, yolun karşısındaki eve doğru yürüdü. Kilitlenmemiş kapıyı kolayca açtı. Mahallede, kızı Luna ve ailenin geri kalanı hariç başka kimse Pietro Maximoff'un evine girmeye cesaret edemezdi zaten. Kapı kilitlemek niyeydi?

"Baba?"

"Mutfaktayım."

Kız mutfağa girdiğinde, belinde mutfak önlüğüyle gnocchi pişiren babasını görünce kıkırdadı "Bu yeni bir tarif mi?" diye sordu adamın yanına gidip, kahveyi onun için ocağın yanındaki tezgaha bırakırken.

"Hayır, bu senin en sevdiğin tarif. Mutlu yıllar, bebeğim." uzanıp kızının saçlarına bir öpücük bıraktı adam.

Luna, yemek pişirmeye devam eden adama bakarak "Unutmamışsın!" dedi heyecanla.

Pietro pişirmeye ara verdi ve kızını kendine çekip, sarıldı "Ah Luna! Doğduğun gün hayatımın en mutlu günüydü, nasıl unutabilirim? Her yıl hatırladığım için şaşırman kalbimi kırıyor."

"Teşekkür ederim, baba." dedi Luna kısılan sesiyle. Ağlamak üzereydi. Doğum günleri hep zorlu geçiyordu. Doğumunu babası için bir tür ceza gibi bir şey olarak görüyordu kız. Annesi Crystal, çocukluğu boyunca babasını aldatmıştı. Evlilikleri kağıt üzerinde, Luna beş yaşına gelene kadar sürmüş olsa da, kız doğduğu yıl bitmişti. Halasının anlattığına göre, Pietro, eve sarhoş halde başka adamlar getiren Crystal'a sesini çıkarmamıştı çünkü belki düzelir ve Luna annesiz büyümek zorunda kalmaz demişti. Ama sonunda, Crystal, beş yaşındaki minik kızı, sevgilisinin uyuşturucu parası olmadığı için tehlikeli bir yerde rehin bıraktığında, Pietro köprüleri yakmıştı. Luna, bir kafesin içinde korkudan titreyerek beklerken, babasının gelip onu aldığını hayal meyal hatırlıyordu. Annesinin aniden ortadan kaybolduğunu da hayal meyal hatırlıyordu. Doğrusu, kadına ne olduğunu bilmiyordu ve öğrenmek istediğine de emin değildi. 

"Hey, sulugöz... Bugün ağlamak yok." Pişirmeyi bitirdiği gnocchileri bir tabağa koydu Pietro "Bu öğlen yemeğin. Günün sürprizleri devam edecek." Kızının alnına hızlı bir öpücük bıraktı "Babanın şimdi gitmesi gerek, bebeğim. Akşam görüşürüz."

Evden çıkmak üzere yürüyen adamın belindeki silaha bakarken iç çekti kız "Görüşürüz, baba." 

*   *   *

"Benim biricik ailem!"

Tina, kucağında Emma ile mutfaktan salona doğru yürürken eve giren Frank'e gözlerini devirdi "Evde kandırabileceğin kimse yok. Mutfakta da para kalmadı. Ayrıca buzdolabına kilit taktım."

Adam küfretti "Evin babasını böyle mi karşılıyorsun?"

Emma kıkırdadı "Babam senin iskele babası olduğunu söylüyor, Frank."

"O çokbilmiş babana söyle, en azından en yakın arkadaşımın kız kardeşini hamile bırakmadım!"

Tina, kucağındaki kızı sıkıca tutarken adamı göğsünden sertçe itti "Çocukla doğru düzgün konuş yoksa sızdığında üzerine kızgın yağ dökerim piç herif!"

Frank'in cevap vermesine izin vermeden aceleyle evden çıktı ve Emma'yı yere indirdi. Minik kız onun elini tuttu "Üzülme Tina. Frank sizi sevmediği için çok aptal biri. Ona ihtiyacınız yokmuş, annem öyle söylüyor. Haydi gidip, Liam'ı eve getirelim."

*   *   *

Tony pekala Liam'ı götürüp, evlerine bırakabilirdi ama Sincap Yanaklıyı, Malibu Point 10880, 90265 adresinde kendisini ziyaret etmeye zorlama şansı elde etmişti bir kere. Evini görünce, kızın çenesinin nasıl düşeceğini hayal ederken sırıttı. 

outrageous | tony starkWhere stories live. Discover now