0.5

488 48 40
                                    

"Ya nereden çıktı bu yemek işi, anlamıyorum ki?" Seokjin'in huysuzca söylenmesi ile Jungkook şirince gülümsemiş ve oturduğu arka koltuktan uzanıp yanağına bir öpücük kondurmuştu. "Hyung, neden bu kadar huysuzsun ki? Sadece oturup sohbet edeceğiz."

Arabayı kullanan Yoongi dikiz aynasından Jungkook'a bakarak ona göz kırpmış ve yanında oturan arkadaşına dönerek "Boş çene çalmayı bırak artık. Gidip kaynaşacağız işte." demişti.

Seokjin ofladı. "Anlamıyorsun oğlum. Ben bu Taehyung piçine bir daha asla görüşmek konuşmak yok dedim. Sert bir görüntü çizdim herifin gözünde." Kollarını önünde bağladı. "Fakat şimdi sayenizde tükürdüğünü yalayan bir çocuktan farkım yok." Jungkook dudaklarını büzerek arka taraftan uzanıp yanağını Seokjin'in omzuna yasladı.

"Hyung, tanışmak isteyen oydu zaten. Bu yüzden sözünden pek de dönmüş olmuyorsun." İşaret parmağını yanağına bastırıp "Gül biraz hadi, lütfenn." diye baskı uyguladı. Seokjin, Jungkook'un sevimliliğine daha fazla dayanamayıp gülmüş ve yanağında ki parmağı tutup dişleri arasına alarak ısırmıştı.

Küçük bir çığlık atıp geri kaçmaya çalışan Jungkook ile büyükler gülmüştü. Muhabbetle sohbetle biraz Jungkook'un şebeklikleriyle biraz Seokjin'in kendisini gereksiz övmeleriyle ve Yoongi'nin ikisini de duymamak için sonuna kadar açtığı müzikleri ile geçen yolda on beş dakika sonra Taehyung'un evine varmışlardı.

"Yoongi senin malikâneden küçük lan." Yoongi hoşuna gitmiş bir eda ile elini saçına atmış ve yanındakilere kafa işareti yaparak binadan girmeyi teklif etmişti.

Jungkook elindeki market poşetleri ile hyunglarının arkasından ilerleyerek birlikte asansöre binmişlerdi. Büyükler daha ağzını açmadan kat düğmesine basan küçük ile Seokjin ve Yoongi tip tip ona bakmışlardı. Büyüklerinin bakışlarını fark eden Jungkook alt dudağını dişlerinin arasına almış ve onlara gergin bir gülümseme göndermişti. "Şey sipariş getirmiştim de pizzacıdayken. Oradan şey ettim yani."

"Senin götünü keserim çocuk!" Jin hyungunun sesi ile Jungkook seslice yutkunmuş ve önüne dönmüştü. Tek isteği bu gecenin sorunsuz bir şekilde bitmesiydi. İçinden tanrı onu duysun diye dualar ederken açılan asansör kapısı ile dışarı çıktılar. "Sen şimdi daireyi de bilirsin, getirmişsin ya pizza." Yoongi arkadaşına dirsek atıp küçük çocuğa döndü. Gözleri ile sorun olmadığını belirttiğinde Jungkook ona gülümsemiş ve dairenin önüne doğru adımlamıştı.

Çaldığı zil ile anında açılan kapı yüzünden Jin huysuzca kaşlarını çatmıştı. "Kapı da bekliyorsun herhalde. İce Tae Bey."

"Bir sus amına koyayım ya." Yoongi'nin sessiz uyarısı ile Jin ona dönüp bana karışma, ben işimi biliyorum diyerek kaş göz işareti yaptı. Yoongi ise ona anlamaz gözlerle öylece bakarken Jin, ne kadar cahil insanlarla arkadaşlık kurduğunu düşünerek önüne dönmüş ve kafasını sağa sola sallamıştı.

Acilen arkadaşına kaşlı gözlü kendisine ait olan dili öğretmeliydi.

"Hoşgeldiniz." Taehyung'un sesi ile Jungkook gülümsemiş ve içeri doğru adımlarken "Hoşbulduk hyung." diye mırıldanmıştı. Taehyung ona hafif gülümserken çocuğun ışıl ışıl koca gözlerine bakmaktan kendini bir türlü alamamıştı. "Biz de hoşgeldik Taehyung lan." Jin elini Taehyung'un omzuna attı. "Değil mi lan? He lan?" Dişlerini sıkarak "konuşsana lan!" dedi.

Yoongi gözlerini devirerek Jin'in elini Taehyung'un omzundan indirmiş ve sırtından iteklemişti. "Geç içeri gerizekalı."

"Lan bir kere de karizmamı bozma olum. Sikecem en son elini." Söylene söylene içeri giren Jin ve Yoongi içeridekiler ile derin bir nefes aldı. Jimin sarı saçları, siyah dar jean ve onun üzerine de giydiği beyaz tişörtü ile koltukta bacak bacak üstüne atmıştı. Yoongi bakışlarını sadece bir kere Jimin'e değdirmiş ve onda da bir kafa selamı verip en uzak yere oturmuştu.

just wanna be yours | taekookWhere stories live. Discover now