"İyi misin?!" "Sorun değil, ben iyiyim." dedim, Hoseok'un endişeli sesine karşı.
"Jimin sana o kadar çok iş verdi ki, tabii daha ne beklenirdi ki!"Hoseok kendi kendine çıldırırken ben duvardan destek alarak mutfağa gittim ve ağrı kesici aramak için dolabı açtım.

Ağrı kesici bile kalmamıştı..

İç çekerek tezgaha yaslandım ve gözlerimi kapattım.Keşke şu an yumuşak bir yatakta uyuyabilseydim.Düşler bile yorgun bedenime uyku getirirken o yatakta uyumak ne kadar güzel olurdu.

"Bu Bay Kim'in babası sonunda bizi öldürecek!"diyerek gelen Seokjin'e ne olduğunu sordum. "Sence ne olabilir?! Elleri çalışmadığı için ağzına kaşıkla yemek koyuyorum, yutmadan geri atıyor!Bay Kim'e söylersem yine beni suçlayacak ve bana kızacak!"
Görünüşe göre Seokjin çoktan bıkmış ve sonunda patlamıştı.

"İstersen bu sefer babasının yemeğini ben vereyim?" Seokjin söylediklerime gergin bir şekilde güldü ve "Kendini boş yere yorma bence" dedi. "Sorun değil," dedim, yemek kasesini Seokjin'in elinden alıp Bay Kim'in babasının odasına yönelerek.

Nihayet odaya ulaştığımda kapıyı açtım ve içeri girmeye çalışmıştım, ta ki ne zaman geldiğini anlamadığım Bay Kim'in sesini duyuncaya kadar.

"O odaya girmeye cesaret bile etme!" Yeri göğü inleten Bay Kim'in sesiyle korkudan yerimde dondum kaldım.
Ona döndüğümde bana alev alev yanan gözlerle baktığını gördüm.

Hızlı adımlarla yanıma geldi, kolumdan tuttu ve beni aşağı kata sürüklemeye başladı.

Alt kata geldiğimizde kalın ve derin sesiyle bağırmaya başladı."Neden babamın odasına gidiyordun? Ne yapmayı planlıyordun?!". Onu bu kadar deli eden şeyin ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Titreyen ellerimle elimdeki tepsiyi işaret ettim ve "Babanıza yemek yedirecektim efendim" dedim.

Bay Kim, eli yumruk şeklinde sıkarak duvara sert bir yumruk atmıştı, oysaki ben boştaki elimle bana vuracağını düşünerek yüzümü anında kapatmıştım.

Benim halimi görünce sessizce konuşmaya başladı, "Ben bu işi yapması için sadece Jin'e güvendim, başka kimse babama yakın olmamalı. Özellikle de sen!".

Tam devam edecekken kapı çalmış, Hoseok hemen kapıyı açmaya gitmişti ve bununla kimin geldiğini merak eden Bay Kim sessiz kalmıştı.

Gelen orta yaşlı bir kadındı.Anlaşılan bu eve yıllar sonra bir kadın gelmişti.

Taehyung kadının sesini duyduğunda ciddi ifadesini korumuş benden koridorun kapısına doğru yürümüştü.

Kadına karşı ciddi ifadesine rağmen, her zamankinden daha samimi görünüyordu.Garip hissettirmişti.Eminim bu duyguyu sadece ben değil, onu her gün ciddi ve gergin bir şekilde gören herkes yaşıyordur.

"Hoşgeldiniz salona geçelim lütfen."
Kim Taehyung'un bu hallerine hala alışamıyordum."Jimin, bizim için salona kahve getir".Jimin Bay Kim'in emrine göre hızlıca mutfağa gelmiş, kahveleri hazırlamak istemişti ki, ama mutfağa girdiğimi görünce durdu.

"Jungkook!Buraya gel!" Dedi ve sırıtarak bana baktı."Kahveleri sen hazırla," dedi ve bana cevap vermeme fırsat vermeden mutfaktan çıktı.

Benimle sorunu neydi bu adamın?!

Bir şey demeden kahveyi hazırlamaya başladım.Fincanlara döktüğüm kahveyi tepsiye koyup salona götürdüm.

Bay Kim ayağa kalkmış,yüzü bize ters yönde duracak şekilde telefonda konuşurken, kadın kanepeye oturuyor ve gözleriyle çevreyi dikkatlice kontrol ediyordu. Elimdeki tepsiyi sessizce masaya koyduktan sonra içinden fincanları alıp hepsinin önüne koymayı düşünürken yerde gördüğüm bileklikle yere eğildim.

|Would you change for me?|TAEKOOK|Where stories live. Discover now