Gökdeniz başını masaya yasladı sabır dileniyormuş gibi. "Sus diyorum."

"Sen de ne zaman Emre ve Nevin'den bahsetsem ikinci kere sus diyorsun aslanım."

Gökdeniz bu sefer çenesini masaya yaslayıp kollarını da lisede uyuklayan gençler gibi etrafına sardı ve Ali'ye ters bir bakış daha attı. Ali onu umursamadan devam etti: "Sen de diyorsun ki bu herif Tırtıl kelimesini duyarsa delirir, endişeleniyorum, ona bir şey söylemeyelim."

"Ben sadece kendi akıl sağlığım için endişeleniyorum."

"Tabii. Ben de Şevval'i hiç sevmiyorum zaten(!)"

Gökdeniz, Ali'nin onu ciddiye almamasına karşın kaşlarını çatık tutmayı sürdürdüğünde Ali de gözlerini kaçırmış ve masanın üstündeki paketten bir dal sigara çıkarmıştı. Onu dudaklarının arasına yerleştirip paketi Gökdeniz'e doğru uzattığında Gökdeniz onu kaşlarını kaldırıp reddetti. Bunun üzerine Ali çakmağıyla sigarasının ucunu ateşledi ve yüzünü mutfak masasının yanındaki cama çevirdi.

"Bu Miraç ibnesinden de ses çıkmıyor son olayı patlattığımızdan beri."

Son olay?

"O bir süre götünün üstüne oturamaz zaten. Geneleve götürmüş kızı sırf korkutmak için, piç."

Gökdeniz'in dişlerini sıkarak sinirle hatırlattığı şey, karnıma iğrenç bir ağrı girmesine sebep olunca huzursuzlandım ve sindiğim köşeye iyice yaslandım. Bacağımdaki yanık izi hâlâ duruyordu ve geçmeme ihtimali beni korkutuyordu. Sibel zaman alsa da düzeleceğini söylemişti ama ben yine de endişeliydim ve ne zaman o izi görsem aklıma yaşadıklarım geldiği için midem bulanıyordu.

Ali'nin sesli bir şekilde gülmeye başlaması dikkatimi dağıtırken Ali, "Lan onun boynunu gerçekten Bahar mı morartmış?" diye sormuş ve gülmeye devam etmişti. "Konuşunca şoka girdim oğlum."

Gökdeniz mimik oynatmadan ona baktı. "Ben hiç şaşırmadım."

"Niye, seninkini de mi morarttı?"

Pat diye sorduğu bu soru karşısında ağzım kocaman açılırken Gökdeniz de mal gibi kalmış, Ali'nin yüzüne bakakalmıştı. Ali, bunun üzerine yüksek sesle kahkaha atmaya başladığında Gökdeniz hiçbir şey söylemeden masanın üstündeki demir kül tablasını aldı ve onun kafasına fırlattı. Ali ahlayarak elini başına götürürken Gökdeniz de kaşlarını çatmıştı.

"Koyduğumun şizofreni..." diye kendi kendine söylendikten sonra çakmağını da Ali'ye fırlattı. "Sana ne lan?!"

"Oy sen utandın mı sen..." diyerek bir kez daha gülmeye başlayan Ali, Gökdeniz'in sinirlerini iyice bozarken gülüşü iyice şiddetleniyordu. "Büyümüş de utanırmış!"

"Oğlum bak dalarım sana!"

Ali, Gökdeniz'in masanın üstünden ona uzanmaya çalışmasıyla başını geriye atıp kahkaha attığında Gökdeniz onun üstüne atlamak üzere gibiydi. "Sana bir şey anlatanda kabahat, bundan sonra sadece Sibel'e anlatacağım, sen de dışarıda kal. On beş yıldır hayatımdasın bir hayrını görmedim lan!"

"Aşk olsun. Ben olmasam kimden ilişki tavsiyesi alacaktın?"

Gökdeniz sinirden saçlarını çekiştirerek gözlerini kapattı. "Hâlâ ilişki diyor... Allah'ım sabır ver!"

Yaşarken Ölmek Gerekir Where stories live. Discover now