5- İntikam

269 25 30
                                    


Carl ile salonda oturmuş, film izliyorduk. Birbirimize sarılmış ve mutluyduk. Yarın Nate ve Chloe geri döneceklerdi. Neler olacak bilmiyordum. Carl benden vazgeçecek gibi durmuyordu. Yarın da Nate'lerin yanına dönmeyeceğini söylemişti. Açıkcası biraz tedirgindim çünkü olacakları tahmin edebiliyordum. Nate'in Carl'ı öldürmesinden çok korkuyordum.

Ben bu düşüncelere dalmışken kapı çaldı. Carl ile ikimiz de aynı anda doğrulduk ve birbirimize baktık. Erken dönmüş olabilirler miydi? Carl'a elimle işaret yapıp "Ben açarım." dedim. Kapıya yöneldim ve delikten baktım. Gelen Daryl'dı. Biraz olsun rahatlamıştım fakat Carl durumunu anlatmak zor olabilirdi. Kapıyı yavaşça açtım. Gülümseyerek "Sana çilek getirdim. Biraz daha iyi misin?" dedi elindeki poşeti kaldırarak. Gülümsedim ve "İyiyim ve sana söylemem gereken birşey var" dedim. Anlamaz bir biçimde bana baktı daha sonra kapıyı sonuna kadar aralayıp kenara çekildim. Carl'ı görmesini sağlamıştım. Daryl hiç beklemediğim bir hareket yaptı ve sinirle içeriye girip Carl'a doğru yürüdü. "Bu piçin burada ne işi var??" dedi. Carl'ı yakasından tutup kaldırdı. Carl neye uğradığa şaşırmış bir şekilde Daryl'a bakıyordu. Ben de ne yapacağımı bilemeyip öylece kalmıştım. Daryl tam Carl'a bir yumruk geçirecekti ki aralarına girip Carl'ı kendime çektim ve Daryl'a bağırarak "Daryl dur artık!!!" dedim. Daryl şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. Carl ise kolumdan tutmuş olanları izliyordu. Daryl'a geri dönüp "Herşeyi anlatıcam ama sakin ol." dedim.

Karşı karşıya oturduk ve yaşananların hepsini anlattım. Daryl ben susana kadar şaşkın bir şekilde beni dinlemişti. Sözlerimi bitirdikten sonra "Ben zaten Carl'ın öyle birşey yapmayacağını biliyordum" dedi. Güldüm ve Carl "Az önce öldürüyordun beni!?" dedi. Daryl "Kusura bakma ya" dedi. Tekrar güldükten sonra Daryl "Peki şimdi ne olucak? O adam belli ki psikopatın teki." dedi. Kafamı salladım ve"Ne olacağını inan biz de bilmiyoruz." dedim.

Gece olmuştu. Muhtemelen Rick'ler birkaç saate burada olurlardı. Carl ile vedalaşmak durumunda kalmıştık. Kapının önündeydik. Ellerimden tutmuştu ve gözlerimin içine bakıyordu. Birden ona sarıldım. Sımsıkı sarılmıştım. Sanki bir daha hiç bırakmayacakmış gibi. Saçlarımı okşuyordu. Gözlerim domuştu. Kollarımızı birbirmizden çektikten sonra dudaklarımızı birleştirmiştik. Uzun süre o şekilde kaldık. Belki de bir daha böyle olamayacaktık. Dudaklarımızı ayırdıktan sonra gözümden bir damla yaş düştü ve gülümseyerek Carl'a baktım. Baş parmağıyla gözümden düşen bir damlayı sildi ve yüzüme daha da yaklaşarak "Ağlamak yok tamam mı? Bir yolunu bulacağım. Söz veriyorum." dedi. Başımı salladım. O sırada büyük kapıların açılma sesini duyduk. Carl hızla yanımdan ayrıldı ve kendi evine doğru koştu. Gözyaşlarımı tutmaya çalışırken babamı karşılamak için büyük kapıya doğru adımlarımı attım. Arabadan diğer kişiler daha sonra da Rick inmişti. O sırada da Carl sanki evinden geliyormuş gibi yanımıza gelmişti. Rick'e sarıldım. Saçlarımı okşadı ve yanağımdan öpüp "Seni çok özledim kızım" dedi. Benden ayrıldıktan sonra Carl'a sarıldı. Nate ve kızı Chloe ortalıklarda görünmüyordu. Merak edip Rick'e bir bakış attığımda Rick "Carl oğlum... buna üzülmeni istemiyorum ama... Nate ve kızını kaybettik." dedi. Carl gözlerini kocaman açtı ve heycanla "Nasıl yani öldüler mi?" dedi. Ben ise ne diyeceğimi bilemiyor, olduğum yerde olanları izliyordum. Rick "Sanrım evet." dedi başını aşağıya eğerek. Carl mutlulukla bana sarıldı ve "Kurtulduk balım!!" dedi. Ben şaşkınlıktan daha kollarımı sırtına bile atmamışken donakalmıştım. Rick dahil diğer herkes şaşkın bir şekilde Carl ve bana bakıyorlardı. Herkes şaşkındı. Özellikle de Rick.

1 Saat Sonra

Yaşananlardan sonra olanları herkese anlatmak mecburiyetinde kalmıştık. Rick bunları duyunca çok üzülmüştü. Carl'a sarılıp onu kurtaramadığı için defalarca özür dilemişti. Ben ise mutluydum. Hayatımın ondan ibaret olduğu o kişiye tekrardan tam olarak kavuşmuştum. Artık hiçbir günümüz ayrı geçmeyecekti.

1 Ay Sonra

Herşey o kadar mükemmel ilerliyordu ki... Son 1 Ay benim icin mükemmeldi. Carl ile aramızda olan bağ daha da kuvvetlenmişti ve Hilltop çok güzel ilerliyordu.

Yine Hilltop'takilerin birçoğunun gerekli şeyler için yanımızdan ayrıldıkları bir gündü. Biraz hava almak için dışarıya çıkmıştım. Karanlıkta yürüyordum. O an birden sırtımda bir acı hissettim ve gözlerimin karardığı an gerisini hatırlamıyordum...

Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda başımda bir adam dikiliyordu. Nerede oldugumu bilmiyordum. Bilincim kendine geldiğinde birden kalkmaya çalıştım ama beceremedim. Çünkü kollarım yattığım yatağa sımsıkı bağlanmıştı. Adama bağırarak "Sen de kimsin?? Bırak derhal beni!!!" dedim ve kendimi hırpaladım. Adam sadece bana bakıyordu ve hiçbir şey söylemiyordu. O sırada bulunduğumuz odanın kapısı yavaşça açıldı. İçeriye giren kişiyi gördüğümle gözlerimi kocaman açmam bir olmuştu. Bu Nate'di. Kanca olan elini havaya kaldırarak "Bak bak!! Kim gelmiş..." dedi alaycı bir gülümsemeyle. Yüzümdeki nefretle birlikte ona bakıyordum. Ayrıca oldukça şaşkındım. "Rick senin ve kızının öldüğünü söylemişti." dedim. Başını aşağıya eğdi ve büyük bir kahkaha attı. Daha sonra da yavaşça yanıma yaklaştı ve kanca olan elini sertçe yatağın başlığına vurdu. Sesle birlikte irkilmiştim. Nate bağırarak "Evet kızım öldü. Hem de Rick yüzünden. Elimi ve kızımı kaybetmiş olabilirim fakat ne yazık ki Rick hem kendi hayatını, hem de canından çok sevdiği çocuklarını kaybetti!" dedi. Söyledikleri karşısında kaskatı kesilmiştim. Korkuyla "Beni rahat bırak! Yoksa Rick sana ne yapacağını iyi bilir." dedim. Kendimden emin konuşmuştum. Nate tekrardan gülmeye başladı. "Doğru. Rick'ten bahsediyorsun. Biz de en son ondan bahsediyorduk." dedi. Onu da yakaladıklarını o an anlamıştım. Dayanamayıp "Kızın ve sen hakettiğinizi almışsınız. Göt herif" dedim. Bunu dememle birlikte Nate sinirle kanca elini sert bir şekilde anlıma geçirdi. Kulaklarım çınlıyordu ve gözlerim bulanıklaşmıştı. Anlımdan akan kan sol gözümün önüne geldiği için göremiyordum. Canım yanmıştı. Bana vurmasına değil. Birden bileklerimi çözüp beni kolumdan tuttu ve odadan dışarıya çıkardı. Öyle sert tutuyordu ki karşı koyabilecek gücüm kalmamıştı. Beni bir yere götürüyordu. Uzun, dar bir koridordan geçtik. Daha sonra güneşlik bir bahçeye çıktık. Aylak sesleri yakınlardan geliyordu ama yanımızda değillerdi. Bahçe Tellerle çevrilmişti. Beni köşeye döndürdüğünde önce 2 tane elinde demir tutan adamları, sıcak ateşi, daha sonra da tellere bağlanmış olan Rick'i gördüm. Kıyafetlerini almışlardı ve sadece iç çamaşırı duruyordu. Gerçekten yıpranmış halde, güneşin altında duruyordu. Onu görür görmez "Baba!!" diye bağırıp Nate'in elinden kurtulmaya çalıştım fakat beni sımsıkı tutmuştu. Rick benim sesimi duyunca başını yukarıya kaldırıp "Jessie!! İyi misin??" dedi bağırarak. Anlım feci kanıyordu ama umrumda değildi. Ben cevap veremeden Nate birden bağırıp "Susun!!" dedi. "Şimdi olacakların bütün sebebi sensin Rick." dedi ardından ve sonra Ayakta duran iki adam ellerindeki demirleri alıp harekete geçtiler. Demirleri ateşe tuttular. Uzun bir süre. Daha sonra ısınan demirleri sertçe Rick'in göğsüne bastırmalarıyla Rick'in bağırması bir oldu. Ben de onunla birlikte çığlık attım ve gözlerimi kapattım. Ağlıyordum. Nate saçlarımdan tutup gözlerimi tekrar açmama sebep oldu ve "İzliceksin bunu!!" dedi bağırarak. Rick bunu görüp acılar içinde inlerken bir yandan "Kızımı bırakın!!" diye bağırıyordu. Adamlar demirleri Rick'e sürtmeye devam ettiler. Onun canı yandıkça benim canım daha da yanıyordu ve ağlıyordum. O sırada Nate adamlarına bağırıp "Durun!" diye uyarı verdi ve adamlar durdular. Rick nefes nefese kalmıştı. İkimizin de elinden hiçbir şey gelmiyordu. Nate "Sanırım diğer misafirimiz geldi. Eee onsuz olmaz degil mi??" dedi alaycı bir tavırla ve bizim az önce döndüğümüz köşeden birisinin döndüğünü gördüm. Adamlar onu tutuyorlardı. Öyle dayak yemişti ki... Tanınmayacak haldeydi. Gözü ve dudağı şişmiş, anlı kanıyordu. Bu Carl'dı.

Canlarım kitabın sonlarına yaklaştık haberiniz olsun :(()

The Walking Dead- Carl x Jessie 2Where stories live. Discover now