Chapter Two: Return to the Family

99 9 11
                                        


Uyumak hayatı boyunca yapacağı tek kusursuz şeymiş gibi hissettiği zamanlar olmuştu. Özellikle de küçükken. Okulda yeterince yüksek notlar alamadığı zamanlarda ya da ergenlik yıllarında kalbi ilk defa bir erkek tarafından kırıldığı zaman, hatta belki yetişkin olup dertleri boyunu aştığında bile.

Uyumak onun için en güzel kaçış yoluydu ve kusursuz yapacağı tek şeymiş gibi hissederdi eskiden. Tanrı sihirli çubuğuyla onun hayatına dokunup onun ikiz ruhlu kız kardeşini ondan alıncaya kadar uyku en güzel kaçışıydı. Şimdiyse düşmanı haline geldiğini hissediyordu. Çoğu gece, özellikle uyku ilacını ya da alkolü gereğinden fazla aldığı geceler, gözlerini her kapatışında koca bir kamyonla göz göze geliyordu.

Direksiyon onun kontrolünde olsa dahi üzerlerine doğru gelen kamyondan kaçamıyordu Nellie, rüyalarında bile. Kalbi, paramparça oluyordu.

Gözlerini gerçek dünyaya açtığında göz pınarlarına yerleşmiş yaşları fark etti. Gece kadar karanlık saçlarını geriye itip gözlerini ovuşturduğunda tek dilediği kabuslarından kurtulmaktı ama dileğinin gerçekleşmeyeceğine de emindi. Tanrı'nın onu sevdiğine inanmıyordu zaten en başta. Neden huzur dolu bir uykuya layık görülsündü ki?

Yatağından kalkıp adımlarını banyosuna attı. Sıcak suyun, üzerindeki kötü enerjiyi akıtacağına inanmak istiyordu. Gece uçağı indiğinde erkek arkadaşı Jay onu almış, evine bırakmıştı ama Nellie tarafından içeriye davet edilmemişti. Çünkü yalnız uyanmak istiyordu kadın. Gördüğü o spesifik kabus yüzünden özlem ve ızdırap içinde uyandığında kimse onu görmesin istiyordu.

Sıcak su geçmişinden ve kabusundan gelen o ızdırabı alamasa da yorgunluğunu uzaklaştırdı Nellie'den. Günün geri kalanında Oscar'ın evine gideceği için bu yeterliydi. İki yeğeni onun etrafını kuşatıp halalarının peşinden ayrılmayacağı için enerjisinin o anlarda yükseleceğini biliyordu Nellie.

Ama bilmediği bir şey vardı. Dünyada her şeyden çok değer verdiği ailesinin, Oscar, Elvira ve Pedro'nun Jay'le tanıştıklarında verecekleri tepkiyi bilmiyordu. Onun hakkında ne düşüneceklerini merak ediyor ve zihninde dolaşan soru işaretlerinin önüne geçemiyordu.

Her zamanki gibi yırtık kot pantolonlarından biriyle siyah grup tişörtlerinden birini geçirdi üzerine. Siyah Guns n' Roses tişörtü kendisine değil, Beth'e aitti ama umursamadı. Üç yıl önce o tişörtü Beth'in dolabından çaldığında Beth de umursamamıştı çünkü.

Çalan telefonuyla birlikte bakışlarını aynadan ayırdı. Yalnızca birkaç haftadır birlikte olduğu erkek arkadaşının adını ekranda gördüğünde derin bir nefes almıştı.

"Nellie, hazır mısın? Kapıda seni bekliyorum."

"Beş dakikaya iniyorum." diyerek telefonu kapattı kadın. Neden bunu yapıyorum, diye kendisine sorarken göğsüne tekrar bir ağırlık çöktüğünü hissetti.
"Gerçekten bunu neden yapıyorsun Sunny?"

Gözlerini kapattı. Sakinleşmek için beşten geriye doğru saydıktan sonra birkaç derin nefes doldurdu ciğerlerine. İlişkileri yeniydi, henüz bir ciddiyeti yoktu ama o, erkek arkadaşını Oscar, Elvira ve Pedro'yla mı tanıştıracaktı?

Kendi kendisine mırıldandı: "Çünkü onlar tanışmak istiyor. Çünkü bir buçuk yılını evden dışarı zar zor çıkarak geçirdikten sonra edindiğin ilk erkek arkadaşını merak ediyorlar. Çünkü onlar senin ailen."

Ceketini üzerine giyip evden çıktıktan sonra arabasına yaslanmış kendisini bekleyen Jay'e baktı. Hoş bir çocuk olduğunu inkar etmiyordu. Güzel kesilmiş kıvırcık saçları, yeşil gözleri vardı. İyi bir tarza sahipti, mesleğinde iyiydi. Eğer Nellie, Jay'i DJ kabininde görmeseydi kesinlikle ondan etkilenmezdi.

as good as it gets|pedro pascalМесто, где живут истории. Откройте их для себя