'𝟿

256 132 141
                                    


[ Park Mi Hi ]

"Sen aklını mı kaçırdın, abla?"

Jimin salonun orta yerinde zilyonuncu cırlamasını yaptı. Gözlerimi devirdim ve derin bir nefes aldım.

Onu bu özel ders konusunda ikna etmeye çalışıyordum. Ama onun yaptığı tek şey bağırarak bunu reddetmekti. Dinlemiyordu bile.

Volta atarken ellerini saçlarından sinirle geçirdi. Bunu kabul etmemekte kararlı gibi görünüyordu. Fakat ben ondan daha kararlıydım.

Gerçekten başarılı bir öğretmen karşımıza çıkmışken ondan faydalanmamak olmazdı.

"Gerçeklik algında bir sorun var herhalde." Sesi hala yüksekti ancak bunu umursamadan sadece sakinleşmesini bekledim.

"O kadından ölümüne nefret ederken nasıl dip dibe ders dinleyebilirim?"

"O kadından niye bu kadar nefret ediyorsun hala anlamıyorum, Jimin."

Öfkeli bakışları beni buldu bir anda. İtiraf etmeliyim ki bu sefer korkmuştum.

"Nedeni falan yok! Sevmiyorum o kadını ve hayatta kabul etmem onunla özel ders yapmayı."

Insanları ikna etmek ne zor işti... O kadını bile ikna etmenin türlü yöntemlerini bulmaya çalışmıştım. Ama en sonunda ikna olmayacağını anladığımdaysa cevap vermesine fırsat vermeden çıkmıştım odadan.

Jimin' ikna etmek ondan daha kolay diye düşünmüştüm. Ama şimdi ikisi de birbirinden beter diye düşünüyordum.

Ayağa kalktım ve karşısına geçtim. Sakinleşmek bilmiyordu. İş bana düşmüştü.

"Ben sadece geleceğini düşünüyorum, Jimin." Sabır dilermiş gibi derin bir nefes aldığında kolunu tuttum.

"O kadınla aranızdaki gerginlik umurumda değil. Senin onun hakkında ne düşündüğün umurumda değil."

Yumuşak bir sesle sakinleştirmeye devam ediyordum. Bakışlarını yere indirmesiyle doğru yolda olduğumu anladım.

"Sadece matematik konusunda kendini geliştirmeni istiyorum."

Omuzları düştü. Harika gidiyorsun, Mi Hi. İkna olmak üzere. Gözleri hala yere bakıyordu. Son bir şey söyleyerek bunu sonlandırabilirdim.

Duygu sömürüsü aşamasına geçerek dudaklarımı büzdüm ve odağını bana çevirmesi için yanaklarından tutarak kendime çevirdim.

Pes etmiş gibi bir hali vardı.

"Ablanı üzme, Jiminie."

Gözlerimin içine baktığında yüzünü buruşturarak başını yana eğdi.

"Hayır, bunu yapma." Gözlerini kapattı bu sefer. "Her seferinde zaaflarımı kullanıyorsun."

Gülümseyerek ellerimi yanaklarından çektim. Bu ikna olduğu anlamına geliyordu.

"Sinirimi bozarsa o karı-" Yutkundu. "Pardon, kadın. Bu işi direkt bırakırım haberin olsun."

𝐀𝐦𝐛𝐢𝐯𝐚𝐥𝐞𝐧𝐬𝐢 | 𝐏𝐉𝐌 ᵗᵉˣᵗᶦⁿᵍWhere stories live. Discover now