24.Bölüm

805 117 72
                                    

1 yıl sonra

Aralık perdeden vuran güneş ışığı yüzünü ısıtırken uyandığında belini saran güçlü kolları fark edince mayışık bir gülümseme belirdi dudaklarında. En son koltukta oturuyor ve çıkaracağı yemek kitabı için tarif düzenlemesi yapıyordu, belli ki yine bitiremeden uyuyakalmıştı.

Gerinerek biraz kıpırdanıp ona doğru döndü, Jimin fazla kesmeye kıyamadığı için uzun kullandığı saçları yüzüne dökülmüş, yastığı biraz kilo aldığı için tombullaşan yanağına baskı yaptığından dudakları büzülmüştü.

Ona göre kilo almış olmasından kesinlikle Jimin sorumluydu, çok yemesini Jimin'in yemekleri fazla güzel yapmasına bağlıyor ve bunu savunuyordu ama Jimin'in şikayeti yoktu tabii, Jungkook'un yüzü daha bir güzelleşmişti böyle.

Hafifçe gülerek saçlarını yüzünden çekip yanağını okşadı, burnundan ve  büzük dudaklarından öptü. Mis kokusunu içine çekerek alnına bastırdı dudaklarını, birkaç minik öpücük daha kondurdu yüzüne.

Onu uyandırmamaya çalışarak kollarının arasından çıkıp kalktı.

Banyoya girip kısa bir duş aldıktan sonra giyinip telefonunu alarak Junghwi'nin odasına gitti, oğlu hâlâ mışıl mışıl uyuyordu.

Eğilip uyandırmaktan çekinerek hafifçe öptü yanağından, üstünü güzelce örtüp çıktıktan sonra mutfağa gidip kahvaltı hazırladı, her şeyi hazırlayıp masaya koyduktan sonra Junghwi için kendi yaptığı reçelden de çıkarıp çok az kızarttığı ekmeklere sürerken Jungkook sarsak adımlarla yanına geldiğinde gülümsedi.

"Günaydın,"

"Günaydın," diye mırıldandı Jungkook ona arkasından sarılıp yüzünü boynuna gömerek. "Beni neden uyandırmadın?" diye sorduğunda sesi boğuk çıkıyordu "bütün gün mutfaktasın zaten bari evdeyken bırak ben yapayım."

"Ben daha güzel yapıyorum," dedi Jimin elindeki ekmeği bırakıp ona yaslanarak.

Boynunu öpüp daha sıkı sarıldı Jungkook ona "Bu yaptığın eve iş getirmek sayılıyor." dediğinde Jimin kıkırdayarak ona döndü. "Onaylamıyorum."

"Onaylamıyor musun?" diye sordu kollarını boynuna sarıp.

Cıkladı "Hiç onaylamıyorum." Jimin'i tezgâha yaslayıp dudaklarından öptü "yoruluyorsun zaten, evde dinlenmelisin."

"Dinleniyorum zaten," Başını hafifçe eğip baktı  ona "Sen dinlendiriyorsun ya."

Jungkook dediğine hafifçe gülerek tekrar öptü dudaklarını. "Öyle bakıp aklımı çelme."

"Nasıl bakıyormuşum?" dedi gözlerini kırpıştırarak, Jungkook gülerek eliyle kapattı gözlerini.

"Böyle bakma," eli gözlerini ve alnını kapattığı için daha bir dikkat çekici duran dudaklarına kaydı bakışları, güzel bir gülüşle aralanmış dudak kenarındaki minik gamzesini ortaya çıkarmıştı. 

Ellerini gözünden çekmeden öptü gamzesini sonra çekilip tekrar inceledi gülüşünü, şimdi daha büyük bir gülümseme vardı dudaklarında, tekrar öptüğünde kıkırdadı Jimin.

"Ne yapıyorsun?" diye sordu, gözlerinin kapalı olmasından rahatsız değil gibiydi.

"Gülüşüne bakıyorum, öptükçe daha bir güzelleşiyor o yüzden daha sık öpeceğim artık seni." çenesinden de öpüp elini çekti gözlerinden.

"Bahane arıyormuşsun gibi geldi," dedi Jimin mırıltıyla, ellerinden birini yanağına çıkarmış diğerini boynunda bırakmıştı.

Burnunu burnuna sürttü hafifçe "Sebeplerimi artırıyorum."

Find You: Metanoia |JikookWhere stories live. Discover now