4- Zaman

310 26 21
                                    


Carl'ın açıklamalarını duymamın üzerinden 1 saat kadar geçmişti. Biraz toparlanmıştım. Odama çıkmıştık. Yatağımda uzanıyorduk. Beni kolları arasına almıştı ve saçlarımı okşuyordu. Huzur içindeydim. Eğer bu bir rüyaysa hiç bitmesin isterdim.

"Carl" dedim ve sessizliği bozdum. "Efendim balım?" dedi. Yüzümde küçük bir tebessüm oluştu ve "Onlar geri geldiklerinde ne olucak? Yine ayrı mı kalacağız ve senin o kızla yakınlaşmanı mı izlicem?" dedim sıkıntılı bir ses tonuyla. Derin bir nefes aldı ve yüzlerimizi birbirlerini görecek şekilde ayarlayıp konuşmaya başladı. "Bak sevgilim. O kızla yakınlaşmıcam. Gerekirse Nate beni öldürsün. Ben seni seviyorum ve her zaman da seni seveceğim. Onlar dödükten sonra bir çaresine bakarız." dedi. Gülümsedim ve ona doğru yaklaştım. Dudaklarımızı birleştirdim. Uzun süre öpüşmeye devam ettik. Sonsuza kadar onun dudaklarında kalabilirdim. Bu duyguyu gerçekten çk özlemiştim. Elini belime koydu. Üzerime doğru çıkmıştı ve öpüşmeye devam ediyorduk. Daha önce hiç bu kadar yakınlaşmamıştık. Yine de hoşuma gitmişti. Sınırımızı biliyorduk bu yüzden bedenlerimizi birbirinden uzaklaştırdık. Tekrar yanıma yattı. Ben de ona doğru döndüm. Birbirimize bakıyorduk. Gözlerimin içine bakıyordu. Elini saçlarıma götürdü ve "Bu duyguyu herşeyden çok özledim." dedi. Gülümsedim ve "Ben de. Senden 2 yıl boyunca uzak kalıp öldüğünü sanmakla yaşamak, yaşamak gibi değildi. Kokunu, gözlerini, saçlarını, dudaklarını, en çok da seni özledim Carl. Lütfen bir daha ayrılmayalım. Beni bir daha böyle bir acıyla yalnız bırakma nolur." dedim. Bana baktı ve "Merak etme. Bir daha seni bırakmıcam. Ne olursa olsun. Ölmem gerekse bile. Seni seviyorum." dedi. "Ben de seni seviyorum. Ölme kelimesini bir daha ağzına alma sakın." dedim. Güldü ve "Peki sevgilim. Sen nasıl istersen." dedi. Ona daha da yaklaştım. Kollarını bana sardı ve onun bedeninde kendimi uyuya bıraktım.

Sabah güneşin gözüme gelmesiyle yavaş yavaş gözlerimi açtım. Carl'ın göğsündeydim. Başımı yukarıya doğru kaldırıp ona baktığımda uyuyor olduğunu gördüm. Bir süre onu izledim. Ondan bir daha ayrılmak istemiyordum. Sonunda kavuştuğumuz için çok mutluydum ama onlar geri döndüklerinde kavuşmamız son bulacaktı. Ayrıca Rick'e olanları anlatacak mıydık? Ben anlatmak istiyordum ama Carl bu duruma ne der emin değildim. O da oğlunu benim sevdiğim kadar seviyordu. Oğlu için canını verirdi.

Ben bunları düşünürken Carl'ın sesini duydum. "Günaydın Jessie." diyordu. başımı hafifçe yukarıya kaldırdığımda bana gülümsüyor olduğunu gördüm. Adeta ışık saçıyordu gülüşü. Ben de ona gülümseyerek karşılık verdim. yavaşça üzerinden kalkıp yatakta doğruldum. O da kalktı ve birbirimize bakmaya başladık. Gözlerimin içine bakıyordu. Tıpkı eski günlerde olduğu gibi. Ellerini dağınık saçlarıma götürdü ve geriye doğru taradı. Bunu yaparken de gözlerimin içine bakarak gülümsüyordu. "Seni seviyorum." dedi ve sessizliği bozdu. Ona baktım. Ben de ellerimi yanaklarına doğru götürdüm. Gözlerim dolmuştu. Mutsuz olduğum için değil, Aşık olduğum için dolmuştu. Aşk buydu işte. Aşk insanın gözlerinin dolmasına sebep olacak kadar tatlı bir duyguydu. Ve bu duyguyu bana yaşatan Carl'ı herşeyden çok seviyordum. Gözlerimin dolduğunu görüp telaşlandı ve "Bebeğim gözlerin neden doldu? İyi misin??" dedi. Gülümsedim ve "Gözlerimin dolma sebebi sensin. Daha doğrusu biziz. Mutsuz olduğum için değil, tekrardan sana sahip olabildiğim için gözyaşlarım kendini tutamadı. Seni çok seviyorum. Bir daha ayrılmayalım." dedim ve gözümden bir damla yaş düştü. Gülümsedim. Bana sarıldı ve saçlarımı okşadı. Omzumu öptü ve "Bir daha ayrılmayacağız." dedi.

Kahvaltı için aşağıya inmiştik. Ben birşeyler hazırlıyordum, Carl da bana yardım ediyordu. Sosisleri doğrarken Carl birden arkamdan bana sarıldı ve başını boynuma gömdü. Güldüm. Saçlarımı kokluyordu. Boynumdan tekrar öptükten sonra kollarını benden çekti ve yan tarafıma geçip kendini tezgaha yasladı. Beni izlemeye başladı. Böyle yapması çok hoşuma gidiyordu.

Kahvaltımızı etmiştik. Gün mükemmel başlamıştı. Çok mutluydum ama her seferinde aklıma 3 gün sonra o adam ve kızın geri dönüp Carl'ı tekrardan benden alacakları geliyordu. Yine de kendimi bu düşünceden olabildiğince uzak tutmaya baktım ve Carl ile ilgilendim.

Duştan çıkmıştım ve havluyu bedenime sardım. Saçlarıma da bir havlu geçirip banyodan çıktım. Odama girdim. Ben girdikten birkaç saniye sonra odamın kapısı çalındı ve bir ses "Girebilir miyim?" diyordu. Bu Carl'ın sesiydi. "Gelebilirsin" dedim ve kapıyı yavaşça araladı. Orada dikilerek bana bakıyordu ve "Sana birşey sorucaktım. Tekrardan saçlarını örmemi ister misin?" dedi ve gülümseyerek bana baktı. Ben de gülümsedim ve "Çok isterim." dedim. Bu anı en son 14 yaşımızdayken yaşamıştık ve gerçekten bunu çok özlemiştim. Carl bana doğru yürüdü. Yatağıma oturdum ve arkama geçmesini bekledim. O da arkama oturdu ve saçımdaki havluyu yavaşça açtı. Saçlarıma dokunmasını çok özlemiştim. Havluyu kenara bıraktıktan sonra ona verdiğim tarakla nazik bir şekilde saçlarımı taramaya başladı. Yüzümdeki gülümseme eksik olmuyordu. Saçlarımı tararken "Hatırlıyor musun? Sana ilk günler çok kaba davranıyordum." dedi. Ben de "Evet hatırlıyorum. Bu beni gerçekten üzüyordu." dedim gülerek. O da "Nasıl yani? İlk zamanlar beni gerçekten seviyor muydun?" dedi şaşırarak. Ben de "Ne yani? Sen beni sevmiyor muydun ki?" dedim. Telaşlanıp "Hayır hayır! Tabiki de seviyordum-" derken ufak bir kahkaha attım ve "Dalga geçiyorum." dedim. Carl da güldü ve saçlarımı taramaya devam etti. Aniden "Saçlarıma dokunmanı çok özledim." dedim. "Ben de." dedi ve saçlarımı örmeye başladı. Bunu gerçekten dikkatlice ve narince yapıyordu. Bu da çok hoşuma gidiyordu. Saçlarımı ördükten sonra elimdeki tokayı da ona uzattım ve saçımı bağladı. Yine arkamdan sarılıp yanağımdan öptü ve "Mis gibi kokmuşsun." dedi. Güldüm ve ona doğru döndüm. Dudağına minik bir öpücük kondurdum. Sanki rüyada gibiydim. Bu an hiç bitmesin istiyordum. Ama 3 gün sonra bu rüyadan uyanıcaktım.

The Walking Dead- Carl x Jessie 2Where stories live. Discover now