19. BÖLÜM: GECEYLE GÜNDÜZÜN DENGESİZLİĞİ

15K 585 96
                                    


Öğlene doğru gözlerimi yatağımda açtığımda esneyerek kendime gelmeye çalıştım. Vücudumun her yeri saatlerce spor yapmışım gibi ağrıyordu. Elimi belime dayadığım esnada çıplak olduğumu farkettim. Normal bir çıplaklık değildi ama. Bildiğin anadan üryandım. Sonra ard arda görüntüler gelmeye başladı gözümün önüne. Alnıma bir tane vurdum. İyiki cinsellik yok demiştim ulan. Var deseydim adamı görür görmez üstüne atlardım demek ki.

Söylene söylene kalkıp banyoya girdim. Arslan yoktu. Beni odaya kendisi taşımış olmalıydı. Düşünmemeye çalışarak şampuana uzandım.

Başından aşağı akan sular beni biraz olsun kendime getirirken aklım durmadan dün geceye kayıyordu. Pişman olmayı bekliyordum ama yok. Gram pişmanlık hissetmiyordum. Aksine heyecanlıydım. Sikeyim, bu Arslan bana ne yapıyordu böyle?

Daha doğrusu biz ne bok yapmıştık?

Kendi koyduğum kuralları çiğnemiştim bir gecede. Bir günah gibi kanıma girmişti şerefsiz. Sinirle alnımı soğuk fayansa dayadım. Bundan sonra ne olacaktı?

Oflaya puflaya belimde havluyla dışarı çıktım. Evin hayalet hizmetçisi çoktan yatağı toplamıştı. Umursamadan kendimi yatağa atmıştım ki dün gecenin kalıntıları aklıma gelince anında ayaklandım. Siktir ama ya! Arslan kesin o halde bırakmıştır odayı.

Aceleyle çalışma odasına koşturdum. Kapısı aralıktı. Korkuyla içeri girdiğimde gördüğüm boşluk rahat bir nefes almamı sağlasa da içeri girip etrafi kontrol etmeye başladım. Lanet olsun ki tertemizdi her yer.

"Ah ulan Oğuz! Ah ulan Oğuz! Öküz gibi yatarsan olacağı budur. Şimdi düşün dur kim temizledi diye." Söylene söylene oflarken bakışlarım geceyi geçirdiğimiz masaya takıldı. Daha doğrusu üstündeki kağıda. Kaşlarım çatılırken ufak bir göz gezdirmeyle dün gece faxladığı sözleşme olduğunu anladım. En altta Pınar Yılmaz ve onun altında tanıdık imza vardı.

Pınar sözleşmeyi imzalamıştı.

Boğazıma koca bir yumru otururken ellerim sımsıkı yumruk oldu. Titrek bir nefes çektim içime. Ağrıma gidiyordu. En ufak bir değişiklik istemeyi bırak sorgulamadan imzalayıp elime ulaştırmıştı bir gün geçmeden. Burnumu çektim. Öyle olsun. Pişman edecektim onu.

Hırsla geri odama geçtim. Telefonum yatağın üstünde kalmıştı. Bir hışımla alıp rehberden Arslan'ı ararken bulduğum isimle elim öylece kaldım. Acaba diyorum... Aramak yerine yanına mı gitseydim? Artık ortaktık sonuçta. Hem teşekkür de etmem gerekiyordu. Adam bir sürü zahmete girmişti benim yüzümden. Cıkladım kendi kendime. Telefonla aramak olmazdı.

Hızla giyinmeye başladım. Saat on ikiyi geçiyordu. Beyaz bir gömlek altına dar siyah kotlarımdan birini geçirip kapıya gidiyordum ki aynada saçlarımın hâlini görünce duraksadım. Az buçuk parmaklarımla düzeltirken bir an kendi yansımamla göz göze geldim. Kaşlarım anında çatılırken düzelttiğim yerleri daha beter dağıtmaya başladım. Bildiğin kendimi onun için hazırlıyormuş gibi hissettim birden. Daha neler amına koyayım..

Evden çıkıp temiz hava aldım. Düşündüklerime bak ulan. Onun için hazırlanmak... ürperdim.

"Çıkıyor musunuz efendim?" Mehmet olacak korumaların başı adam yanıma geldiğinde başımla onaylamakla yetindim ama o beni kolay kolay bırakacak gibi durmuyordu. "Arkadaşlar gideceğiniz yere kadar sizi bırakabilir. Tabi isterseniz." Olabilirdi aslında.. gözlerine bakamadım.

"Arslan'a uğrayacaktım." Dedim çekingenlikle.

"Tamam, siz araca geçin ben birini göndereceğim şimdi." Kurnazlıkla parlayan gözleri arabaya binene kadar beni izledi. Emindim, araba daha bahçeden çıkmadan Arslan'a haber verecekti. Yanılmadım da. Arabaya bineli dakika geçmeden takım elbiseli adamlardan biri şoför koltuğuna geçti. Ardından araba geniş arazide dev kapılara varmadan Mehmet'in kulaklıkta biriyle konuştuğunu farkettim. Korumalarla konuştuğu gibi üstten bir tavır değildi. Güldüm kendi kendime. Bakalım Arslan efendi nasıl karşılayacaktı beni...

Geceye Karışan Günahlar (GAY)Where stories live. Discover now