Bir süre klasik konuları konuştular. Sizinkiler nasıl, okul nasıl, sen nasılsın üçlemesinden sonra oluşan derin sessizlikte ayağa kalktım. "Çay içer miydin?" Sanki kapıdan girdiği an tanışmışım gibi davrandığım kara gözlüm gülümsedi. "Olur tabi, teşekkürler." 

Senin teşekkür eden dillerini yerim ya, ne tatlı bir çocuktu. 

Annemle birlikte mutfağa geçtiğimizde, belime yediğim cimcikle ahladım. "Anne!" diye inlediğimde sırıtan suratı ile karşı karşıya kalmıştım. "Kız, ne efendi bir çocuk bu! İt kopuk getireceğine o kadar emindim ki, maşallah. Nereli, nereden buldun bunu?" 

"Ankaralı," dedim hülyalı bir gülümseme ile. Nereden bulduğumu ise ne sen sor, ne ben söyleyeyim modundaydım. "Aman aman, sakın kaçırma." Tabakları hazırlarken dedikodu modundan asla çıkamamıştı. "Boylu boslu da," Ee anneciğim, senin kızın da boş insan mı? "Öyle," 

"Düzgün de birine benziyor, sen delirtme bu çocuğu?" 

"Anne ya!" diye sitem ettim. Gören de annemi erkek tarafı sanacaktı, ben böyle bir damatçılık görmemiştim. "Ne kızıyorsun? Abinle babanın sabrını az mı sınıyorsun? Evlenip durulacak sanki benim başıma," 

"Durulacağım tabi," dedim asla söylediğime inanmayarak. Hazırlanan tabaklardan iki tane alıp annemin çıkardığı sehpalara koymuş, daha sonra da çay servisini kazasız belasız yapmıştım. İyi gidiyor sayılırdık, daha hiçbir vukuatımız yoktu ve bu benim hayatım için bile bir rekor olabilirdi. 

"Ee Yağız," diye giriş yapan babamla, Yağız yudumladığı çayı sehpaya bıraktı. İfadesi de daha çok, buyurun, vurun tarzındaydı. "Yemek yapmayı biliyor musun?" Göz ucuyla anneme baktım, o da aynı şaşkınlıkla bana bakıyordu. "Hayatta kalacak kadar efendim." 

"Temizlikten falan anlar mısın?" Annem asabı bozulmuş gibi güldü. "Ne önemi var şimdi bunların Tayfun?" derken alttan alta sus iması da veriyordu ama babam sazı almıştı bir kere eline. "Çok önemi var, bir ev paylaşacak benim kızımla. Yardım edebilecek mi edemeyecek mi, öğrenmem lazım." 

"Ederim tabi ki," Masum kara gözlüm hemen cevapladığında babam güldü. "Ne kadar edersin? Mutfakta bir salata yapmakla, masaya tabak koymakla yardım olmuyor yalnız," Yağız ne demesi gerektiğini bilmiyor gibi bana döndü, kısa bir an göz göze geldik ve ne yapacağımı bilemediğim için gülümsedim. "Babacığım, Yağız çok anlayışlı ve yardımcı bir insandır." 

"Herkes öyle der," dedi sert bir sesle. "Var mı hiç tek yaşama tecrüben? Bir çorba kaynattın mı kendine, kızım hasta olsa çorba içirebilecek misin?" 

Ben gerçekten babamın kızı olma işini baya abartmış olmalıydım. Sesi daha ince olsa ben konuşuyorum sanırdım, o derece benziyorduk. "Sanki kendin yapıyorsun Tayfun," Babam anneme dönüp kaş göz yaptı ama durdurmaya yetmedi. "Babam da sana deseydi böyle avucunu yalardın bizim evden çıkarken, konuşturma şimdi beni." 

"Aşk olsun," dedi babam anında geri vites yaparak. "Ne zaman hastayken seni yatağından kaldırdım?" Annem nazlı nazlı omuz silkti. "Ben bilmem, gitme çocuğun üstüne. O da elbet yapar, baksana ne tatlı çocuk." Yağız gülümsedi, annem de tabağını işaret etti. "Kısırdan da yesene oğlum," Sevdiceğim hemen kaşığa davranıp birkaç kaşık kısır aldı. 

Saniyelik yüzü değişse de hemen toplamıştı. Anlayamayarak gözlerimi kıstım. "Çok güzel olmuş efendim, ellerinize sağlık," derken gülümsüyordu ama alttan alta garip bir yüz ifadesi vardı. Birkaç saniye boş boş baktıktan sonra köşeli jetonum düştü. 

Yağız maydonozdan hoşlanmıyordu, tabi ya!

"Börekten de yesene," dedim kısır konusu hemen kapansın diye. Annem hala çocuğa bakıyordu ve  o da devam etmek zorunda kalıyordu. Ailecek sınav olup çıkmıştık başına, kaçıp gitmese iyiydi. "Yerim," dedi ve bu sefer de çatalı eline aldı. 

"Ye ye, sonra da senin şu askeri okul mevzusunu bir konuşalım." Babam koltukta arkasına yaslandı. "Aynı okullara oğlumu gönderdim, iyi bilerim sizin kardeşliğinizi. Saygım da sonsuz ama geleceğine fatura kesmen hiç doğru değil," Beni işaret ederek devam etti. "Özellikle orada kızım da varsa." 

"Konuşalım efendim," dedi Yağız zar zor. Sonra da gülümsedi. "Ben de sizin gibi düşünüyorum, geleceğim hakkındaki çoğu kararda Gökçe'nin de payı olmalı." 

Sicilini temizlemeye benim için ikna olduğunu söyleyen ağzını yerdim, gerçekten yerdim! 

Onun için olumlu bir şey yapabilmiş olmanın verdiği hazla koltukta arkama yaslandım. Gerisi kolaydı, yalnızca babama, birkaç kanıta ve duruşmaya bakıyordu. Çözülüp gidecek, Yağız'ın sırtından bir kamburu almış olacaktım. 

Tüm ömrüm boyunca yüklerini sırtından indiren kişi olacağıma inanmak üzereydim. 

Oy vermeyi unutmayın lütfenn

Göğe Ait | TextingWhere stories live. Discover now