Yiğit'in adına tıklayarak aramayı açmasını bekledim. Birkaç saniye çaldıktan sonra sonunda telefonumu açmıştı.

"Oo beni arar mıydınız Yağız bey?"

"Her aradığımda nasıl aynı şeyi söyleyebiliyorsun Yiğit ya?"

"Abi de oğlum abi. Kaç yaş büyüğüm ben senden."

"Başladık yine."

Meriç bize gülerken dirseğimle karnına vurdum.

"Yalnız değil misin sen?"

"Yok değilim."

"Şükür arkadaş mı edindin? Gerçi Okan da olabilir sizin oraya çıkmıştı tayini."

"Okan'la bir süre görüşmeyi düşünmüyorum."

Ben bunu dediğimde Meriç kocaman gülümsemişti. Onun için bu kararı aldığımı sanıyorsa biraz yanılıyordu. Bu aralara hareketlerinden rahatsız olmaya başlamıştım sadece.

"Niye ne oldu?"

"Anlatırım sonra."

"Kiminlesin o zaman?"

"Timden biri. Aman be Yiğit. Ne çok soru sordun?"

"Abi olarak merakta etmeyelim. Sen niye aradın beni?"

"Sana bir iki tane röntgen sonucu attı bir bakar mısın?"

Bir süre sessizlik olduğunda Meriç mümkünmüş gibi bana iyice sokulmuştu.

"Kimin bunlar ve bunu nasıl başarmış?"

"Timin pilotunun. Kendisi biraz sinir hastası da."

Bunu söylerken Meriç'e öldürücü bakışlar atıyordum ama onun pek umurunda değildi.

"He şu seni sürekli sinir eden pilotun."

"Ben mi sinir ediyorum?"

Yiğit'e cevabımı Meriç verdiğinde gözlerimi devirmiştim.

"Ve yanındaki de oymuş. Hayırlı işler canım kardeşim."

Meriç kendini tutamayarak kahkaha attığında kısa bir an hayatı sorgulamıştım.

"Abicim sen attıklarım hakkında konuşsana. Mesela uçuşa çıkabilecek mi gibi şeylerden bahseder misin?"

"Aman iyi be. Seninle de uğraşılmıyor. "

Bir süre daha sessizlik oluştuktan sonra "Yani birkaç gün çıkmasa iyi olur," dedi.

"Duydun mu Meriç?"

"Bunu revirdeki doktorda demişti. O zaman da duymuştum."

"Deme ki uçmuyorsun."

"Yok uçuyorum."

"Ben şimdi uçacağım sana he."

"Şş kavga etmeyin. İki gün uçmazsan ölmezsin bence Meriç. Yoksa valla Yağız'ın tribini çekmek, uçamamaktan daha zor olur."

"Dediğine bak ya."

"Neyse Yağız. Kapatıyorum ben. Kolay gelsin sana da Meriç."

Yiğit telefonu kapattığında ayaklanmak için hareketlendiğimde Meriç belimden tutarak kendine çekmişti. 

"Tamam iki gün uçmayacağım. Asma suratını."

"Asmıyorum bir kere suratımı."

"Tabi canım tabi."

Kafasını boynuma gömerek art arda birkaç öpücük bıraktı. Onun kollarında bayışırken kendimi iyice ona bırakmıştım. Dudaklarımı boynumdan yüzüme çıkarak orayı da öpücüklere boğmuştu.

"Hadi gidip uyuyalım. Malum bugün sadece buna izin verdiğin için."

Dirseğimle yine karnına vurunca yüzünü buruşturdu.

"Diğer günlerde izin vermem kalırsın öyle."

"Sanki kendin dayanabileceksin de."

Haklıydı. Pek dayanabileceğim söylenemezdi. Hatta yarın nöbetçi olmasaydım bugün de izin verirdim ama yorulmak istemiyordum. Tabi bir de kolu daha yeni sargıya alınmıştı.

"Okan ile niye görüşmek istemiyorsun? Ben istemiyorum diye böyle bir şey yapmazsın sen."

"Bugün yaptıklarında dolayı. Bir de.."

Aslında söylemeyi düşünmüyordum ama kulağına giderse söylemediğim için kızacaktı ve boş yere kavga edecektik.

"Bir de ne?"

"Bazı hareketlerinden rahatsız oldum."

"Bir şey mi yaptı?"

Endişeyle çıkan sesiyle elimi yanağına koyarak okşadım.

"Bana bir şey yapabilir mi sence? Sadece biraz gereksiz yakın olmaya başladı. Ben de kendimi uzaklaştırdım."

"Biliyorum bir şey yapamaz. Ama yine de dikkatli ol sen. Benim bulaşmamı istemeyeceğini düşünüyorum."

"Evet istemiyorum. Baksana bugün ona vuramadın diye kendine zarar verdin."

Dudaklarıma küçük bir öpücük kondurduktan sonra iç çekti.

"Sen benim başıma gelmiş en güzel şeysin. Beni bırakma olur mu?"

Bu kadar duygu dolu şeyler söylemek nereden çıkmıştı bilmiyorum ama biraz hoşuma gitmişti.

"Bırakmam. Sen de beni bırakma demiyorum çünkü bırakmayacağını biliyorum."

Uzanarak dudaklarıma küçük bir öpücük kondurmuş ve geri çekilmişti. Kafamı göğsüne koyarak bir süre o çok sevdiğim kokusunu içime çektim.

kısa oldu gibi ama uzun süre burayı boş bırakmak istemedim 😭

Bir dahaki bölümde görüşmek üzere minik kaplumbağalarım 🤍🐢

Söz // bxbWhere stories live. Discover now