Seungmin elindeki kalem ile oynarken kaşlarını kaldırıp sinsi bir sırıtış ile kitabını okuyan edebiyatçı öğretmenine baktı.
Kitap okuma saatindelerdi ve Seungmin kitap okumayı hiç sevmez, hatta nefret ederdi. Bu nedenle dersten kaçmayı planlıyordu. Zaten son dersti ve zilin çalmasına yaklaşık on dakika vardı.
Ayağa kalkıp tuvalete gitmek için izin aldı. Saniyeler sonra, koridorda dolabına doğru yürüyüp dolabının başına geçti. Cebinden dolabın anahtarını çıkarıp dolabını açtı ve teneffüste koyduğu çantasını çıkarıp boynundan sarkıttı. Koridordaki kameraya bakıp dolaba biraz daha yaklaştı.
O sırada kendisini seyreden bir genç adamdan habersizdi. Genç adam kıstığı gözleri ile çocuğu izlerken kafasını hafifçe yana eğdi.
Seungmin dolaba sakladığı telefonunu hızlı bir şekilde pantolonunun cebine yerleştirip ceketi ile pantolonunun cebini örttü. Dolabını kapatıp kilitledi. Ardından gözleri ile etrafı kolaçan ettikten sonra hızlı ve büyük adımlarla okul binasından inmeye başladı.
Binadan çıktığında bitmek bilmeyen merdivenlerden inmeye devam etti. İnerken yüzüne vuran rüzgardan dolayı gözünün önüne gelen saç tutamları ile gözlerini kıstı. Elini saçlarına geçirip saçlarını arkaya attı ve sert bakışları ile bahçedeki çocukları gördü.
Beden dersinden dolayı erkenden okuldan çıkacak çocuklar için açılan kapıdan geçip derin bir nefes verdi. Sırıtarak sokakta yürürken yapmaya çalıştığı şeyi başarması ile zaferi hissediyordu.
Dakikalar önce cebine sıkıştırdığı telefonunu çıkarıp birini aradı. "Changbin hyung? Neredesin?"
"Erken çıkmışsın."
"Hm hm. Hoca çıkmamıza izin verdi."
"Aynen, öyledir." Abisi Changbin devam etti. Ama Seungmin karşı sokakta olan şeyi görmesi ile abisini duyamaz hale gelmişti. Karşı sokakta bir genç bir yoldan geçen bir diğer gencin çantasını alıp kaçıyordu.
"Hyung, ben seni sonra arayacağım." Diye mırıldanıp telefonu kapattı ve sağına ve soluna bakıp koşar adımlarla karşı sokağa geçti ve çantasını bir ağacın altına fırlatıp koşmaya başladı. Çantayı çalan genci yakasından sıkıca tutup yere fırlattığında nefes nefese kaldığından dolayı inip kalkan göğsüne elini koyup yüzünü buruşturdu.
Seungmin dudaklarını ıslatıp yerdeki gence baktı. "Çantayı ver."
Genç ayağa kalkıp tekrar koşmaya yeltendiğinde Seungmin onu tekrar yakasından tutup geri çekti. "Sabır..." Diye mırıldanıp gencin elindeki çantayı aldı. "Defol."
Genç gitmemişti. Seungmin'e doğru bir adım attığında Seungmin ölümcül bakışlarını gence yolladı. Bu oldukça ürkütücüydü. Genç kafasının aşağı yukarı sallayıp hiçbir şey olmamış gibi diğer yöne doğru yürümeye başladı.
Seungmin çantası çalınan gencin yanına gidip çantayı uzattı. Genç ağzı açık bir şekilde, hayretle açtığı gözleri ile bir çantasına bir de Seungmin'e bakıyordu. Demek ki çantasının çalındığını fark etmemişti.
"Sende ne işi var..?" Diye mırıldandı genç. Uzun siyah saç tutamlarını kulağının arkasına itip Seungmin'e bakmayı sürdürdü.
"Az önce biri çaldı." Dedi Seungmin gözlerini kırpıştırarak. "Fark etmedin mi?"
Genç eli ile ağzını kapatıp etrafına bakındı. Çantası yoktu. O an çantasının çalındığını fark etti.
"A.." Diye mırıldandı. "Teşekkür ederim." Deyip Seungmin'in uzattığı çantayı alıp birkaç kez eğilip kalktı.
YOU ARE READING
unknown hacker | chanmin
FanfictionHaylaz, genç bir hacker olan Kim Seungmin kendisine zorbalık yapan çocukların bilgisayarlarını ele geçirip özellerini paylaşmak ile tehdit eder. Ama bir gün bilgisayarını eskiden kendisine zorbalık yapan bir çocuğun bir yakını ele geçirir. Ve bu sef...
