on sekiz

9.3K 697 89
                                    

Omzumda hissettiğim el ile başımı kaldırıp yukarıya baktım. Gördüğüm yüz ile yerimde dikleşip arkama yaslandım. "Ne var?" Sıranın kenarında, dizlerini kırarak eğildiğinde yüzü benimkiyle aynı hizaya gelmişti. "Sana da günaydın rüyam." Yoongi'nin dediği gibi, ilk ders bile başlamamışken yanıma gelmişti Jeongguk ve şaşırmamıştım. Onu tanıyordum, yapacağını da biliyordum.

"Çıkar mısın sınıftan? Ders başlayacak." Başını olumsuz anlamda iki yana salladığında derin bir nefes aldım. "Sınava gireceğim beyefendi, izniniz olursa tabii." Bilerek öğretmenin bizimle olan ders saatini seçmediyse, ben de bir şey bilmiyordum. Fakat  onun aksine benim yanım doluydu ve oturamazdı.

Tabii bu düşüncem yanımdaki Sunoo'nun başka bir yere geçmesiyle geçerliliğini yitirmişti. O ise elinin hizasına denk gelen kalçamdan itip, benim az önce oturduğum yere oturmuştu. "Buraya otur Jeongguk, orası benim yerim." Kafasını yine iki yana sallayıp beni reddettiğinde kaşlarımı çatıp, sinirle bir nefes verdim. O ise sıranın üstündeki defterimden bir sayfa koparıp bir şeyler yapmaya başladı. Onu boş verip zil çalana kadar gözlerimi dinlendirmek için, çünkü tüm gece uyanıktım ve ağlamıştım ne yazık ki, masaya koyduğum kolumun üstüne başımı yasladım.

Birkaç dakika sonra zilin çalmasıyla başımı kaldıracaktım ki kucağıma bırakılan kağıt ile onun görmemesini fırsat bilerek gülümsedim. Kağıttan yaptığı kelebek figürü cidden hoş duruyordu. Ama ona karşı olan tavrımı korumaya kararlı olduğum için gülümsemeyi bırakıp ayaklandım çünkü öğretmen sınıfa girmişti. "Günaydın çocuklar." Neşeli sesine karşılık olarak yorgun ve uykulu sesler ile 'sağ ol' yanıtı olan öğretmenimiz bozuntuya vermeden gözlerini sınıfta gezdirdi. Jeongguk'u gördüğünde yüzüne bir gülümseme yerleşti ve ufak bir el işareti ile onu yanına çağırdı. Jeongguk da anında sıradan çıkıp öğretmenin yanına ulaştı.

Öğretmen bizi hâlâ ayakta tuttuğunu yeni fark etmiş gibi elini telaşla sallayarak oturmamızı söylediğinde herkes gibi ben de oturdum. Jeongguk birkaç dakika içinde öğretmenin yanından ayrılıp elindeki sınav kağıdı ile yanıma oturdu, tekrar. Her yaklaştığında, kalbim göğsüme sığmıyormuş gibi atış hızını artırıyordu. Matematik sınavının telafisine giriyordu çünkü sınav saatinde onun maçı vardı ve girememişti. Kadrolu sporcu olduğu için de rapor veya dilekçe istenmemişti. Ancak Jongin de takımdaydı, o neden sınava girmiyordu bilmiyordum.

"Taehyung, şu soruyu çözer misin oğlum? Ödev vermiştim, yapmışsındır." Daldığım düşüncelerimden öğretmenin sesiyle sıyrıldığımda gözlerim tahtaya yazılmış soruya ilişti. Önümdeki test kitabından soruya baktığımda çözmüş olduğumu görüp ayaklandım. Tahtanın önüne geçip kalemi elime aldıktan sonra soruya göz atıp, nasıl çözüleceğini anımsadım. Birkaç dakika içinde, tahtanın yarısını kaplayan işlemler sayesinde soruyu çözmüş ve öğretmenden bir aferin alıp yerime geçmiştim.

"Zeki oğlum benim, aferin sana." Oturduktan sonra yanımdaki Jeongguk'un aferin nidalarını duyduğumda ona döndüm. "Sağ ol Jeongguk. Sınavınla ilgilen." Dudaklarını bir çocuk edasıyla büzdüğünde bakışlarım oraya kaydı. Dudaklarını yalamak gibi bir alışkanlığı olduğu için her zamanki gibi parlıyorlardı ki bunun bir diğer sebebi yüzüne vuran güneş ışığıydı. Cam kenarında oturmanın faydalarını tam şu an görüyordum. "Yok, sen daha makul bir teklifsin. Sınav bitti bu arada." Gözüm kağıda kaydığında gerçekten de tüm soruların çözülmüş olduğunu gördüm. O kadar soruyu hangi ara çözdüğüne anlam veremesem de üstelemedim.

İçimden ona sarılmak, doya doya kokusunu içime çekmek, belki öpmek ve kucağına oturup göğsünde dinlenmek geliyordu. Ama hem okul, hem kırgınlığım buna engel oluyordu. "Öpeyim mi bir kere?" Birkaç saniye önce odağımı ondan çekip öğretmene yöneltsem de sorduğu soruyla tekrar ona dönmek zorunda kalmıştım. Boş bakışlarla yalnızca yüzüne bakıyordum ancak hiçbir cevabımın olmaması onu durdurmamış, beni öpmesine engel olmamıştı.

love me at my worst, tkWhere stories live. Discover now