2- Yangın

318 28 36
                                    

Gözlerim yavaş yavaş açıldığında yüzüme vuran güneş ışığıyla doğruldum. Aklıma dün, 2 yıldır hasretini çektiğim sevgilimin yeni sevgilisiyle birlikte geri dödüğü gelmişti. Mutlu olmam gerekiyordu. Aslında Carl yaşadığı için mutluydum ama benim hayal ettiğim tam olarak bu değildi. Bugün birlikte oluruz diye düşünüyordum fakat bu pek mümkün görünmüyordu. Yine de bunun hayalini kurmaya devam ettim. Ona ne kadar kızgın ve kırgın olsam da hala ona aşıktım. Onu tekrardan görebilmek için can atıyordum.

Toparlandıktan sonra Rick'in yanına aşağıya indim. Rick geldiğimi fark edip bana "Günaydın kızım" dedi. Ben de aynı şekilde karşılık verdim. "Birazdan Carl'ı buraya çağıracağım. Birlikte vakit geçirelim onu gerçekten çok özledim. Ayrı olduğunuzu biliyorum fakat bu senin için bir sorun olur mu?" dedi Rick. Başımı hayır analmında iki yana salladım.

Bir süre sonra kapı çalmıştı. Gelen Carl'dı. Ona daha alışamamıştım. Rick Carl'a uzunca sarıldı. Carl da ona. Carl beni görünce bana yaklaştı. Birden kollarını bana sardı. Şaşırmıştım. Yine de ben de kollarımı boynuna sardım. Boyu daha da uzamıştı. Kafasıı boynuma gömmüştü. Saçlarıma. Hiçbir şey söylemeden öylece sarılıyorduk. Saçlarımı kokladığını fark ettim fakat sesimi çıkarmadım. Gözlerimi yumdum. Ona böyle sarılmayı çok özlemiştim. Yalnız aklımda bir soru vardı. Carl'ın şuanda başka bi sevgilisi vardı ve eski sevgilisine yani bana bu denli sarılması aklımı karıştırmıştı. Yine de önceden kardeş gibi olduğumuz için insan olarak beni özlediğini düşünüp sorularıma bu şekilde cevap verdim. Biz ayrıldıktan sonra Rick derince bize bakıyordu. Carl ise bana. Gözlerine baktım. Gözlerinde sanki bana anlatmak istediği birşey vardı. Öyle tuhaf bakıyordu ki anlayamıyordum. Kafamda kurduğumu düşünüp bunu çok takmamaya çalıştım.

Biraz üçümüz vakit geçirdikten sonra Rick yanımızdan ayrıldı. İkimiz kalmıştık. Başbaşa. Aslında konuşucak çok fazla şey vardı fakat ikimiz de tek kelime konuşmuyorduk. Aslında ona söylemek istediğim çok fazla şey vardı. İlk sessizliği bozan kişi Carl oldu. "Nasılsın? Birbirimizi görmeyeli uzun zaman oldu." dedi yere bakarak. Dalga geçtiğini düşünüp tuhaf bir yüz ifadesiyle ona baktım. O da bana. O an aklıma gelen tek soruyu hiç düşünmeden sordum.

"Benden neden vazgeçtin Carl?"

Bana baktı. Derin bir nefes aldı ve "Bunları konuşmasak olur mu? Mesela ben yokken neler yapt-" derken sözünü kesip "Bekledim. Bekledim Carl." dedim. Derin bir sessizlik oluşmuştu. Sadece bana bakıyordu. Yine yüzünde o anlam veremediğim bakışı vardı. Gözlerim dolmuştu. Konuşmaya devam ettim. "Aylarca hatta yıllarca... senin acını çektim. Yalnız başıma olmamın acısını. Senin beni bırakıp gitmenin acısını. Ne kadar kötüydü biliyor musun? Senin yanımda olmadığın koskoca 2 yıl... Üstelik öldüğünü sanarak yaşadığım hatta yaşayamadığım o 2 yıl hayatımın en kötü dönemiydi. Sana o kadar ihtiyacım vardı ki. Sadece mezarına oturup seninle konuştuğumu sandım. Bazen yanına gelmek istedim. Yani orada olduğunu düşündüğüm yere..."

Son söylediklerimde donakalmıştı. Ona intihara kalkıştığımı belli etmiştim ve o da analmıştı. Bana yaklaştı. Gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Bana sarıldı. Sarılınca başımı omzuna gömüp daha da ağlamaya başladım. Ellerini beklemediğim bir şekilde saçlarıma götürdü. Dayanamayıp "Carl sana hala çok ihtiyacım var." dedim hıçkırarak. Saçlarımı okşamaya devam etti ve sadece "Özür dilerim." dedi. Biz ayrıldıktan sonra birbirimize baktık. "Sadece soruma cevap vermeni istiyorum. Benden neden vazgeçtin?" dedim hıçkırıklarımın arasında. Bana öylece baktı. Gözleri yine çok şey anlatıyordu. elini yanağıma götürdü ve ıslak yanaklarımı başparmaklarıyla sildi. Soruma cevap vermemişti. ayağa kalktı ve bana arkasını döndü. Soruma cevap vermedi. Kapıya doğru ilerledi ve odadan çıktı. Koşarak arkasından ilerledim. Ağlıyordum. Kolundan tutmaya çalıştım ama yere düştüm. bağırarak "Carl benden neden vazgeçtin?" dedim. Bu sefer parçalanmış bir vaziyette ağlıyordum. Carl dayanamamış olacak ki arkasını dönmüştü. Yere çökmüş bir vaziyette ona bakıyordum. Sarılı olmayan gözünün yaşlı olduğunu gördüm. "Jessie. Ben artık onu seviyorum."

Kulaklarımda bir çınlama vardı. Son söylediği bardağı taşıran son damla olmuştu. Yüzüne tekrar bakamamıştım. Zaten sesten anladığım kadarıyla evden ayrılmıştı. Bağırarak ağlamaya başladım. Resmen kendimden geçiyordum. Kalbim acıyordu. En çok da güvenim. Bu hayatta ilk güvendiğim insanlardan birisiydi o. Artık beni sevmediğini söylemişti. Ağlama sesimi duymuş olucak ki Rick koşarak yanıma geldi. Telaşla "Kızım iyi misin neler oluyor!??" dedi. Ben ise hala ağlamaya devam ediyordum. Dayanılmaz bir acım vardı. Bunu gerçekten beklemiyordum. Carl o andan itibaren benim için artık yoktu.

1 hafta sonra

1 haftadır Carl'ı görmüyordum. Daha doğrusu doğru dürüst kimsenin yüzüne bakmıyodum, sürekli yalnız kalmak istiyordum ve ağlıyordum. Carl bende dayanılmaz bir acı bırakmıştı. Ayrıca ben burada bu şekilde yavaş yavaş ölüyorken onun yeni sevgilisiyle mutlu mutlu yaşayıp gitmesi beni çok üzüyordu. Rick de benim için çok üzülüyordu. Sonumuzun bu şekilde bitmesini bence o da tahmin etmiyordu.

Rick 1 gün önce diğerleriyle erzak aramak için Hilltop'dan ayrılmıştı. Birkaç gün yalnızdım. Tıpkı her zaman olduğu gibi. Şişmiş gözlerimle aynada kendime baktım ve tek bir soru sordum.

"Ben bunu hak edicek ne yaptım?"

Aynadan cevap alamamıştım. Bir anda gelen sinirle aynaya sert bir yumruk attım. Ağlamaya başladım. Elim acıdığı için değil. Yüreğim acıdığı için. Elimi tuttum ve yere oturup yatağıma yaslandım. Elime baktım. Kanıyordu. Eskiden olsaydı Carl hemen sese gelip önce telaşlanır, daha sonra bana kızar ve elimi sarardı. Bunlar aklıma geldikçe daha da üzülmüştüm. Fakat bu sefer ağlamıyordum. Kendime bir söz vermiştim. Artık ağlamak istemiyordum.

Annem bana "Asla saçma bir nedenden dolayı ağlama. Özellikle de bir erkek için." derdi. Onu çok özlüyordum. Rick babamın olmayan eksikliğini biraz da olsa kapatsa da annemi çok ama çok özlüyordum.

Akşam olmuştu. Günümün yorgunluğuyla uykuya daldım. Daha sonra neler olacağını tahmin etmiyordum tabii.

Ciğerlerime dolan yoğun duman kokusuyla gözlerimi açtım. Neler olduğunu anlamaya çalışırken öksürüyodum. Etrafıma baktım ve güçlükle yataktan kalktım. Kapımın olduğu taraf ateş altındaydı. Ev yanıyordu. Korkudan ne yapacağımı bilememiştim. Sanırım burada ölecektim. Öksürüklerim devam ederken elime aldığım tek bir şey vardı. Carl'ın bana hediye ettiği kolye. Avucumun içerisine kapayıp yere düştüm. Güçlükle kalkmaya çalışıyordum fakat başaramamıştım. Dışarıdan çığlıkların geldiğini duyabiliyordum. Sesler az gelse de birisi benim için bağırıyordu. Daha sonradan bu sesin giderek yaklaştığını duydum. Bulanık gözlerimle yanıma gelen kişinin yüzünü çıkarmaya çalışıyordum. Sesler yankı yapıyordu kafamın içerisinde. Yanıma gelen kişi "Tatlım hadi kalk buradan çıkmamız gerek!!" diye seslendi bana. Beni yavaşça kaldırdı. Sanırım bu kişi Daryl'dı. Zar zor beni kapıya sürükledi. Gözlerimi açık tutmaya çalışıyordum. Aynı zamanda o da benimle birlikte öksürüyordu. Bilincim yavaştan açılmaya başlamıştı. Kapıya iyice yaklaşmıştık. Buradan çıkacaktık.

Dış kapıdan da çıkmıştık. Dışarıda bir sürü insan vardı. Telaşla bize bakıyorlardı. En önde de Carl. Ona doğru yaklaştığımızda Carl'ın dehşet bir şekilde ağladığını fark ettim. Yanında sevgilisi Chloe olmasına rağmen bana birden sımsıkı sarıldı. Elini başıma koydu ve ağlıyordu. Ben kollarımı ona sarmamıştım fakat ona sarılmayı çok özlemiştim. Benden ayrıldıktan sonra "Ölüceksin diye çok korktum." dedi. Hiçbir şey söylemedim. Sadece ona baktım. Sevgilisne de döndüm. Yere doğru bakıyordu. Carl'dan yavaşça uzaklaştım. Bana bakıyordu. Gözlerime. Bu çocuk neden böyleydi anlayamıyordum. Daha sonra kenarda öksüren Daryl'ın kollarına atladım. Başımı okşadı. Saçlarımı öptü. "Teşekkür ederim Daryl" dedim gülümseyerek. O da gülümsedi ve "Seni kaybetmeyi göze alamazdım biriciğim benim." dedi. Onu gerçekten çok seviyordum.

The Walking Dead- Carl x Jessie 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin