Bölüm 8: Sen Ağlama

5 0 0
                                    

En sonunda Aley dayanamayıp Karahan'ı kolundan tutarak sarıldı "Ben buradayım, sakin olsana biraz." bu sarılma Karahan'a iyi gelmişti anlaşılan. Okul çıkışı hızla servise bindim, direkte eve gitmek istiyordum. Evin içimi ürperten soğuğuyla söylenerek camları kapattım, bu adam ne yapmaya çalışıyordu anlamıyorum. Odama girdiğimle çıktığım da bir oldu zaten, şu ev şu duvarlar beni ben gibi hissettirmiyordu ya da ben değişmiştim bilmiyorum. Salona geçip koltuğa ceset gibi uzandım hoş cesetten tek farkım kanımın hala damarlarımda gezmesiydi. Anahtar sesiyle yumruklarımı sıkıp gözlerimi kapattım, kapının çarpılmasıyla sıçramamak için bütün bedenimi sıktım kelimenin tam anlamıyla "AYPARE!" evin tüm odalarını tek tek aradı en sonunda salona girdiğinde bir kez daha tüm hücrelerimde hissedeceğim derecede adımı bağırdı. Gözlerimi yarım yamalak açıp suratına baktım "Çocuk sen beni çıldırtacak mısın? Ya defol git ya da şu lanet evde dur!" o sesini yükselttikçe benim vücudumun titremesi artıyordu. Hızla ayağa kalkıp odamdaki ufak valize kıyafetlerimi tıkıştırdım, arkamdan odama girip sesini azaltmadan konuşmaya devam etti "Ne yapmaya çalışıyorsun?" "Bana iki seçenek sundun, ya evden git ya da evden ayrılma diye. Bende gitmeyi seçiyorum." dedim sakinlikle "NEREYE GİDECEĞİNİ SANIYORSUN KİM SENİ KABUL EDER?!" artık çığlık seviyesine gelen sesiyle kulaklarımı kapatıp derin bir nefes aldım "O kadar çok gideceğim yer var ki baba, beni seven o kadar çok insan var ki. Beni kendinle karıştırma." dedim gülümseyerek. Elini kaldırıp birkaç saniye öyle durdu elinin altından hızla geçip masamda duran eşyalarımı da çantaya attım, dolan gözlerimden evden çıkarken yaşlar akmaya başladı. Arkamdan bağırdığını duymamaya çalışıp kapıyı çektim çoğu komşu kapıya çıkmış bize bakıyordu, onun da bu evi terk etmek zorunda kalması yakın gibiydi. Apartmanı nasıl terk ettiğimi bilmiyorum evden uzaklaşınca telefonumu çıkardım, gözyaşlarım yüzünden ekranı görmememi bir kenara bıraktım telefonu tutamıyordum bile. Olduğum yere oturup telefonu dizime bıraktım, nefes alışım düzene girmeyi bırak iyice bozuluyordu. Ne yapacağımı asla bilmiyordum nereye gidecektim, insanlara ne diyecektim... Tek bildiğim Gece'ye ihtiyacım olduğuydu, telefonu nasıl çıkardım ne ara Geceyi arayıp gelmesini söyledim hepsi kesik kesik. Bir şeyleri hatırlamaya başlamam koşarak gelip bana sarılmasından sonra oldu zar zor kaldırdı beni oturduğum kaldırımdan, ufak bir eve götürdü beni ufak ama çok güzel. Gülerek suratıma baktı "Ufak viraneme hoş geldin, sen geldin ya artık bura en güzel yerlerden daha güzel." dedi saçlarımı arkamda toplayıp bileğimdeki tokayla aşağıdan bağlarken. Elimden tutup koltuğa oturdu "Anlat bakalım." "Git dedi. Ya git ya da evden ayrılma dedi ben de hemen çıktım. O evde duvarlar ruhumu parçalarken duramazdım." dedim hıçkıra hıçkıra ağlarken "Benim Alaz'a haber vermem lazım merak eder eve gidip bulamazsa." "Tamam hepsini tek tek ararız ama önce sakinleş. Senin evin de ailen de ben olurum, burada dur demiyorum bura ikimize bir süre sonra dar gelir." hayır anlamında kafa salladım "Gidersin Alazda kalırsın Alyeskada kalırsın ne bileyim Norada kalırsın Mertle Metenin kapısı da sonuna kadar açık. Seni bırakmayız yani, o güzel gözlerinden yaş düşmesin benim ciğerim yanıyo." öyle güzel konuşmuştu ki kafamı göğsüne yaslayıp bir süre de orada ağladım sonra da uyumuşum zaten. Sabah uyandığımda Gecenin yerindeydim yorganla her yerimi kapatmıştı, gülerek doğruldum ayaklarımı yatağa vururken içeri Gece girdi ve tebessümle bana baktı "Uyandığımda evde tek başıma olmadığımı fark etmek çok iyi geliyor." "Uyandığımda evde senin olduğunu fark etmek çok iyi geliyor." dedim gülerek ve yataktan atladım. Kahvaltıdan sonra Gecenin dolabından bir şeyler geçirip kapıya koştum "Bugün bizimkilere demesek çok kafaya takarlar." anlayışla kafa salladı. Yol boyunca sohbet ettik, ben anlattım o dinledi hiçte bıkmadı benden o öyle dinledikçe ben iyice heveslendim. Servis yanımızdan geçerken kornaya basıp durdu binmemiz için Gece el sallayıp servisi gönderdi. Okula vardığımızda o kadar mutluydum ki yarım saat boyunca beni sıkılmadan dinlemişti ve hepsine tepki vermişti, okulun içindeki karmaşayla birbirimize baktık. Sınıfta gözlerim ilk Alyeskayı aradı, onu göremeyince Noraya baktım ama ikisi de yoktu Alkan müdürün odasında olduklarını söyleyince koşarak aşağı indim. İçerisi o kadar kalabalıktı ki göremedim bile gözlerim bu kez Geceyi aradı etrafta ama o da yoktu. Endişe kat sayım her saniye biraz daha artıyordu, sağ sola bakındım. En sonunda okula giren Mertlerin yanına koştum "Müdürün odası çok kalabalık kızlar da içerideymiş." dedim nefes nefese "Dur sincap bir sakin ol düş önüme bizde giriyoruz." deyip kolumdan itti Mete hızlı adımlarla kapının önünde durdum Mert önümüze geçip içeri girdi arkasından da biz. İçerideki karmaşanın asıl nedeninin bizimkiler olduğunu fark etmem çokta uzun sürmedi ve Gece de oradaydı, beni fark etmemiş olacaklar ki Cem hoca konuşmaya devam etti "Gece oğlum bana bak, evet seni severim ama sen Aypareye zarar verirsin. Bir tek sen değil hepiniz zarar verirsiniz o kız sizin gibi değil." Alyeskanın gözlerinin dolduğunu gördüm sonra da Mete lafa atladı zaten "Hocam ne zarar vermesi! Kız bizimle çok mutlu bırakamayız!" her kelimede ses seviyesi biraz daha yükseliyordu "Tamam Mete bağırma, tamam hocam uzak duracağız ama çok pişman olacaksınız. Bizim o kıza o kızın bize ihtiyacı var siz de anlayacaksınız." deyip sinirle ayağa kalktı Gece, kapının önünde benimle karşılaşınca koluyla beni belimden itip odadan çıktı. Hepsi teker teker çıkınca bir Cem hocaya bir de müdüre baktım "Yapmayın hocam..." "Aypare senin için iyi olan bu." "Bırakın iyi olanı ben seçeyim." "Bu konuda biz seçeceğiz." daha uzatsam da bir işe yaramayacağını fark edince bende hızla odadan çıktım,okulun her yerinde onları arasam da yoklardı sanki hepsi de yer yarılıp içine girmiş gibiydiler. Son çare yangın merdivenlerine gittim ve evet. Hepsi de bir köşeye dağılmış suskun suskun oturuyorlardı. Mert merdivenin tepesine oturmuş yakalanmayı umursamadan elindeki sigaranın külünü izliyordu, Alyeska Karahan'ın dizlerine kafasını gömmüş ağlıyordu, Mete kendi kendine olaylara bir çözüm bulmaya çalışıyordu, Nora bomboş etrafa bakıyordu, Gece... Gece yoktu, ben girince Mete bana döndü "Sincap git." dedi sesi titreyerek  "İstemiyorum." "Biz sana zararız sincap git yeni insanlarla tanış." tekrarladım "İstemiyorum." diye ben bir süre orada durunca onlar kalktı ayağa, arkalarından seslendim "Bari Gecenin nerede olduğunu söyleyin!" ve cevap vermediler. İlk tanıştığımız yere oturup ağlamaya başladım artık ne bir evim vardı ne de ev yaptığım insanlar, okuldan nasıl çıktığımı bilmiyorum sınıfa girmemle çıkmam bir oldu zaten. Alaz da okuldaydı nereye gideceğimi bilmiyordum, anlık fikirle Gecenin evine gitme kararı aldım. Evim evindir demişti, evim evindir ve sende benim evimsin... Koşarak eve gittim kapının önüne geldiğimde nefes nefese kalmıştım, sepetin içindeki anahtarı zar zor deliğe soktum. Bir süre öyle bekledim çok yorulmuştum en sonunda burada durmak yerine içeride oturmanın daha mantıklı olduğunu fark edince kapıya yönelip kilidini açtım. Sabah kilitlediğimiz gibi değildi tek kilit vardı, içeri girince karşılaştığım manzarayla bir süre nefes alamadım.

Gecenin İzleriWhere stories live. Discover now