1.6

25.3K 1K 169
                                    

birkaç günlük aradan sonra selam.

"Eee?" diye sordu Aras gülerek. "Pizzayı nasıl yapacağız?"

Şaşkınca ona baktım. "İstiyor musun?"

Göz kırptı. "Herhalde," Önüne döndüğünde devam etti konuşmaya. "Annemler gelir birazdan. Çabuk anlat da başlayalım."

Kafamı salladım. "İlk başta pizza hamurunu yoğuruyoruz ama ben zaten yoğurdum şimd—"

"Yaptığın şeyi niye anlatıyorsun kızım? Hızlıca söyle devam edeceğim şeyleri."

"İyi," dedim sert bir sesle. "Al şu hamuru ve kalp şeklinde yap. Ardından domates sosunu üzerine sür. Kaşar sucuk fala—"

"Bir dur kızım. Kalp şeklini yapayım da—"

"Kes," dedim ters bir sesle. İkide bir sözümü kesip duruyordu ve çok sinir olmuştum.

"Ne sözümü kesiyorsun?" dedi kaşlarını çatıp.

"Aynısını sende bana yaptın!"

"Hemen sesini yükseltmesene!"

"Sanane!"

"İlkokulda mıyız amına koyayım? Sanane ne?"

"Ananın amı," dedim sinirle. "Sen abudik gubudik şeyler söylerken iyi. Bana gelince 'ilkokul çocuğu'."

"Tamam Eliz. Ağlayacaksan git."

Ona doğru döndüm hızla. "Sen beni delirtmeye mi çalışıyorsun?"

Sırıttı. "Nereden bildin?"

"Köpek."

"Havlama."

"Kes!"

"Senin gibi bir çocuğa yakışıyor mu?" diye sordu yalancıktan kaşlarını çatıp. "Sana inanamıyorum."

"Siktir git amına koyayım. Yardım falan etme. Çek şu elini!"

"Sen çek asıl."

"Lan çeksene amına koyayım, çek!"

Aras ellerini unun içine soktuğunda cırladım. "Ellerin temiz miydi senin ahmak?!"

Düşünürmüş gibi yaptı. "Bilmem."

"Ne?!" dedim kocaman bağırıp. "Allah'ın cezası pislik! Yıka şu ellerini! Of!"

"Ya salak mısın Eliz? Yıkadım herhalde ya. O kadar da şey değiliz."

"Ney?"

"Pis."

"He pislik olduğunu kabul ediyorsun yani?"

"Ya ben onu mu dedim şimdi." diye soluklandı. Eliyle hamuru kalp şekşimde yapmaya başladı. Bende susup önümdeki hamura aynısını yaptım.

Daha sonra domates salçasını kaşıklayıp şekil yaptığı kalpli hamurun üzerine dökmeye başladı. Aynı işlemi bende tekrarladım. 4 pizzayı da hazırladıktan sonra daha önce kestiğimiz sucuk, domates ve biberleri üzerine ekledik. Kaşarları da rendelediğimizde bitmişti.

Sandalye çekip oturdum ve "Oh be," dedim. "Yoruldum."

"Asıl ben—"

"Seninle şimdi en çok kim yoruldu kavgasını edecek değilim. İşine bak. Cidden yoruldum."

"Ben sanki hiç yorulmadım amına koyayım."

"Bıdı bıdı yaptığına göre demek." diyerek gözlerimi devirdim. O da gözlerini kısıp bana baktı. "Sana cevap yetiştirmek çok hoşuma gidiyor sadece."

"Al işte," dedim homurdanarak. "Hiç susmuyorsun."

"Susayım mı?"

"Susadım," dedim ayağa kalkıp. "Çok su kelimesini kullanıp beni susattırdın, tebrikler."

Gülmekle yetindi. Bende dolaptan bardak alıp su doldurmuş ve içmeye başlamıştım bile.

Aniden arkamdan belime sarılmış kollarla irkildim ve ağzımdaki suyu püskürttüm. "Ne yapıyorsun?!"

"Sarılamaz mıyım sana?"

Gözlerim ellerine çevrildi. "Aras."

"He?"

"O ellerini iki saniye içerisinde çekmezsen bana sürdüğün o unu başından aşağı dökerim."

Güldü. "Yaparsın aynen."

"Sen beni ciddiye almıyor musun?"

"Alıyorum tabi ki," dedi ama benden uzaklaşmak yerine daha çok yakınlaştı. Tezgahla arasında kalmıştım ve boynumdan sıcak terler akmaya başlamıştı bile.

Yutkunduğumda sesin duyulmamasını umdum. "Aras—"

Kulak mememi dişlediğinde gözlerim kocaman açıldı. "N-ne yapıyorsun?" Sesim fısıltı gibi çıkmıştı.

Dudakları arasına kulak mememi daha çok aldığında bedenimin cayır cayır yandığını hissediyorum. Dişleri hala aynı yerdeyken "Eliz." diye fısıldadı o da. Kulak mememi serbest bıraktığında dizini kaldırıp kalçalarıma getirdi ve bastırdı. Gözlerimi kapattığımda inlememek için dudaklarımı ısırdım.

"Eliz," dedi yeniden. "Korkuyorum."

Onun da sesi benimki gibi nefes nefeseydi. "Ne?" diye fısıldadım.

"Sana yapacaklarımdan..." Dudaklarını boynumda hissetmeden önce nefesini hissetmiştim. "...korkuyorum." diyerek cümlesini tamamladı.

"Bana ne yapabilirsin ki?"

"Hiç düşünmediğin şeyler... Aklının... Aklının asla almayacağı şeyler yapabilirim..."

Yutkunduğumda tezgaha sımsıkı tutunmuştum. Dizini biraz daha kırıp kalçama daha fazla baskı uyguladığında dizi yanlışlıkla olmaması gereken o yere, o bölgeye değmişti ve ikimiz de irkilmiştik. Elim neredeyse tezgahı kıracak kadar sert sıkarken Aras kendine gelmiş olmalı ki hızlıca geri çekildi. Ardından bana tek kelime bile etmeden mutfaktan çıkıp gitti.

DERT | Yarı TextingWhere stories live. Discover now