BÖLÜM 30: SEN BİTTİN VELİOĞLI

12.4K 448 71
                                    


Kalçamın ağrısıyla huzursuz bir sabaha uyandığımda saat sabahın altısıydı. Kanepede yatıyordum. Şömine sönmüştü. Ruhsuz bakışlarla etrafa baktım. Arslan yoktu. Aklıma kafasını yardığım gelince hızla doğruldum ama acıdan kalkamadım bile. Uyumamamız gerekiyordu. Söve söve iç çamaşırımı giyinip topallayarak yürümeye başladım. Bir yandan da "Arslan!" Diye sesleniyordum.

Evin koridoruna girdiğimde merdivenlerden inen adamı görünce rahatladım. Bana sorgularcasına bakıyordu. Bu kadar erken uyanmamı beklemiyordu herhalde.

"Gece uyudun mu?"

"Çok değil. Sen niye erken kalktın?" Diye sordu yanıma gelir gelmez. Benim aksime o çoktan giyinmiş kol düğmelerini takmakla meşguldü. Umursamazca omuz silktim.

"Eve gidelim dersim erken başlayacak." Dedim. Bakışları üstümden ayrılmıyordu ama başıyla onayladı. Üstüm başım temiz duruyordu ama yıkanmaya ihtiyacım vardı. Kısa sürede hazırlanıp evden çıktık. Yol boyunca sessizliğimi korudum. Arslan'ın ara sıra attığı bakışları görüyordum ama şoför ve koruması yüzünden konuşamıyordu. Ben ise...

Huzursuzdum. Uykumda bile böyleydim. Sanki... Sanki kaçırdığım bir şeyler vardı. İpin ucu bir yerde gidiyor da ben farketmiyordum sanki. İşin kötüsü şampanya yüzünden başım da ağrıyordu. Düşünemiyordum doğru düzgün.

Sıkıntıyla iç çekerken elimin üstüne kapanan elle bir Arslan'a bir birleşen ellerimize baktım. Bakışlarım öndeki adamlara kaydığında Serkan'ın düz bakışını yakaladım. Hissetmiş gibi bana döndüğünde dikiz aynasından göz göze geldik. Adam hiçbir şey demeden önüne döndü Elimin üstündeki baskı arttı. Baş parmağı dairesel hareketlerle elimin sırtını okşamaya başladı. Gergin omuzlarım gevşerken hafif bir sırıtmayla ona döndüm.

"İyi misin?" Adamlarını umursamadan sorduğunda ağır ağır başımı salladım.

"Artık daha iyiyim."

Geri kalan yol boyunca sessizliğimizi koruduk. Zaten yanımızda başkaları varken rahat değildim. Aramızda hatrı sayılır bir boşluk olsa da eli bir an olsun elimi bırakmadı. Bu beni biraz daha rahatlatırken bir ara uyumuşum herhalde. Saçlarımı okşayan elin verdiği hissiyatla gözlerimi araladım. Başım Arslan'ın omzundaydı. Doğrulup esnedim gözlerimi ovalarken. Bu sefer araba boştu. Nerede olduğumuzu anlamak için etrafa göz gezdirdiğimde "geldik yavrum." Dedi Arslan yanağımı severken.

"Saat kaç?" Diye sordum boğuk çıkan sesimle.

"Sekize geliyor. Hazırlanıp çıkalım. Seni okula ben bırakırım." Dediğinde yine başımı salladım.

Ayrı kapılardan çıktık. O büyük eve doğru giderken duraksadım. Adımlarımı ona doğru atarken yaklaştığımı farkeden korumalar önümü kesti. Kaşlarım anında çatılırken ters ters baktım onlara.

"Çekilin." Dedim sertçe.

"Efendim giremezsiniz." Adamı yakasından tutup ittirdim. Bugün kimseye tahammülüm yoktu. "Sana çekil dedim."

Etrafımı sarmaya başlayan adamlara tek tek tehditkârca bakarken bileğimi tuttu içlerinden biri. Tam sövmeye başlayacakken bileğimi tutan adam geriye savruldu. Serkan adamı benden uzaklaştırdığında herkes çatık kaşlarla üstümüze yürüyen patronlarına baktı. Arslan, gözlerini üstümden çekmeden "ne oluyor burada?" Diye sordu. Sesi o kadar otoriterdi ki korumalar hızla iki yana ayrıldı. Adamlarının bıraktığı boşlukta ağır ağır üstüme yürürken yerimden kıpırdamadım. Sinirlenmişti. Onun aksine benim bütün duygularım yerini tepkisizliğe bırakmıştı. Karşı karşıya kaldığımızda burnumun dibine girene kadar durmadı. "Bir soru sordum Oğuzhan." Dedi bastıra bastira.

Geceye Karışan Günahlar (GAY)Where stories live. Discover now