BÖLÜM 36: AİLE

Începe de la început
                                    

''Aileni özlüyor musun Oğuz abi?" Dedi Zeynep. Benim için gerçekten üzülüyor gibiydi. Dudakları bile büzülmüştü.

''Tabi özler akıllım. Ben babamı çok özlüyorum.'' Dedi Ömercik. O an içim bir tuhaf oldu. Ne diyeceğimi bilemeyerek Arslan'a baktığımda oğlandaki bakışları beni buldu, göz göze geldik. Masanın üzerindeki yumruk olmuş eliyle ve sıkılı çenesiyle öylece baktı bana. Hüzünle. Öfkeyle. Sanki... Sanki yardım istercesine. Arslan'ın da bazen ne yapacağını bilmediği zamanlar oluyordu. Böyle zamanlarda da ben vardım işte. Bundan sonra ve hep. Gülümsedim.

''Baban da özlüyor sizi. Hatta dedi ki bir gün işe gitmeyip sizinle kalacakmış sadece.'' Ömercik heyecanla kolumu tuttu.

''Gerçekten mi!"

''Ne zaman?"

Arslan bakışlarını benden ayırmadan gülümsedi. ''Bugün.'' Dedi. ''İşe gitmek yok. Canınız ne istiyorsa yapalım. Hem Oğuz abinizle de kaynaşırsınız.'' Ben niye yanmıştım ulan durduk yere?

''Oley! Maç yapalım baba. Maç! Maç! Maç!"

''Ya hayır!" Diye isyan eden Zeynep'in saçlarını okşadı Arslan.

''Önce kahvaltı.'' Dedi otoriter bir sesle. Hâlâ tuhaf gelse de gerçek bir babaydı. Çocuklarına olan sevgisi gözlerinden taşıyordu. Ona bakarken, onun gibi bir baba olmak istediğimi farkettim. Onun gibi tatlı sert. Ama daha çok tatlı.

''Sen de oynarsın değil mi Oğuz abi.''

''Ne oynayacağız ki?" Diye sordum.

''Top!" Diye bağırdı neşeyle. Futbol olduğunu düşündüm.

Yanılmışım. Serkan ve korkuma şefi Mehmet bahçenin bir ucunda Arslanla kel bir koruma diğer ucundayken ortadaki iki ufaklığın arasındaki bana top fırlatıyorlardı.

Evet, yakartop oynuyorduk. Yaklaşık yarım saattir aralıksız hem de.

Zeyneple Ömer atılan her topla kıkır kıkır gülerken ben de onlardan farklı sayılmazdım.

''Hadi ama beyler, böyle giderse sabaha kadar oynarız ama.'' Dedim Arslan'ın korumasının attığı toptan kaçıp onlara arkamı dönerken. Doğrusu Ömercik ortada çorba olmasaydı o toplar o kadar hafif gelmezdi ama bu çok da önemli bir detay değildi.

''Bunu siz istediniz Oğuz bey!" Mehmet kıpkırmızı olmuş bir halde hırsla topu fırlattığında gözlerim irileşti. Kaçamadım ve refleksle ellerimi kaldırdım, top tam kucağıma geldi.

''Aa bir canımız var artık!" Çocuklar neşeyle yerinde zıplamaya başlayınca topu Arslan'a attım. O genelde kendisine gelen topları yumuşakça yolluyordu. Onun haricinde yanındaki adamı oynuyordu ama topu ona yollar yollamaz topu geriye yatırıp öyle sert attı ki kaçamadan bacağımdan vuruldum.

''Oha Arslan.'' Pislik herif eşek gibi sırıtıyordu.

''Kaldı bir can.'' Top Serkanlara geçti. Onlar yine bizim kaçabileceğimiz hızda topu attıklarında çorba yapan Ömerciğe çarptı.

''Yandın çık.'' Dedi Arslan.

''Ya hayır baba yanmadım ki. Kıyafetime geldi hem.'' Diye itiraz geldi Ömer'den.

''Mızıkçılık yapma Ömer. Yandın işte.'' Dedi Zeynep. Ömer'den daha ağır başlı ve dürüst bir kızdı.

''Ama baba oynamak istiyordum ben.'' Sanırım ilk yanmak baya koymuştu küçük paşaya.

''Başka bir şey oynarız. Hadi çık şimdi.'' Ömercik usluca çıktığında Zeyneple ikimiz kaldık.

''Zalim adam. Önce canımı aldın yetmedi oğlunu vurdun.'' Alayla konuştum. Topu atmadan önce omuz silkti.

Geceye Karışan Günahlar (GAY)Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum